TİP'in 'Çocuklar kreşe, kadınlar işe' kampanyası imzaya açıldı

TİP'in 'Çocuklar kreşe, kadınlar işe' kampanyası imzaya açıldı

TİP Sözcüsü Sera Kadıgil, TİP'li Kadınlar tarafından başlatılan kampanyaya ilişkin basın toplantısı düzenledi.

İleri Haber

Türkiye İşçi Partili Kadınlar tarafından başlatılan "Çocuklar kreşe, kadınlar işe" kampanyası için imzalar toplanmaya başlanırken, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü ve İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil de konuya ilişkin basın toplantısı düzenledi. Kadıgil, konuya ilişkin verilen kanun teklifi ve kampanyaya dair detayları aktardı.

Çocukların bakımının erkek ve kadının ortak sorumluluğu olduğunu hatırlatan ve AKP iktidarı döneminde "aile" adı altında yürütülen politikalar ile kadınların iş hayatından uzaklaştırılmaya çalışıldığını vurgulayan Kadıgil, cinsiyet eşitsizliğine ilişkin verileri de paylaştı.

Türkiye'de 13,3 milyon kadının evde çocuk bakmak zorunda kaldığı için iş arayamadığını belirten Kadıgil, son 15 yılda Milli Eğitim Bakanlığı'na ait kreşlerin yüzde 80'inin kapatıldığını bilgisini paylaştı. Kadıgil, kreşlere gidemeyen çocukların denetim dışı Kuran kurslarında gönderildiğini kaydetti.

İktidarın "kutsal aile planı"nda kadınların çocuk baktığını, erkeklerin ise çalıştığını belirten TİP Sözcüsü, AKP tarafından "ailenin korunması" gerekçesiyle hazırlanan Anayasa değişikliği teklifinin de bu plana hizmet ettiğini belirtti.

Bakanlık bünyesinde ücretsiz, laik ve bilimsel kreş açılması taleplerini dile getiren Kadıgil, TİP olarak verdikleri kanun teklifinde yer alan maddeleri de kamuoyunun gündemine getirdi. 

Kanun teklifinde iş yerlerinde kreşlerin açılması, bu gerekliliğie uymayanların cezalandırılması talepleri yer alırken; Kadıgil de  "Tam da bu yüzden diyoruz ki biz TİP’li Kadınlar olarak, 'Çocuklar kreşe, kadınlar işe' diyoruz" ifadelerini kullandı.

Kadıgil, başlatılan imza kampanyası için de kadınlara çağrıda bulunarak destek verilmesini istedi. 

'BU ÜLKEDE YAŞAYAN HER KADININ PROBLEMİ İÇİN ÇÖZÜM ÜRETMEYE VE ARAMAYA DEVAM EDİYORUZ'

TİP Sözcüsü Kadıgil'in açıklamaları şöyle:

"Bu hafta gündemimiz belli ki yine kadın olacak. Ülkemizin nadide erkekleri, kendi uydurdukları suni kadın gündemlerine çözüm arayadursunlar, biz bu ülkede yaşayan her kadının her gerçek problemi için çözüm üretmeye ve aramaya devam ediyoruz. Bugün Türkiye İşçi Partisi adına TİP’li Kadınların hazırladığı bir kanun teklifimiz var ve onu TBMM’ye sunuyoruz teklif olarak. Bu teklifin detaylarını paylaşmak için bugün karşınızdayım aslında ama ondan önce izniniz olursa size birkaç çok kritik bilgi vermek istiyorum.

'SON 15 YILDA MEB'E AİT KREŞLERİN YÜZDE 80'İNİ SARAY REJİMİ TARAFINDAN KAPATILDI'

Mesela bizi dinleyen tüm yurttaşlarımıza, buradaki basın mensubu arkadaşlarıma sormak istiyorum. Bu ülkede yaşayan 13,3 milyon kadının evde çocuk bakmak zorunda olduğu için iş bile arayamadığını biliyor musunuz?

Mesela çocuk gelişimi uzmanları her çocuk için mutlaka gerekli derken; bir maaşımızı vermek zorunda kaldığımız özel kreşler dört yanı sarmışken, buna rağmen bu ülkedeki çocuklarımızın yalnızca yüzde 2,8'inin kreş eğitimi alabildiğini biliyor musunuz?

