AKP'nin dönemleri ve 15 Temmuz
Bir kahramanlık destanı olarak anlatılacak 15 Temmuz darbe süreci, bugün iktidarı ayakta tutan temel unsurdur. İlan edilmemiş bir OHAL halen devam etmektedir.
Türkiye siyasetinin iyice tıkandığı bir dönemin içinden geçmekteyiz. Ülkenin ekonomik dar boğazı ya da uluslararası ilişkilerde girdiği açmazların üstüne her gün patlayan çeşitli skandallar, ülkeyi öngörülebilir olmaktan çoktan çıkarmıştır.
Millet ittifakı, çözüm olarak sadece sandığı göstermekte ve seçimi halkın usluca beklemesini öğütlemektedir. Bu siyasetin, süren sorunlarımıza bir çare olmadığı açık. Kaldı ki iktidarın geride bıraktığı 20 yılı hatırlarsak, normal bir seçimin önümüzdeki 11 aylık süreçte nasıl olacağı da çok tartışmalıdır.
Burada geçmişe kısa bir gezinti yapıp AKP iktidarının nereden nereye geldiğini kısaca hatırlamakta fayda var. Bunu yaparken AKP iktidarını bir dönemselleştirmeye tabi tutmak zorunlu olmuştur. İlerde daha kesin tarihler ve isimler de verilecektir. Şimdilik alttaki gibi bir tarihleştirme sunuyorum.
İktidara ısınma dönemi: (2002-2007) Bu dönem 3 Kasım 2002 seçimlerini kazandığı tarihten başlar ve Cumhurbaşkanı olarak Abdullah Gül’ün seçildiği 28 Ağustos 2007 tarihine kadar devam eder. AKP, %34 oy aldığı milletvekilliği seçimlerinden Meclis’in %66’sını kazanarak tek başına iktidar olmuştur. Bu dönemde klasik bir sağ parti ne yapacaksa onu yapmış, Türkiye’nin en büyük özelleştirmeleri (Tüpraş-Telekom-Tekel vb) bu dönemde uygulanmıştır. AB uyum sürecine verdiği destek ve Askeri vesayeti geriletmek için yaptığı bazı hamleler, iktidara hem liberal çevrelerin hem Kürt hareketinin hem AB’nin destek vermesini sağlamıştır. Bürokrasiye istediği atamaların bir kısmını gerçekleştirmiş ancak önemli kurumlara atama yetkisi Cumhurbaşkanı Sezer tarafından veto edilmiştir. Bu dönem, iktidarın devlet işleyişini öğrenmesi ve bürokrasiyi ele geçirmesi için bir ısınma dönemi olmuştur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Anayasa Mahkemesi’nin 367 Milletvekili kararı yeni bir dönüm noktası olmuştur.
Devleti ele geçirme dönemi: (2007-2013 sonu) AKP ve Başkanı Erdoğan’ın devlet üzerinde hakimiyet kurduğu dönem başlamıştır. Bu dönemi Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesinden, Fetullah Cemaatiyle kavganın doruğa ulaştığı 17-25 Aralık 2013 tarihine kadar götürebiliriz. 22 Temmuz seçimlerinde %47 ile iktidar olması ardından Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olması, sonrasında da Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesini sağladığı Anayasa referandumunu %69 gibi bir çoğunlukla geçirmesi, AKP’yi artık tam anlamıyla iktidar yapmıştır. Eski Cumhurbaşkanı Sezer’in vetolarından kurtularak yüksek bürokrasiye YÖK’e, Yüksek Yargıya artık istediği atamaları yapabilmektedir. Bu dönemde Ergenekon operasyonları başlamış, sürecin sonunda Balyoz davasına ve eski Genelkurmay Başkanı’nı ve kuvvet komutanlarının tutuklanmasına kadar giden olaylar oluşmuştur. HSYK’nın yapısını yine bir Anayasa Referandumuyla %56 gibi bir oyla değiştirmiş, ertesi yıl seçimleri de yine %49 gibi bir oyla kazanmıştır. Bu dönemde artık devletin tek hakimi konumuna gelmiştir. Denetim mekanizması artık yoktur. Çok büyük ihalelerle (3. Havalimanı, 3.Köprü) sermaye aktarımı da hız kazanmıştır. Bu dönemin bitmesinin temel tetikleyicisi öncelikle Gezi İsyanı olmuştur. (Mayıs-Haziran 2013) Bu isyanlardan (ve bir yıl önce ki MİT Krizi neticesi) AKP, gayrı resmi iktidar ortağı olduğu cemaati de sorumlu tutmuş, dersaneleri kapatma girişimi sonucu Fetullah Cemaatine bağlı kadrolar 17/25 Aralık Operasyonları adı verilen girişimleri yaparak iktidarın 4 Bakanına büyük zarar vermiştir. AKP ve lideri Erdoğan, bunu bir savaş olarak kabul etmiş, 2014 yılında aldığı önlemlerle yeni bir döneme girilmiştir.
