Referanduma 10 gün kala gevşememek koşuluyla "hayır" diyen herkesin biraz mutlu olmayı hak ettiğini ve bu mutluluğu yansıtmaktan çekinmemesi gerektiğini düşünüyorum.
Referandum sürecinde Türkiye’nin AKP karşısındaki tüm güçlerinin canlanmış, yenilenmiş ve rahatlamış olduğunu tespit etmekte fayda var.
Türkiye solu, Suruç Katliamı, 10 Ekim Katliamı ve 1 Kasım seçimleri ile başlayıp, 15 Temmuz sonrası zirve yapan karanlık bir dönemden referandum sürecinde çıkmıştır. Dilimizin damağımızın kuruduğu bir dönemi el birliğiyle kapattık. Referandumun 16 Nisan akşamı herkesin çok büyük bir süpriz olarak değerlendireceği kötü bir sonuçla bitmesi bile bu sonucu değiştiremez.
Susuzluğumuzu giderdik artık, Türkiye’ye yüksek bir tepeden baktık ve içimiz açıldı.
MUHTEŞEM BİR BAŞARI
Halkımızın önemli bir çoğunluğu her tür baskı şiddet ve terör politikalarını, milyarlarca doların ve çeşit çeşit tarikatın, cemaatin desteğine rağmen önemli bir direniş sergilemiştir.
Bu kutlanması, saygı duyulması gereken bir tutumdur.
Referandum sonucu ne olursa olsun, Türkiye halkının dinamik kuvvetleri bu iktidara teslim olmayacaklarını bir kez daha göstermişlerdir. Türkiye toplumunun geleceğini temsil eden emekçiler, gençler ve kadınlar, bir başka açıdan bakacak olursak Laik-Cumhuriyetçi kesimler, Kürt yoksulları ve Alevi emekçiler, kısacası ilerici toplumsal güçler bir bütün olarak son derece önemli bir direniş sergilemektedirler.
Biraz dikkatli bakıldığında, bu koşullarda toplam olarak yükselen “hayır” sesinin neredeyse bir mucizeye denk geldiğini bile söyleyebiliriz.
Bu gücü ve bu başarıyı hiç bir sonuç önemsizleştiremez.
SON DÜZLÜKTE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER
Kuşkusuz bu yazdıklarımız meselenin bittiği anlamına gelmiyor. Tam tersi önümüzdeki günleri “su uyur düşman uyumaz” anlayışına uygun bir dikkat ile geçirmemiz gerekiyor.
Örneğini bir taraftan zaten “hayır” kazandığı rahatlığı çok büyük bir risktir. Diğer taraftan “nasılsa bunlar bir yolunu bulup evet çıkaracaklar” teslimiyetçiliği vardır. Her ikisi de aynı kapıya çıkar.
Son oy sayılıp, kesin sonuçlar ilan edilene kadar bir dakika olsun duraklamaya hakkımız yok.
Önümüzdeki günlerde çeşit çeşit provakasyon girişimleri olacak, iktidar çeşitli denemeler için elindeki her türlü olanağı devreye sokacaktır.
Hepsini boşa çıkaracak bir uyanıklık ve örgütlülük sağlamakla yükümlüyüz.
Provakasyona gelmeyelim diye AKP’nin saldırıların karşısında sinmek, teslim olmak da yenilginin bir başka biçimidir.
Bugüne kadar çeşitli seçimlerde AKP’nin defalarca uyguladığı bir taktik var. Önce gerçeği asla yansıtmayan uyduruk anketler ile AKP kesin kazanıyor atmosferi yaratıp, sonra o anketlere yakın sonuçlar imal ederek “zafer” ilan etmek.
Neredeyse anket ile yalan sözcüğü özdeşleşince bu sefer önce anketlere yeniden güven kazandıracak kimi sonuçlar ufak ufak duyuruldu. “Hayır”ın bariz üstün olduğu anlarda önce bu üstünlüğü kabul eden anketler yayınlandı sonra her seferinde ama yavaş yavaş “evet” yükseltildi, en klasik numaraları içinde bulunduğumuz günlerde ardı ardına “evet”in kazanacağı anketlerin devreye sokulması olacak.
Erdoğan’ın kazandığı Cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında CHP’li ve/veya CHP’nin adayına oy verebilecek pek çok kişinin Ekmeleddin İhsanoğlu’na oy vermek istemediğini hatırlayalım. Tayyip Erdoğan’ın kazanmasını istemiyorlardı ama İhsanoğlu’na oy vermeyi de içlerine sindiremiyorlardı. Ateş İlyas Başsoy’un aktardığı şu örnek olayı herkesin bilmesini isterim.
“Cumhurbaşkanlığı seçimine 3 gün kala, Konda isimli "solcu" araştırma şirketi "RTE %58" diye bir anket yayınladı. Anket yayınlamak yasak olduğu halde ve en yandaş araştırma şirketi dahi %53 dediği halde...
Bu anket Türkiye yakın tarihini belirledi. Birçok sebep sayılabilir ve CB seçimi için ayrıca roman yazılabilir ama belki de en çok bu sebeple 1,5 milyon CHP`li oy kullanmadı. Bu CHP`liler oy kullanmadığı için, RTE`ye oy verenler hiç artmadığı halde, RTE`nin oyu üç günde %49`dan, %51 küsura çıktı ve CB seçimini kazandı.”
Mesele ikinci tura kalsaydı ne olurdu vb. tartışmalara hiç girmeden bu bilginin önümüzdeki 10 gün için çok önemli olduğunu söylemekle yetineceğim. Zira beklediğimiz anketler yayınlanmaya başladı. Cumhurbaşkanlığı seçiminde sözde güvenilir şirket Konda’nın üstlendiği rolü bu kez düne kadar anketlerinde Hayır sonuçlarını gösteren Gezici üstlendi. Gezici’nin dün yayınladığı ve Evet’in ilk kez öne geçtiğini söylediği anketin esas işlevi budur.
Buraya kadar iyi getirdiğimiz mücadeleyi, zaferle taçlandırmak için yapabileceklerimize odaklanmalı, her tür yalanı, manüplasyon ve provakasyon girişimini boşa çıkarmalıyız.
Yarattığımız müthiş enerji ve birikim, örgütlü ve programlı hareket ederse, sonuç ne olursa olsun mutlaka biz kazanacağız.
AKP/Saray rejiminin bütün çabası bunu mümkün olduğu kadar ileri bir tarihe ötelemek.
Yapabilecekleri tek şey budur.