Bu yazının yazıldığı sırada henüz ABD seçimleri tamamlanmamıştı, Türkiye’nin ve dünyanın önemli bir bölümü de o mu, bu mu kazanacak diye tahmin yürütmeye devam ediyordu.
Konumuz kimin seçildiği değil, çünkü Türkiye’nin ve dünyanın önemli bir bölümü için kimin seçildiğinin bir önemi de yok; ABD’nin politikaları başkan tarafından belirlenmez, başkan sadece ön yüzde bu politikaların uygulayıcısı rolündedir, neredeyse etkisiz elemandır. Bu açıdan bakınca, ABD’de kimin seçildiğini Türkiye ve dünyanın dört bir yanında izleyenler, olsa olsa liberalizme gönül verenler ve iş dünyasının ileri gelenleri ile siyaset, devlet mekanizmasının elitleri olacaktır.
Halklar nezdinde ABD başkanının kim olduğunun hiçbir önemi olmasa da ABD’nin ne yaptığının ve yapacağının bir önemi tabii ki vardır ama bu da seçilen başkandan bağımsız (ister demokrat ister cumhuriyetçi olsun) bambaşka bir gerçektir.
Çocukluktan bir anı paylaşayım.
Doğan Kardeş dergisi vardı ve 1970’lerde ilkokul yıllarında çocuk dergisi olarak bunu okurduk. Eğlendirici olduğu kadar eğitici de olduğundan "Teksas-Tommiks"in yanında "Doğan Kardeş" de takip edilirdi. “Hayvan Çiftliği”, “Şirinler” gibi “eğitici” çizgi romanlarla ilk burada tanıştık.
Unutmuyorum, Behrengi diye birinin hikayeleri çizilirdi. O zaman ilkokul öğrencisi olarak Behrengi kim bilemedik ama ilgiyle okurduk ve ancak yıllar sonra öğrendik. Behrengi, Azerbaycan kökenli, İranlı, çocuk hikayeleri yazan bir çocuk edebiyatçısıydı. İran’da, çocuk edebiyatına ait eserleri vardı ve bazıları yasaklıydı. Bir çizgi romanı beni çok etkilemişti, hiç unutmadım.
Hikayeye göre, isimsiz bir ülkede bir seçim yapılmaktadır. İki tane aday vardır. Biri sola bakan adam, digeri sağa bakan adam!
Sokaklar afişleri ile doludur, insanlar bir o mitinge, bir diğer mitinge koşa koşa gitmektedir. Afişlere dikkatli bakınca, aynı adamın bir soldan profili, bir de sağdan profili kullanılmıştır, esasında her ikisi de aynı adamdır. Çok şey anlatır bu çizgi roman…
İşte ABD seçimleri tam da budur; ister Biden, ister Trump gelsin, çalışanlar, öğrenciler, savaş karşıtları, çevreciler, yoksullar vb. yani kısaca halkın çoğunluğu icin hiçbir önemi yoktur. Bu insanların bu başkanlardan ve temsil ettikleri değerlerden bir beklentisi de yoktur.
Bir başka örnek Küba’dan…
2016’da Obama neredeyse 100 yıl sonra Küba’yı ziyaret eden ilk ABD başkanı olarak adaya indiğinde, herkes çok fazla beklenti içine girdi. Adada büyükelçilik açıldı, ABD’den sivil uçuşlar başladı ama ne 60 yıllık abluka da, ne de Helms-Burton yasası gibi ablukanın etkilerini ağırlaştıran yasalarda bir değişiklik yapabildi. Hatırlatmak gerekirse, yukarıda bahsi geçen yasa da Obama gibi bir başka demokrat başkan olan Clinton zamanında kabul edilmişti ve o da bu yasanın çıkmasını engelleyemedi.
Yani demem o ki, ABD başkanının demokrat veya cumhuriyetçi, siyah veya beyaz olmasının, kim olduğunun en ufak bir önemi yoktur ABD politikaları için. Bu politikalar başkandan bağımsız tıkır tıkır işler; ABD, emperyalist ajandasını yürütmeye devam eder.