Üniversite öğrencileri bir kez daha haykırdı: 'İnsanca yaşamak istiyoruz'
Öğrencilerin açıklamasında, "Bizler, üniversite öğrencileri olarak buradan açıkça belirtiyoruz: ‘insanca yaşamak istiyoruz!’. Ne bizlere dayatılan bu yoksulluk ve sefaleti, ne de işsizliği ve güvencesizliği kabul edeceğiz. Özgürlüğümüzden ve geleceğimizden asla vazgeçmeyeceğiz!" denildi.
İleri Haber
Üniversite öğrencileri yaptıkları basın açıklamasıyla bir kez daha “İnsanca yaşamak istiyoruz” diye haykırdı.
Ankara’da üniversiteli öğrenciler tarafından iki gün önce Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (KYK) Genel Müdürlüğü önünde yapılmak istenen basın açıklamasına polis saldırmış ve 25 öğrenciyi işkenceyle gözaltına almıştı.
Öğrenciler, polis saldırısı nedeniyle yapamadıkları basın açıklamasını bugün Mülkiyeliler Birliği’nde yaptı. Öğrenciler, burada taleplerini yineledi.
‘ERTESİ GÜN KARNIMIZI NASIL DOYURACAĞIMIZI BİLEMEZ HALE GELDİK’
“İnsanca yaşamak istiyoruz” diyen öğrenciler açıklamada, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizle birlikte iktidarın gençleri içine sürüklediği sefaletin daha da derinleştiği ve üniversite öğrencilerinin artık geleceklerini düşünmek bir yana, ertesi gün karnını nasıl doyuracağını bilemez hale geldiği vurgulandı.
‘DAYANIŞMA VE MÜCADELEYİ BÜYÜTÜYORUZ’
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Kriz yüzünden gerçek enflasyon oranları yüzde 30'lara, yüzde 40'lara varmış durumda. Fakat çoğumuzun tek geçim kaynağı olan KYK'dan aldığımız öğrenim kredi ve burslarına TÜİK'in çarpıttığı enflasyon rakamları kadar bile zam yapılmadı. Bu da yetmezmiş gibi arkadaşlarımız, hiçbir gerçek gerekçe gösterilmeksizin yurtlarından atıldılar, bursları kesildi. Kredi Yurtlar Kurumu yurttan atma ve kredi/burs kesme cezalarıyla üniversite öğrencilerinin hayatına kast etmektedir. Biz, üniversite öğrencileri olarak, yaşamak istiyoruz.
Müşteri değil, öğrenciyiz. Ders materyallerimiz, barınma, beslenme ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarımız üzerinden kar amacı güdülüyor. Bir yandan da bizlere aktarılan kaynaklar kısılıyor; barınma-beslenme ihtiyacımızı karşılamaya yetecek kadar bir gelirden bile mahrum bırakılıyor, yurtlarımız kapatılıyor ve yarı-özel adı altında cemaat-tarikat yurtlarına muhtaç bırakılıyoruz, okullarımızdaki yemekhaneler özel işletmelere verilerek şirketlere kar alanı olarak peşkeş çekiliyor, yemek fiyatları her dönem artıyor. Biz üniversite öğrencileri olarak geçinemiyoruz. Vaktimizin büyük çoğunluğunu okuldan çok işyerinde geçirmek zorunda kalıyoruz. Bütün bunlar eğitim hakkımızın gaspına neden oluyor.
Buraya kadar bahsettiklerimiz üniversiteyi bitirinceye kadar karşılaştıklarımızla sınırlı. Peki üniversiteyi bitirdikten sonra neyle karşılaşıyoruz? Maalesef işsizlikle. Yaşadığımız coğrafyada 1 milyona yakın üniversiteli işsiz var. Yoksulluktan, işsizlikten bir çıkış kapısı olarak bizlere gösterdikleri üniversite hiçbir işe yaramadığı gibi, Milli Eğitim Bakanı ‘Sen ağa ben ağa, bu inekleri kim sağa’ diyerek adeta biz öğrencilere bu iktidarın gerçek yüzünü göstermektedir.
İşsiz kalan bizler, haliyle geri ödemeli olarak aldığımız KYK kredilerini ödeyemiyoruz. Hayata borç batağında giriyoruz. ‘KYK borçlarının silinmesi’, sık sık sosyal medyada gençliğin talebi olarak gündem haline geliyor. KYK borcu olan 5 milyon kişiden 280 bini hakkında yasal işlem başlatıldı. Sadece 2017 yılında 17 tane şirketin 3 milyar 106 milyon TL’lik vergi borcu silinmiştir. Bu miktar, hakkında yasal işlem başlatılan öğrencilerin kredi borcunun tamamını karşılamaktadır. Fakat iktidar, şirketlerin arkasında, öğrencilerin karşısındadır.
