İşte ve evde çalışan kadınlar olarak 1 Mayıs’ta taleplerimiz nelerdir sorusunun yanıtı 2018 1 Mayıs’ında kadınlar için bir mevcut tabloda saklı. Mevcut tabloya bir bakalım.
Türkiye’de kadın istihdamı çok düşük!
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından yayınlanan verilere göre 2015 yılında Türkiye’de 15 ve daha yukarı yaştaki nüfus içerisinde istihdam oranı erkeklerde %65, kadınlarda ise %27,5. Avrupa Birliği üye ülkelerinin istihdam oranı incelendiğinde; 2015 yılında kadın istihdam oranının en yüksek olduğu ülke %74 ile İsveç iken en düşük olduğu ülke %42,5 ile Yunanistan. Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerinin (28 ülke) ortalama kadın istihdam oranı ise %60,4 olarak tespit edilmiş. Yani AB ortalamasına göre Türkiye’de kadın istihdamı oldukça düşük ve neredeyse erkeklerin yarısı kadar (1). Tabii bu veriler halen iş arayan ve işgücü olarak tarif edilen kesim üzerinden değerlendirilmeli.
Çalışan kadınlar ev içinde de çalışmaya devam ediyor ya da ev işleri ve çocuklarına bakmak için işten ayrılıyor!
Türkiye OECD ülkeleri içerisinde en uzun çalışma saatlerine ve ev içi ücretsiz çalışma saatlerinin kadın erkek arasında dağılım açısından da en büyük cinsiyet uçurumuna sahip ülke... “Evli lise mezunu bir kadının işgücüne katılma olasılığı diğer her açıdan kendi ile aynı özelliklere sahip (yaş, çocuk sahibi olma) evli olmayan bir kadının sadece üçte biri kadar iken; evli, lise mezunu ve 0-4 yaş arası çocuğu olan bir kadının iş gücüne katılma olasılığı her açıdan aynı özelliklere sahip fakat küçük çocuğu olmayan bir kadının yarısı kadardır. Türkiye’de ilköğretim ve lise mezunu kadın nüfusu emek piyasasına evlilik ve doğum öncesi en geç hamileliğe kadar kısa süreli katılmakta daha sonra piyasadan çekiliyor” (2). 2013 yılında kadınların iş gücüne katılamama nedenleri arasında %58,7 ile ev işleriyle meşgul olmak geliyor (TÜİK Toplumsal Cinsiyet İstatistikleri).
Kadınlar kayıt dışı, güvencesiz ve düzensiz çalışıyor!
Kadın istihdamı büyük oranda kayıt dışı gerçekleşiyor. Sektörlere göre istihdam sayılarına bakılacak olursa; kadınların 2,8 milyonu tarımda, 1,1 milyonu sanayide, 3,6 milyonu hizmet sektöründe ve 65 bini inşaat sektöründe istihdam ediliyor (TÜİK verileri 2013). Kadınların yoğun olarak çalıştığı tarım, tekstil, gıda ve hizmet gibi sektörlerde işverenle pazarlık güçleri daha zayıftır ve kayıt dışılık oranı çok yüksektir. Kayıt dışı çalışma aynı zamanda, sigorta, emeklilik, sendika gibi birçok haktan yoksun, iş güvenliği ve işçi sağlığı bakımından denetimsiz, uzun ve ağır çalışma anlamına geliyor. Kayıt dışı çalışma oranlarına bakıldığında; TÜİK 2013 verilerine göre erkek istihdamının %30,2’si kayıt dışı iken, kadın istihdamının %52’sini kayıt dışı çalışıyor. En fazla kayıt dışılık ücretsiz aile işçiliğinde görülüyor.
Ev işlerinin ve çocuk bakımının kadınlar için öncelikli iş olarak görülmesi, kadınların tam gün çalışmasına engel olurken, kadın işgücünün esnek çalışma için uygun hale gelmesine ve düşük ücretlerle çalışmayı kabullenmesine, hak mücadelelerinden uzak durmasına neden oluyor. Eşitsiz koşullarda üretim süreçlerine katılan kadınlar için iş gücü piyasasında güvencesiz, vasıfsız işler, taşeron çalışma ve düşük ücretler söz konusudur.
