Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde cinsel saldırı iddiasına karşı eylem
Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde çalışan sağlıkçılar, nöbetçi hemşirenin asistan doktor tarafından cinsel saldırıya maruz bırakıldığı iddiasına karşı harekete geçti.
Ersan Kınık
Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde hastanede çalışan bir hemşirenin, S.E. isimli asistan hekimin cinsel saldırısına uğradığı iddiası üzerine hastanede çalışan sağlık emekçileri, hastane önünde eylem gerçekleştirdi.
İstanbul Yedikule Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim Araştırma Hastanesi’nde görev yapan S.E. isimli asistan hekim, 11 Mart Cumartesi akşamı nöbetçi hemşireye cinsel saldırıda bulunduğu iddiasıyla gözaltına alındı. Hastanede görev yapan sağlık çalışanları ise, hastanede daha önce de benzeri taciz vakalarının yaşandığını ancak hastane yönetiminin olayların üzerini örttüğünü öne sürerek basın açıklaması düzenledi.
Onlarca sağlık çalışanının katıldığı basın açıklamasında “Bu hastanede sistematik cinsel saldırı var” , “Biz susmayacağız siz utanacaksınız” , “Cinsel saldırı suçtur aklanamaz” yazılı dövizler taşındı.
Basın açıklamasını Yasemin Bakır okudu. Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nde son 2 yılda çok sayıda benzeri vakaların meydana geldiğini ifade eden Bakır, sistematik saldırıların ve örtbas edilen olayların taciz ve tecavüzcü zihniyeti cesaretlendirmesi sonucu bir arkadaşlarının daha cinsel saldırıya uğramasına sebep olduğunu söyledi.
‘KURUM İDARECİLERİ SUÇ ORTAĞI OLMAYI TERCİH ETTİLER’
Bakır, hastanede son 2 yıllık dönemde meydana gelen olayları şu şekilde özetledi:
“Bu kamu kurumunda, bahsettiğimiz 2 yıllık zaman dilimi içerisinde yoğun bakım servisinde yatan bir hasta, hasta bakıcı tarafından cinsel saldırıya maruz kaldı, olaya tanık olan çalışanlar bu kişiyi o gece alandan uzaklaştırdı ve hakkında tutanak tuttular. Fakat kurum idarecileri olayı duydukları anda bu kişiyi iş yerinden uzaklaştırmadıkları gibi, ilgili tutanağı kendilerine referans alarak, varsa herhangi bir ihmal ve eksiklik bunun sorumlularının tüm boyutları ile gün yüzüne çıkarmasını sağlamadılar. Ya da adli bir suç olan bu durumu ilgili mecralara taşımadılar. Çünkü biliyorlardı; kurumun yöneticileri olarak böyle bir soruşturmanın ucu kendilerine de dokunacaktı. Sessiz kalmayı, üstünü örtmeyi, suç ortağı olmayı tercih ettiler. Bu saldırıyı kendileri de ifşa etmediler. Saldırıya uğrayan kadın hastamız 3 gün sonra, evet yanlış duymadınız tam 3 gün sonra yoğun bakım servisinden bir klinik servisine transfer edildikten sonra ancak şikâyetçi olarak ifşa etti. Çünkü ilgili saldırgan kendisini yoğun bakım servisinden sağ çıkamamakla tehdit etmişti.
Bu kamu kurumunda güvenlik önlemleri alınmadığı için, daha 2 aylık hemşire olan arkadaşımız, pandemide ilgili ve yeterli önlemler alındı imajı yaratılmak için açılan ve merkez binamıza 2 saat uzaklıkta olan, çoğu çalışanın nerde olduğunu dahi bilmediği Arnavutköy Niyazi Kurtulmuş ek binasında bıçaklı saldırıya uğradı ve 6 ay raporla evine gönderilerek üstü örtüldü. Arkadaşımızın bu saldırıdan tesadüfen kurtulduğunu aylar sonra öğrendik, yine hiç kimse hakkında soruşturma ve ihmal tartışması yürütülmedi. Güvenlik zafiyeti var dememize rağmen Hadımköy ek binasında herhangi değişikliğe gidilmedi.
Bu kurumda, ismin ve etiketin her şeyin üzerinde olduğunu yaşayarak öğrendiğimiz işyerimizde, güvenlik personeli, yani hepimizin güvenliğinden sorumlu olan kişi, birden fazla kadını taciz etti, kurum amirlerine tacize uğrayan kadınlar yaşadıkları ile ilgili bilgilendirme yaptılar, fakat yine üstü örtüldü. Gözden uzak olan sözden de uzak olur denilerek, biraz önce bahsettiğimiz şehrin neresinde olduğunu çoğu çalışanın bilmediği o ek binaya gönderilerek, suların durulması, olanların unutulmasına terk edildi. Aylar sonrasında terfi alan bu şahıs güvenlik amiri olarak Yedikule de mesaisini doldurmaya devam etti.
Bu iş yerinde, onlarca yıllık tarihsel kimliği ile övünen, bu kamu kurumunda! Bir hasta yakını, gece nöbetçi hemşire tarafından kandırılarak duygusal ilişkiye sürüklendirildiğini ve olayın cinsel ilişkiye kadar vardırıldığını kurum amirleri ile paylaştı. Yine ilgili fail gözden uzağa alınarak üstü örtüldü. Hatta gözden uzağa gönderildi demekle haksızlık edilir, mükâfatlandırıldı denilecek kadar rahat bir yerde çalıştırıldı.”
‘HERKES SUSABİLİR AMA BİZLER SUSMAYACAĞIZ’
Bakır, 11 Mart akşamı meydana gelen olaya ilişkin şunları söyledi:
“Bizler Yedikuleli kadınlar olarak, elimizde cinsel tacize dair ilk defa beyanda bulunmayı kabul eden bir kadın arkadaşımız üzerinden, kamuoyuna bu olaylar silsilesini ve ihmalleri tüm boyutlarıyla paylaşmayı düşünürken, aynı günün saatler sonrasında hemşire arkadaşımızın, Dr. S.E. tarafından cinsel saldırıya uğradığı bilgisiyle sarsıldık.
Bu kamu kurumunda yaşananların üstünün sürekli örtülmesi; ‘Erkek vuruyor devlet koruyor’ diye isyan eden kadınları, devlete hakaret etmekle suçlayanlara verilecek en iyi cevap değil de nedir?”
‘ARKADAŞIMIZI O MAHKEME SALONUNA HİÇBİR ZAMAN YALNIZ YOLLAMAYACAĞIZ’
Herkes susabilir, herkes gözünü kapayabilir. Hatta herkes suç ortaklığını kendine yakıştırıyor olabilir. Ama bizler susmayacağız. En son kadın, hakikat ile buluşana ve özgür olana dek bu eril akıl ve onun değirmenine su taşıyanlarla mücadele etmeye devam edeceğiz.
Çalışma arkadaşımız sadece S.E. isimli fail tarafından cinsel saldırıya uğramadı. Her gün duyup sessiz kaldığımız, bakıp görmediğimiz, görüp bir şey yapmadığımız, yapsak da daha fazlasına ihtiyaç olduğunu idrak etmemizin de kurbanıdır. Failin ilgili cezayı alması için yaşanan saldırının sonuna kadar takipçisi olacağız. Arkadaşımızı o mahkeme salonuna hiçbir zaman yalnız yollamayacağız."