Mesela son 15 yılda MEB’e ait kamusal kreşlerin neredeyse yüzde 80’inin mevcut Saray Rejimi tarafından kapatıldığını biliyor musunuz?

Mesela 4-6 yaş aralığındaki yarım milyondan fazla çocuğumuzun ücretsiz ve güvenilir devlet kreşleri yerine birçoğu denetimsiz Kuran kurslarına gönderildiğini biliyor musunuz?

Mesela iş yerlerinde kreş açması zorunlu olan büyük büyük patronların bu sorumluluğu yerine getirmek yerine 3 kuruşluk para cezalarını ödemek ya da kadın çalışan sayılarını düşük göstermek suretiyle kreş açma yükümlülüğünden kaçtığını biliyor musunuz?

Binlerce, on binlerce kadın çalıştıran koca koca firmalardan bahsediyorum. Bunların tamamı görevini yapmazken, kutsal devletimizin bu tabloyu sadece seyrettiğini biliyor musunuz?

'BU CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ DAHA NE KADAR BU ŞEKİLDE SÜRECEK?'

İşte bugün bu yüzden karşınızdayız ama şundan da bahsetmek lazım belki biraz. Neden böyle, bu ülkede neden böyle oluyor, neden böyle fantastik, böyle acıklı rakamlarla muhatap bu ülkenin çocukları ve kadınları? Bu cinsiyet eşitsizliği tam olarak nerede başlıyor? Çocuk sadece annenin mi? Bu kadınlar bu çocukları tek başlarına mı yapıyorlar? Bu cinsiyet eşitsizliği daha ne kadar bu şekilde sürecek?

'ANNELER ÇOCUKLARA BAKMAK ZORUNDA KALDIĞI İÇİN İŞ ARAYAMAZKEN, BABALARDA BU ORAN SIFIRA YAKIN'

Çok enteresan veriler var. Bu ülkede yaşayan ve kendilerine baba diyen erkeklerin neredeyse yüzde 70’inin ömründe bir kere bile bebek bezi değiştirmediğini biliyor musunuz? Annelerin çocuklarına bakmak zorunda kaldıkları için iş arayamazken, babalarda bu oranın yüzde sıfıra yakın olduğunu biliyor musunuz?

Neden iş görüşmelerinde sadece kadınlara, 'Evli misini çocuk yapmayı düşünüyor musun?' diye soruluyor? Bunları hiç düşünüyor musunuz? Düşünmüyorsunuz! Sizden kastım, elbette bizleri izleyen sevgili yurttaşlarımız değil çünkü bu sorunu tüm kadınlar iliklerine kadar her gün yaşıyorlar. Bunları bilmeyenler, bilip de bilmezden gelenler Saray Rejimi ve ataerkil devlet aklı. Biz bunu çok iyi biliyoruz.

'İKTİDARIN 'KUTSAL AİLESİ'NDE ANNE ÇOCUKLARA BAKIYOR, BABA ÇALIŞIYOR VE SONSUZA KADAR MUTLU YAŞIYORLAR'

Çünkü iktidarın aslında önümüzdeki günlerde Anayasa'ya da sokmak istediği tırnak içinde kutsal ailesi, aslında tam olarak şöyle çalışıyor. Anne, baba, çocuklardan oluşuyor; babamız dışarıda çalışıyor, eve para getiriyor, annemiz evde oturuyor çocuklarına bakıyor ve sonsuza kadar mutlu yaşıyorlar.

İşte Saray Rejimi'nin bizden beklediği aile düzeni bu. Peki bunun içinde ne oluyor? 'Yani sonsuza kadar mutlu yaşamazsa bu aile mesela anne bir ihtiyacı olduğunda evdeki eşin eline bakmaktan mutlu değilse, mesela şiddet görüyorsa türlü çeşitte şiddete maruz kalıyorsa; ekonomik şiddete, cinsel şiddete mesela her gün düzenli olarak küfür ya da dayak yiyorsa o eşten, mesela hiçbir gerekçesi olmasa bile sadece artık o adamla aynı evde yaşamak istemiyor ve boşanmak istiyorsa ne yapacağız bu tabloda, bu kutsal aileyi?' diye soran var mı yok!

'BİZE DAYATTTIKLARI BU KUTSAL AİLEDE KADININ GİDECEK YERİ YOK'

Mesela bu annenin gidecek yeri var mı, yok!

