2016’da ne yapacağız?

Yeni yıla merhaba, yeni yıla kısa bir yazıyla merhaba…

Yeni yılda yazarı olduğum İleri Haber Portalı yeni yüzüyle karşınızda olacak. Ben yine bu köşede aynı gün yazmaya devam edeceğim. Çünkü bu köşenin yazacak çok ama çok konusu var, maalesef ki çok. Hele ki Türkiye’de… Yine dünyadan farklı emek öykülerini, kimi zaman kuramsal, kimi zaman akademik saha çalışmalarını özet olarak bu köşeye taşımaya çalışacağım.

Çok genel bir panorama yaparsak, Türkiye’de 2016’da ne yapacağımız ortaya çıkacaktır.

İçinde yer aldığım İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi 2015 yılında meydana gelen “iş kaza”ları sonucu en az 1712 işçinin hayatını kaybettiğini açıkladı.

1712…

Bu sayı her yıl artıyor veya biz daha iyi çalışıp daha fazla veriye ulaşabiliyoruz.

Ama her yıl iki bine yakın işçinin yaşamını yitirdiğini biliyoruz.

Bunun en az on katı kadar işçinin de meslek hastalıklarında yaşamını yitirdiğini biliyoruz, tahmin ediyoruz ama hiçbir veriye ulaşamıyoruz…

Bazı şeyler hiç ama hiç değişmiyor. Beton ve asfalt üretimini büyüme olarak gören AKP ekonomisinde şantiyeler en fazla iş cinayetinin mekanları…

Mevsimlik tarım işçilerine dayanan ucuz ve seyyar emek gücü, yollarda yaşamını yitirirken trafik kazası deniyor geçiliyor…

“Trafik Canavarı” söylemi, nakliye işçilerinin ölümlerini gizliyor…

İSİG Meclisi’nin verileri var olanı net bir şekilde yansıtıyor:

Ölümlerin iş koluna dağılımı

* İnşaat, yol işkolunda, 414 işçi

* Tarım, orman işkolunda, 393 işçi

* Taşımacılık iş kolunda, 231 işçi

* Trafik, servis kazası nedeniyle, 506 işçi

* Ezilme, göçük nedeniyle, 298 işçi

* Yüksekte düşme nedeni ile 275

Öte yandan 2016’ya iki yeni ve acımasız olguyla giriyoruz. İlki acımasız saldırı bölgelerinde katledilen Kürt emekçiler (kimi zaman evlerinde, evlerinin önünde, kimi zaman ise bizzat çalışırken işyerinde, yolda) ikincisi ise göçmen işçi ölümleri, tabii ki ezici çoğunluğu Suriyeli emekçiler. İSİG verileri 66 göçmen işçinin iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğini gösteriyor.

Uzatmaya gerek yok, mücadele başlıklarımız biz beğenelim beğenmeyelim ortada. Koşullar ise giderek daha zor ve acımasız. Yeni yıl bize ya mücadele et ya da öl ikilemini dayatıyor…