Bizler geçinemiyoruz, geleceksiz bırakılıyoruz. Yetmezmiş gibi iktidar toplumda geniş baskı aygıtları kurarak her türden muhalefeti susturmaya veya etkisizleştirmeye çalışıyor. Bu duruma ve yaşadığımız coğrafyada içine sürüklendiğimiz baskı atmosferine karşı sessiz kalmayan, mücadele eden, örgütlenen arkadaşlarımız ise okullarımızda soruşturmalara, uzaklaştırmalara maruz kalıyor, KYK'dan aldıkları öğrenim kredisi kesilerek açlığa mahkum ediliyor. İktidar, misliyle geri alınan KYK kredisini ve burslarımızı keserek; bizleri bu kredilerle aylık harcını zar zor ödediğimiz yurtlardan atarak yaşamlarımıza kast ediyor. Hiç kimse unutmasın, herkes bilsin, bu topraklarda üniversite öğrencileri, iş bulamadığı ve borçlarını ödeyemediği için intihar etmektedir. Yaşananlar intihar değil birer cinayettir. Bu cinayetleri de öğrencileri açlığa mahkum edenler işlemektedir. Bizler bu cinayetlere karşı mücadele ediyoruz ve tüm sıra arkadaşlarımızı dayanışmaya çağırıyoruz!
Bizler, üniversite öğrencileri olarak buradan açıkça belirtiyoruz: ‘insanca yaşamak istiyoruz!’. Ne bizlere dayatılan bu yoksulluk ve sefaleti, ne de işsizliği ve güvencesizliği kabul edeceğiz. Özgürlüğümüzden ve geleceğimizden asla vazgeçmeyeceğiz!
Büyük tekellerin, holdinglerin, şirketlerin, patronların vergi borçları affedilebiliyorsa KYK borçları da haliyle silinebilir.
Saraya günde 4.5 milyon lira harcayan, Belediyeler üzerinden vakıf adı altındaki cemaatlere-tarikatlara yüz milyonlarca para aktaran, Diyanet’e 12 milyar TL’lik bir bütçe ayıran, iktidarın kendisidir. Biz üniversite öğrencilerinin barınma, beslenme ve ulaşım gibi temel ihtiyaçlarını karşılamayan ve gün geçtikçe daha fazla açlığa ve yoksulluğa mahkum eden yine iktidarın ta kendisidir.
Biz öğrencilerin ‘yaşamak istiyoruz’ talebini imkansız bulan, yapılan zamlara gösterilen tepkinin ‘anlamsız’ olduğunu iddia edenlere karşı burada bir aradayız. Dayanışmayı ve mücadeleyi büyütüyoruz.”
ÖĞRENCİLERİN TALEPLERİ
Öğrenciler, taleplerini ise şöyle sıraladı:
1 - İktidar, rektörlükler, Yüksek Öğrenim Kurumu, Kredi Yurtlar Kurumu tarafından, öğrencilerin yaşamlarına dönük saldırılar sonlanmalıdır.
2 - Tüm KYK borçları silinmeli ve tüm öğrencilere karşılıksız burs sağlanmalıdır.
3 - Tüm öğrencilerin barınma, beslenme, ulaşım ve sağlık ihtiyaçları ücretsiz sağlanmalıdır.
4 - Yaşadığımız coğrafyada ve üniversitelerimizde düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki her türlü engel kaldırılmalıdır.
'YAPILAN HER ŞEY HUKUKSUZDUR'
Açıklamanın ardından sözü avukat Mert Ekinci aldı. KYK önündeki saldırının ve ardından uygulanan işlemlerin hukuksuz olduğunu söyleyen Ekinci, “Öyle bir siyasal iktidarla ve polisle karşı karşıyayız ki bu kadar temel talepleri içeren, barışçıl olan, üniversite öğrencisinin kolektif iradesini sokağa dökmeye çalıştığı bir eylem şiddet ve baskıyla engellendi” dedi.
Öğrencilerin şiddet uygulanarak gözaltına alındığını belirten Ekinci, hastanede ters kelepçe işkencesi ve hukuka aykırı üst araması yapıldığını ifade etti.
Ekinci durumu, “hiçbir şekilde hukuka uygun olmayan bir baskı politikası” şeklinde niteledi.
'KENDİ ANAYASA METİNLERİNE UYMAYAN DEVLET ERKANI...'
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Eş Başkanı Fatin Kanat da Anayasa'dan hatırlatmalar yaparak, "Üniversite bu haklarla beraber üniversite olabiliyor" dedi. Kanat şöyle konuştu:
İçerde esip gürleyen ama dışarıda kuzu kesilen devlet yetkililerimizden, kendi Anayasa maddelerine uymalarını bekliyoruz. Garip bir çağrı yapıyoruz, evet. Kendi Anayasa metinlerine uymayan bir devlet erkanıyla karşı karşıyayız. Ankara İHD Şube olarak bu durumların takipçisiyiz, öğrenci arkadaşlarımızın yanındayız."
'BİZLER BU MÜCADELENİN ÖZNESİYİZ'
Gözaltına alınan öğrencilerden Çağla Çakır ise "Bizler bu mücadelenin öznesiyiz. Kendi yaşamımız ve eğitim hakkımız için mücadeleye devam edeceğiz. Biz tüm okullardan sesimizi yükseltmek zorundayız. İnsanca yaşamak istiyoruz" dedi.