Mesela bu anne çalışmak istesin gidecek yeri var mı, yok!

İşini 10 yıl önce bıraktığı için yeni bir iş bulabiliyor mu, yok!

Hiç okuma fırsatı verilmediği ve doğrudan kutsal annelik mertebesine atladığı için herhangi bir eğitim alma fırsatı bulamadıysa ne yapacak, buna bir cevap veren var mı, yok!

Özetle bize dayattıkları, biz kadınlara dayattıkları bu kutsal ailede kadının gidecek yeri var mı, yok!

Parası var mı kendine ait, yok!

Nafaka hakkı var mı? Aylık bakarsanız ortalama 500 lira... Eğer mahkemeye başvuracak parası ve buradan karar çıkaracak şansı varsa ve bağlanırsa ve bağlandığı zaman tahsil edilebilirse ve bu hakka yobazlar tarafından çökülmezse, evet cüzi bir nafaka hakkı var. Peki son olarak soruyorum, bu kadının can güvenliği var mı, yok!

'BU DÜZENİN SAVUNAN HER KİMSE KADIN DÜŞMANIDIR'

20 kere devlete başvurmasına rağmen en yakınındaki erkekler tarafından öldürülmeye devam edilen kadınlar var bu ülkede ve dediğim gibi bize bu durumu kutsal aile masalıyla yutturmaya çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız. İşte kadına yönelik şiddet dediğimiz şey tam olarak burada başlıyor, tam olarak burada üretiliyor. O yüzden bakmayın iktidarın 'şiddete sıfır tolerans' masalları anlattıklarına. Bu kadını erkeğe bağımlı kılan düzeni savunan her kimse, çok açık ve altını çizerek söylüyorum kadın düşmanıdır.

'SARAY REJİMİ, KADINI ERKEĞE TABİ BİR DÜZENDE YAŞATMAK İSTEDİĞİNİ HİÇ SAKLAMIYOR'

Bu iktidarın mevcut politikaları kadın düşmanı politikalardır ve Saray Rejimi aileyi bundan ibaret gördüğünde, kadını erkeğe tabi bir düzende yaşatmak istediğini hiç saklıyor mu? Hiç saklamıyor. Gelin, dönüp bakalım son açıklamalarına. Her yerde aklı vermeyi biliyor değil mi 'en az 3 çocuk' diye. Daha çok yakın zamanda transfer ettiği bir milletvekilinin eşine söyledikleri, bizler dahil hepimizi utandırmış durumda. Her fırsatta ortaya çıkıp fıtrat mıtrat diye uydurduklarından biz kadınlara artık gına gelmiş durumda. Ve Saray Rejimi bu isteğini hiç saklamadığı gibi bu isteğini yerine getirmek için de canla başla çalışıyor.

'KREŞLERİN YERİNİ HİÇBİR DENETİMİ OLMAYAN KURAN KURSLARI ALIYOR'

Bakın sadece çok küçük bir rakam vereceğim size. Sadece MEB’in istatistiklerine göre 2007-2008 yılında 500’e yakın kamu kreşi varken 2016’ya geldiğimizde bu rakam 56’ya düşmüş. Yeni kreş açmak yerine, artan nüfusa oranlı olarak mevcut kreşleri kapatmayı tercih ediyor. Bunların yerini ne alıyor peki? Merdiven altında hiçbir denetimi olmayan sübyan mektepleri gibi faaliyet gösteren denetimsiz kuran kursları alıyor.

'3 ÇOCUK İSTEMEYİ BİLİYORSUN DA KREŞ AÇMAYI NEDEN BİLMİYORSUN?'

En az 3 çocuk istemeyi biliyorsun ya sayın Erdoğan, buradan bütün kadınlar adına sana seslenelim. En az 3 çocuk istemeyi biliyorsun da her mahalleye en az 3 kreş açmayı neden bilmiyorsun? Dindar ve kindar olsunlar diye el kadar çocukları gelişimlerine uygun olmayan, çoğu merdiven altı sübyan mekteplerine mahkum etmeyi biliyorsun da kreş açmayı niye bilmiyorsun?

