Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Merhaba sevgili İleri Kitap okurları… Yeni bir hafta için, sizleri serinletirken besleyecek ve parklarda çok iyi arkadaşlık edeceklerine emin olduğumuz altı yeni kitap önerisi sunduk. İyi pazarlar ve iyi okumalar!

İleri Kitap

ÜÇ KIRIK DAL – İDRİS BALUKEN

“İçinde biriktirirsin bazen. Sonra katmer katmer üstüne yığılır biriktirdiklerin. Taşıyamaz hale gelirsin. Hele bir hücrede tek başınaysan, esirsen… Ya seni yer bitirir içindekiler ya da dökersin onları, eyleyerek, söyleyerek. Elinizdeki romanda da böylesi bir iç dökmenin sesi tınlıyor.

Bu kitabın en önemli özelliği yazılmış olmasıdır. Kendini toplumsal ve bireysel dertlerin dermanına adayan bir yiğit insanın, sıkıştırılmaya çalışıldığı iki metrekarelik bir zindan hücresine sığmamış olmasıdır. O hücreden taşanların, bütün engellere rağmen halkıyla buluşmuş olmasıdır. E, daha ne olsun? Kitabın ilk sayfasını açın, İdris kolunuza girecek ve sizi Diyarbekir'in surlarında, küçelerinde, sevdalarında ve kavgalarında eşsiz bir yolculuğa çıkaracaktır.

Gül ve Ciwan’ın aşkları ile Cengo’nun iç alemindeki çatışma gerçek bir savaşın acılı coğrafyasında iç içe geçerken, özlü bir sorgulamayı da ihmal etmeyen bu hikâyeden hepimize mesaj var.

Eline, yüreğine sağlık kardeşim, arkadaşım, yoldaşım.”  

-Selahattin Demirtaş -

“Galipler ile mağluplardan bahseden resmi tarih; dipte, derinde filizlenen direnme ve dayanışma gücünü ıskalar. İdris Baluken, bu romanında, üç yoldaşın öyküleri aracılığıyla işte bu direnme ve dayanışmanın bir yaşam tarzı olarak çiçeklendiğini duyuruyor bize. Aşksa olmazsa olmazıdır bu yaşamın. Keje Ana’yı ise hiç unutamayacağım galiba.”

- Ahmet Telli -

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Üç Kırık Dal, İdris Baluken, Dipnot Yayınevi, 2018, 294 Sayfa

 

ASYA’DA BİR BARBAR – HENRİ MİCHAUX

Fransız edebiyatının sıradışı kalemi Henri Michaux, 30’lu yılların başlarında gerçekleştirdiği uzak Asya yolculuğunu Asya’da Bir Barbar’da anlatıyor.

“İki hayal arasındaki gerçek” olarak adlandırdığı bu yolculuk sırasında, yaşamında ilk kez gördüğü topraklardan ve halklardan edindiği izlenimleri kendi gerçeklik süzgecinden geçirerek özümsüyor. Bu halklar ile Batı Avrupa halklarının farkları ve Avrupalıların onların kültürel pratiklerinden öğrenebilecekleri şeyleri iyi niyetli fakat uzlaşmaz bir bakış açısıyla, esprili bir dille anlatıyor. Bir başkasının yolculuğuymuş, bir başkasının keşifleriymiş gibi bir yandan kendisini yabancılaştırarak, bir yandan da Batılı perspektife yabancılaşarak tuttuğu bu yolculuk güncesinde hakim kanıyı alaşağı edip Batı’nın barbarlığını şiirselliği elden bırakmadan vurguluyor.

Hindistan, Endonezya, Çin ve Japonya topraklarında kaleme aldığı bu güncenin direncine ve kişilikli tarzına bizzat yenik düşen Michaux, okurları etkisi altına alacak metniyle ilk kez Türkçede...