İç savaş dönemi : (2013 sonu-15/7/2016 ) Cemaatle iktidarın arasının bozulduğu tarihten itibaren devlet içinde yeni kadrolar bulma arayışına giren AKP, önceliği bu sefer milliyetçi kadrolara vermiştir. 2014 yılında Nöbetçi Ceza Mahkemeleri sistemini değiştirmiş, 17-25 Aralık operasyonlarında tutuklanan şahısların hepsi süreç içinde serbest bırakılmıştır. Bu süreçte sandıkta vereceği ilk sınav 31 Mart 2014 Belediye seçimleri olan AKP, Büyükşehirleri kaybetmeden yoluna devam etmeyi bilmiştir. Gezi İsyanı ve cemaatle girdiği iktidar kavgasından fazla oy kaybetmeden çıktığını gören Erdoğan, Ağustos ayında Abdullah Gül’den boşalan Cumhurbaşkanı koltuğuna oturmuş, ancak AKP’yi yönetmeye de devam etmiştir. İktidar bu dönemde medyaya baskıya da ayrı bir önem vermiştir. Ertesi yıl 7 Haziran Genel Seçimlerinde belki de o ana kadar ki ilk seçim yenilgisini almış, %41 oy almasına rağmen Meclis’te iktidarı kuracak çoğunluğu sağlayamamıştır. MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin, koalisyon kapılarını diğer partilere kapatması AKP’ye büyük rahatlık sağlamıştır. Bu dönemde Suruç’ta yapılan bombalı saldırıyla 34 gencin ölümü ardından Ceylanpınar’da iki polisin şüpheli ölümü Türkiye’yi tekrar şiddet iklimine sokacaktır. Tarihin en büyük bombalı saldırısı olan Ankara Gar Katliamında 103 kişi hayatını kaybedecektir. Böyle bir süreçte tekrarlanan seçimleri AKP 1 Kasım’da %49 gibi bir oy oranıyla tekrar kazanacak, Hükümeti tek başına kuracaktır. Ardından Cizre ve Sur ilçelerinde çok büyük operasyonlar, ölümler, Ankara’da patlayan bombalar ve öldürülen insanlar, 15 Temmuz’a giden süreçte şiddet sarmalının kahredici durakları olacaktır.
Otoriter dönem: (15 Temmuz 2016’dan günümüze) TSK içinde bir yapının emir komuta zinciri dışında darbeye teşebbüs etmesi Türkiye’de normal siyasi zemini alt üst etmiştir. Resmi açıklamaya göre 251 yurttaş hayatını kaybetmiştir. Darbenin bastırılmasından sonra Yüksek Yargı, Asker ve Polis’te çok büyük operasyonlar yapılmıştır. 20 Temmuz’da Olağanüstü Hal ilan edilmiş, 2 yıla varan OHAL sürecinde devlette işleyen bir hukuk düzeni kalmamıştır. Darbenin tam olarak kimler tarafından yapıldığı, kimler tarafından bastırıldığı siyasi neden ve sonuçları tam olarak asla araştırılmamıştır. Bir önceki dönemde sarsılan AKP iktidarı, OHAL sürecini tün toplumsal muhalefeti bastırmak için kullanmış, bir siyasi parti Genel Başkanı olan Selahattin Demirtaş tutuklanmıştır. 130 binden fazla kamu çalışanı KHK ile ihraç edilmiş, en küçük bir basın açıklamasına dahi bu dönemde izin verilmemiş, özellikle darbe sürecinden sonra işkence ve kötü muamele şikayetleri çok artmıştır. Bu sürecin devamında 2017 yılında Cumhurbaşkanlığı rejimi için Anayasa referandumuna gidilmiş, %51.4’le yeni Anaysa kabul edilmiştir. Ertesi yıl da benzeri bir süreç ve oy oranıyla Recep Tayyip Erdoğan yeni sistemin ilk Cumhurbaşkanı olmuştur. Bu dönemde kendilerine yakın iş insanları ve aile çevresine muazzam bir kaynak aktarımı (yasal/yasa dışı) devam etmiştir. Hukukun ve bürokrasinin rafa kalkmasından dolayı yeraltı ve yer üstü varlıkları maksimum derecede yağmalanmaya devam etmiştir.
Bu dönem halen sürmektedir.
İktidarın 20 yıllık kısa tarihi budur ve dış siyaset, ekonomi, kültür, kadın, çevre gibi büyük başlıklara bu yazıda ayrıntılı yer verilememiştir.
Bir kahramanlık destanı olarak anlatılacak 15 Temmuz darbe süreci, bugün iktidarı ayakta tutan temel unsurdur. İlan edilmemiş bir OHAL halen devam etmektedir. Ancak iktidar, toplumun ihtiyaçlarına hiçbir alanda karşılık verebilecek durumda değildir. Toplum hızla çözülmektedir.
Saray sembolüyle cisimleşen güç odağıyla mücadele devam etmektedir.