'KADINLARIN BUNDAN DAHA ÖNEMLİ BİR SORUNU YOK'

Bütçe dönemindeyiz değil mi? Önümüze şimdi bütçe kanunu gelmiş durumda. Kültür Bakanlığı’nın bir yıllık bütçesiyle Çevre Bakanlığı'nın bir yıllık bütçesini toplayıp üst üste koyduğumuzda bir Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi etmiyor.  Sen buna verdiğin bütçenin sadece 10’da birini ayırıp neden kreş açmıyorsun? Bunun bir cevabı var mı Sayın Erdoğan? Tüm kadınlar adına soruyoruz, hani her yerde atıp tutuyorsunuz ya kadınlar şöyle önemli böyle önemli. Bundan daha önemli bir sorunu yok şu anda bu ülkede yaşayan kadınların.

'İKİYÜZLÜLÜĞÜNÜZDEN NEFRET EDİYORUZ, İTİRAZ EDİYORUZ'

Siz her fırsatta çıkıp 'en az 3 çocuk' masalları anlatırken; o çocukların ne yiyeceğine ne içeceğine, o çocuklara kimin bakacağı konusunda en küçük bir proje ortaya koymadığınız gibi bunu sadece ve yalnızca kadınların görevi olduğunun da altını her bulduğunuz fırsatta kalın kalın çiziyorsunuz. İşte biz tam olarak bu ikiyüzlülüğünüzden nefret ediyoruz. Biz tam olarak bu ikiyüzlülüğünüze itiraz ediyoruz.

'HEM KADINI EVE MAHKUM EDİP HEM SEVGİLİ PATRONLARINI MUTLU EDİYORLAR'

Hazırladığımız kanun teklifi de aslında bununla ilgili ve sadece bu iş bir laiklik meselesi değil. Kreş açmamasının tek sebebi çocukları sübyan mekteplerine mahkûm bırakmak istemesi değil. Bir görünümü daha var bunların. Ataerkil devlet, kamu kreşi açmak ya da iş yerinde kreş açılmasını sağlamak yerine ne idüğü belirsiz dini kursları ve özel kreşlerin teşvikine her zaman için tercih ediyor. Bu şekilde hem kadını eve mahkûm edip yok ediyor hem de sevgili patronlarını mutlu ediyor.

'ÖZEL KREŞ SAHİPLERİNE VERGİ MUAFİYETİ GETİRDİLER'

Bakın, 2012 yılında bir genelge çıkardılar. Kreş açmak isteyen kamu kurumlarına kaynak tahsis etmeyeceğini açıkladılar. 2015 yılında Bakanlar Kurulu kararıyla vergi muafiyeti getirdiler. Kimlere, özel kreş sahiplerine. Fiyatlarda herhangi bir değişiklik oldu mu? Asla ve kat'a olmadı.

'ÜCRETSİZ, NİTELİKLİ, LAİK EĞİTİM VEREN KREŞ BULMA İHRİMALİNİZ NEREDEYSE YÜZDE SIFIR'

Gelin bakalım, devlet çocuk bakımını kadının sırtına yüklüyor ya o özel kreşlerde durum ne mesela? Bir çocuğunuz varsa mahallede ücretsiz, nitelikli, laik eğitim veren bir devlet kreşi bulma ihtimaliniz neredeyse yüzde sıfır bu ülkede. Tek bir ihtimaliniz var ya bir bakıcı tutacaksınız ya özel kreşe vereceksiniz. Özel kreş dediğimiz yerlerin aylığı şu anda 4 bin liradan başlıyor. En ucuzundan bahsediyorum. 24 bin liraya kadar çıkan var. Bu olmadı bir bakıcı tutayım demek isterseniz eğer 10 bin lira paralardan başlayan bir sistemle karşı karşıyayız. Peki burada biz sormak zorundayız. Bu çocuklar kimin? Bu çocuklar sadece kadınlara mı ait? Bu çocuklar toplumun diyorsak neden bütün bakma sorumluluğunu sadece kadınların sırtına yüklüyoruz?

'MEB TENEZZÜL EDİP BÜTÇE AYIRMIYOR'

Yani kadın bin türlü görevin altında ezilirken, toplum ve yöneticileri ve kutsal devletimiz ne yapıyor? Oturuyori sadece seyrediyor.
Mesela Aile Bakanlığı gelecek değil mi, önümüzdeki hafta bütçesi var, görüşeceğiz. Belediyeler, MEB; ne yapıyor bunlar? Hiçbir şey yapmıyorlar. Yapmaları gereken şey çok açık ama hiçbir şey yapmıyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı'nın mevcut kreşleri kapattığı yetmiyor; bütçesinden Maarif Vakfı’na, dinci vakıf ve kuruluşlara ayırdığı paranın tenezzül edip 5’te birini bile kreş açmak için ayırmıyor.