Kadınlar işte tacize, hakarete ve mobbinge maruz kalıyor!
Ipsos’un araştırmasına göre çalışan kadınların yüzde 56’sı iş yerinde karşılaştıkları en büyük zorluğun taciz olduğunu belirtiyor. Araştırmaya göre, Türkiye’deki kadınların yüzde 35’i iş yerinde tacize uğradığını belirtiyor fakat sadece yüzde 21’i bunu rapor ediyor (3). Kadınlar özellikle hizmet sektöründe cinsel taciz mağduru oluyorlar. Diğer taraftan toplumsal cinsiyet rolleri nedeniyle hizmet, kamu, tarım ve gıda gibi belli sektörlerde çalışmaya yönlendirilen kadınlar ayrıca en fazla işyerinde mobbinge maruz kalan kesim oluyor. Birçok işkolunda kadınların yaptığı işler değersizleştiriliyor ve iş tanımı dışında işler yüklenerek ağır bir psikolojik baskı uygulanıyor.
Kadınların çalışma koşulları işçi sağlığı bakımından denetimsiz ve uygunsuzdur!
Kayıt dışı olmadığında da kadınların çalışma ortamları kadın işçi sağlığı bakımından denetimsizdir. Kadınların yaptıkları işlerin hafif ve zararsız olduğu düşünülmesi, birçok zararlı maddenin sınırlarının erkek bedenine göre belirlenmesi söz konusudur. Birçok çalışmada iş yerinde kadın sağlığı bakımından değil üreme sağlığı bakımından araştırma yapılmıştır. Örneğin solunum hastalıkları ile ilgili meslek hastalıkları kömür, asbest, taş ocağı tozları ile ilişkili erkek işçilere yoğunlaşırken, konfeksiyon tozları kaynaklı solunum hastalıklarının kadınlardaki boyutuna dair çok az şey bilinmektedir. Yine konfeksiyonda çalışan kadınlarda boyama ve baskı kimyasalları kaynaklı zehirlenmelere dair bir veri yoktur. Ayrıca kadın işçilerin yoğunlaştığı tekstil ve gıda sektöründe kaza oranı oldukça yüksektir. Diğer taraftan ev içi çalışma da ağır ve kazalara açık bir çalışma biçimidir.
Tabloya baktığımız zaman kadınlar esnek ve ağır çalışma koşulları altında, vasıfsız, taşeron çalışma ile karşı karşıya daha düşük ücretlere güvencesiz ve düzensiz çalışmakta, iş yerinde tacize, ayrımcılığa ve mobbinge uğramaktadır. Üstelik evde de üzerine yüklenen ev işleri nedeniyle çalışmaya devam etmekte ve çocukların yetiştirilmesi, eğitimi gibi tüm sorumluluklar üzerine yüklenmektedir.
1 Mayıs 2018’inde çalışan işçi/emekçi bir kadının talepleri nedir?
Daha az süre, eşit ücretle, düzenli, güvenli ve mutlu çalışmak. Ev işlerinden kurtulmak ve çocukların sorumluluğunu paylaşmak…
Yukarıdaki veriler bir yerde dursun, biz kadınların dinamizmine, beklentilerine ve sokaktaki gücüne bakalım. Her direnişte en öne geçen kadınlara bakalım, işten atılan arkadaşları için grev örgütleyen kadınlara bakalım, sendikal örgütlenmede öncü kadınlara bakalım, meslek odalarında yükselen kadınlara bakalım. O zaman şunu söyleyebiliriz, birlikte durdurabiliriz. Yaşasın 1 Mayıs!
(1) http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=24643
(2) Why are there so few women in the labor market in Turkey: A multi-dimensional approach”; İpek İlkkaracan; Feminist Economics, Vol 18 (1); January.