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE:  Asya’da Bir Barbar, Henri Michaux, Çevirmen: Rahibe Sarıçelik Abbasbeyli, Sel Yayıncılık, 2018, 168 Sayfa

 

IŞILTILAR, İMGELER: RESSAMIN MİNÖR DÜNYASI – MUZAFFER ORUÇOĞLU

“Işıltılar İmgeler: Ressamın Minör Dünyası”, adına uygun bir üslupla kaleme alınmış öykülerden ve onlara eşlik eden yazarın kendi resim çalışmalarından oluşuyor. Resimle edebiyatın bu denli iç içe geçtiği, öyküleri okurken resime ve ressamların yaşam algılarına ilişkin bu denli ayrıntıya vakıf olunabilecek bir başka saf edebi eser Türkçede yok denebilir.

Öyküler duru, çoğul ve çatışkılı; yaşamın sakıncalı, hassas yerlerine çomak sokan, çıkış arayan, kışkırtan, sancılı bir dile sahip. Okur, bu dilin şirazesine kolayca girebiliyor ve kendini imgelerin, metaforların felsefi bir derinlikle sarıp sarmaladığı bir akış içinde, yazarın mültecilik yaşamını geçirdiği Avustralya’nın yerli ve göçmen renkleri içinde buluyor.

Yazarın kitapta yer alan resimleri, öykülerin yarılmış bir düzlemde renk diliyle yeni bir anlatımı izlenimini veriyor.

Resme bakınca, öykünün mizacını, iç iklimini ve meramını anlamış gibi oluyor insan. Kitap bir bütün olarak, kalem ile fırçanın aynı duygu dokusunda iç içe, farklı ve muzipçe gülümseyişini çağrıştırıyor. Dil sadece insana değil, diğer canlılara da değil, her varlığa, her kıpırtıya, her ışıltı ve her renge özgü bir gerçeklik mi diye sormadan edemiyor insan.

İçtenlik ve humor, ahlaka ve kurala mesafeli yaklaşım, özgür cinsellik, yaratma tutkusu, boşluğun gücü ve arayan, acı çeken kültürler: Aborcinler, Maoriler, İrlandalılar, Anglosaksonlar, Dukhaborlar, Kürtler, Yahudiler... Hayatın katı ruhunu çatlatan, gel-gitlerini tersine çeviren fırçaların, renklerin serüveni...

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Işıltılar İmgeler: Ressamın Minör Dünyası, Muzaffer Oruçoğlu, Nota Bene Yayınları, 2018, 128 Sayfa

 

ELEŞTİRİRKEN: MODERN TÜRKÇE EDEBİYAT ÜZERİNE YAZILAR – SÜHA OĞUZERTEM

Sorgulanmadan öğretilene, söylenegelene, tekrarlana tekrarlana geleneğe dönüşene güvensizlikle işe başlıyor Süha Oğuzertem. 1990 ile 2014 arasında yayımlanan, 10 yazar hakkındaki 16 incelemeden oluşan bu kitap bir “itirazlar toplamı”. “Acaba öyle mi” sorusunu şiar edinerek, hem edebiyatın geneline dair hem de yazarlar özelindeki yerleşik yargılara karşı çıkıyor. Klişeleri sorgulamaya, “metnin gizi” çözüldükçe menzili derinlik kazanan bir yolculuğa davet ediyor okuru. Psikanalizden feminizme, etikten ekoeleştiriye, Marksizmden (post)modernizme kuramı ihmal etmeyen, yakın okuma yöntemine daima sadık kalan ama varacağı yerin ufku sabit kuramsal çerçevelerle çizilmemiş bir yolculuk bu. “Eleştiri namına yapılan iş, birtakım sabit kuramların, kuralların uygulanması değildir. Bir yolculuk, serüven, keşif süreci içermeyen, eleştirmeni değiştirmeyen eleştiri ne ölçüde eleştireldir? Eleştirel özgürlüğümüz, araştırma nesnesini ciddiye almanın yanı sıra ondan bağımsızlığımız üzerine kuruludur”. Tıpkı edebiyattan beklendiği gibi, eleştirinin de “başkasının yerini almaya değil, başkalarına ilişkin farkındalığımızı yükselterek kendimiz olmaya özendirmesi”nin yolunu açıyor Oğuzertem.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Eleştirirken – Modern Türkçe Edebiyat Üzerine Yazılar, Süha Oğuzertem, İletişim Yayıncılık, 2018, 399 Sayfa