'MUHALİF BELEDİYELERİN GÜNDEMİNDE DEĞİL, OLAN VARSA DA YER TAHSİSİ YAPILMIYOR'

Belediyelerde durum ne , bakalım. Zaten Saray Rejimi'ne ait belediyelerin durumu tam olarak anlattığımız sebeplerle ortada. Muhalif belediyelerin birçoğunun da gündeminde değil. Olup da gündemine alan muhalif belediyelere yer tahsisi bile yapılmıyor, bütçe desteği bile verilmiyor.

'PATRONLAR USULSÜZLÜK YAPIYOR'

Hadi gelin bir de şimdi iş yerlerinin, patronların durumuna bakalım. Forslu markalar var koca koca değil mi, sürekli kadınlara ürün satmaya çalışıyorlar, ne kadar kadın dostu olduklarından bahsediyorlar… Türkiye’de şöyle bir düzenleme var, kanuni bir düzenleme; birçok insanın bilgisi yok. 150 ve üzerinde kadın çalışanı olan iş yerlerinde kreş açmaları zorunlu iş yerlerinin. Zorunlu! Mecburlar bunu yapmaya patronlar ama yapmıyorlar. Ne yapıyorlar mesela? 149’da tutuyorlar kadın işçi sayısını. Usulsüzlük yapıyorlar. İnsanları kaçak çalıştırıyorlar. Bunların hiçbirini yapmasalar bile yüce devletimizin bu sorumluluk karşısında uygun gördüğü para cezası ne kadar biliyor musunuz? Ayda bin lira. Birçoğu kreş açmak yerine kadın çalışanların, erkek çalışanların, çocukların hakkı olan kreşi açmak yerine ayda bin lira gibi komik ücretleri ödeyip hayatına devam etmeyi tercih ediyor ki zaten olur da yanlışlıkla bir denetime denk gelirse oluyor bu. Bunların yarısından çoğuna devlet dönüp bakmıyor bile.

TALEPLER

İşte biz de şu anda tam olarak TİP olarak buna itiraz ediyoruz. Kanun teklifini biz verdik ve bu kanun teklifini çok önemsiyoruz. Başta iş yerleri olmak üzere 'ücretsiz, laik, bilimsel kreş her çocuğun hakkıdır' diyerek yola çıktık ve verdiğimiz kanun teklifinde çok net olarak şunları talep ediyoruz:

1-) 150 kadın, ebeveyn diye başlayan bir kanun zaten kanuni düzlemde kadın erkek eşitsizliğinin altını çizer. Böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değildir. Teklifimizin birinci maddesi şudur, 50 ve üzeri ebeveyn çalıştıran her iş yerinde kreş açılması zorunludur

2-) Yok o taşeron, yok şu bilmem ne bunlara bakılamaz, o iş yerinde çalışan tüm ebeveynlere göre hesap yapılır. Açmadın mı? Eskisi gibi öyle ayda bin lirayı vereyim ondan sonra bu işin içinden çıkayım yok!

3-) Artık bundan sonra bu yükümlülüğüne uymazsan ayda en az 10 bin liradan başlayan para cezası ödemek zorundasın. Yetti mi yetmedi, çünkü büyük büyük şirketlerden bahsediyoruz. O 10 bin lirayı saatte kazanan insanlardan bahsediyoruz. Eğer hala ve ısrarla bu yükümlülüğünü yerine getirmezsen üçüncü ihlalinde iş yerinin geçici kapatılması, beşinci ihlalinde iş yerinin tümden kapatılmasını biz bugün sunduğumuz bu kanun teklifiyle açık ve net bir şekilde talep ediyoruz.