 

PERİ MASALLARI VE YIKMA SANATI – JACK ZIPES

Peri masalı söylemi üzerinden türün toplumsal tarihine bir bakışla açılan kitap ardından bu türün köklerine dönüyor. Önce Straparola ve Basile’nin yazdıklarını inceleyerek İtalya’daki köklerine, ardından da Perrault, Grimm Kardeşler, Hans Christian Andersen, Oscar Wilde, George MacDonald ve Frank Baum’a dek uzanan geniş bir ustalar yelpazesi açılıyor önümüze. Geçen zaman içinde peri masallarının nasıl değiştiği Nazi Almanyası ve Walt Disney örneği üzerinden anlatılıyor. Peri masalı üretiminde kadın yazarların yıkıcı rolüne ve bu masallar aracılığıyla uygarlık standartlarının nasıl belirlendiği konusu da derin bir çözümlemeden geçiriliyor. Çağdaş peri masalları da unutulmuyor elbette. Dokuz ana bölümden oluşan bu kitap peri masallarının veya aslında hiçbir masalın göründüğü gibi olmadığını, sadece masal olmadıklarını anlamak isteyenler için mücevher niteliğinde kusursuz bir çalışma.

“Uzun zamandır bu konuda ortaya çıkmış en iddialı çalışma.” –The Times Educational Supplement

“Charles Perrault’dan 21. yüzyıla dek yazılı peri masallarının gelişimini izlerken, Zipes bunların ‘uygarlık’ üzerine bir söylem oluşturduğunu savlıyor . . . . Klasisizm ve klasik peri masalları kavramlarına açıkça politik bir kavrayış getirmeye çalışıyor.”

–The Journal of American Folklore-

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Peri Masalları ve Yıkma Sanatı, Jack Zipes, Çevirmen: Zeynep Çiftçi Kanburoğlu, Alfa Yayıncılık, 2018, 480 Sayfa

 

AŞK APTALLIĞI – WİLHELM GENAZİO

“Genazino'nun eserlerinde çağdaş Alman edebiyatındaki hüznün,

melankolinin ve can sıkıntısının en derin hallerinden biri görülür.”

–Svenja Frank-

Kıyamet hakkında seminerler vererek hayatını zar zor kazanan elli iki yaşında bir adam ve onun birbirlerinden habersiz iki sevgilisi: Sandra ve Judith. Mükemmel bir Genazino romanı için gereken her şey işte bu kadar...

Yıllar önce başarısız bir evlilik yapan kahramanımız bu iki kadından hangisi ile yaşamak istediğini daha sık düşünmeye başlar ve işler iyice sarpa sarmadan bir karar vermek zorundadır. Sandra ve Judith ikilemini neredeyse bir yazı tura atışıyla çözecek kadar çıkmaza giren isimsiz kahramanımız aynı zamanda yaşam, toplum, aşk, geçmiş gibi konular hakkında ilginç gözlemler yapar, tuhaf işlere kalkışır. Böylece Aşk Aptallığı, kafası karışık bir adamın portresinden ziyade, daha derin bir meseleyi sezdiği halde bunu bir türlü çözemeyen zeki ve hüzünlü bir adamın hikâyesine dönüşür.

Özden Özberber'in Almanca aslından çevirdiği Aşk Aptallığı ile Genazino, yine bildiğiniz gibi..

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Aşk Aptallığı, Wilhelm Genazio, Çevirmen: Özden Özberber, Jaguar Kitap, 2018, 178 sayfa

DAHA FAZLA