'AİLE BAKANLIĞI DENETİMİNDE KREŞ AÇILMASINI VE BAKANLIĞIN BUNA BÜTÇE AYIRMASINI TALEP EDİYORUZ'

Yeter mi, yetmez. İş yerlerindeki düzenleme zaten halihazırda bir iş bulmuş, çalışabilecek kadar şanslı kadınlarla ilgili bir düzenlemedir. Ya iş bile arayamayan 13,3 milyon kadın ne olacak? Bunlar için de ayrıca bir maddeyle her mahallede Aile Bakanlığı denetiminde bir kreş açılmasını; ücretsiz, laik, bilimsel eğitim verecek bir kreş açılmasını zorunlu kılınmasını talep ediyoruz. Bunun için Aile Bakanlığı’na ayrıca bütçe ayrılmasını talep ediyoruz ve şunu çok açık ve net bir şekilde söylüyoruz. Biz bu ayrımcılığı kabul etmiyoruz!

'BU TOPLUM DÜZENİNİ DE SARAY REJİMİ'NİN SIRTINI DAYADIĞI ATAERKİL DÜZENİ DE KABUL ETMİYORUZ'

Biz çocuğu sadece kadın tek başına yapmış ve tek başına belli bir yaşa getirmek zorundaymış gibi davranan bu saçma sapan toplum düzenini de bunu aile adı altında bizlere yutturmaya çalışan Saray Rejimi'ni de o Saray Rejimi'nin sırtını dayadığı ataerkil düzeni de kabul etmiyoruz.

'EVE KAPATILMAYI KABUL ETMİYORUZ'

Çocuk bakımı dediğimiz şey kadın ve erkek tüm toplumun, tüm ebeveynlerin ortak sorumluluğudur. Kadınları eve, çocukları merdiven altı kurslara kapatan bu yobaz düzeni kabul etmiyoruz. Eğitimsizliğe, işsizliğe mahkûm edilip babanın eşin ama illa ki bir erkeğin iki dudağı arasına bakmayı, bırakılmayı, eve kapatılmayı kabul etmiyoruz.

'TİP'Lİ KADINLAR OLARAK 'ÇOCUKLAR KREŞE, KADINLAR İŞE' DİYORUZ'

Bir iş bulup çalıştığımızda dahi iş yerinde ayrımcılığa uğramayı, horlanmayı, şiddeti, sırf kadın olduğumuz için işten ilk atılan olmayı biz kabul etmiyoruz.

Çarşıda, pazarda fiyatlar el yakarken, gece gündüz çalışıp kazandığımız üç kuruş parayı da kreş parası ya da bakıcı parası adı altında harcamayı kabul etmiyoruz.

Bizi işe, ekmeğe, hayata aç bırakanların çocuklarımızı kreşe, oyuna aç bırakmasını ve bunu fıtrat adı altında satmasını kabul etmiyoruz.

Açılmayan kreşlerin yerini dolduran sübyan mekteplerinizi kabul etmiyoruz.

Özel kreşlere paramız yetmediği için çocuğumuzla birlikte eve kapanmak istemiyoruz. Kreşe yollayacak paramız olmadığı için çocuklarımızın yaşıtlarından geri kaldığı bu adaletsiz, bu rezil düzeni kabul etmiyoruz.

'Kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın, ebeveyn çalıştıran iş yerlerinde kreş açılmasını sağlamak, açmayanı caydırıcı bir şekilde cezalandırmak bu devletin görevidir' diyoruz.

'Her mahalleye yeter sayıda kreş açmak bu devletin görevidir' diyoruz.

'Çağdaş, nitelikli, ücretsiz kreş her anne babanın ama onlardan da önce her çocuğun hakkıdır' diyoruz.

Tam da bu yüzden diyoruz ki biz TİP’li Kadınlar olarak, 'Çocuklar kreşe, kadınlar işe' diyoruz.

'BU KANUN TEKLİFİNE BİR İMZA VERİN VE BU DEVLETİ YÖNETEN ERKEK AKIL, KADINLARIN SESİNE KULAK VERSİN'

Son bir çağrı yapmak istiyorum. Geçtiğimiz hafta sonundan beri sokaklara dikkat edin. İstanbul’un dört yanında Türkiye’deki dört bir ilde mor önlüklü bir pek inatçı güler yüzlü kadınlarla karşılaşacaksınız. O kadınlar sizden bir imza isteyecekler. Bu kanun teklifine bir imza verin ve bu devleti yöneten erkek akıl, artık kadınların sesine bir kulak versin. Sizden hepinizden ricam, lütfen o kadınları gördüğünüzde yanlarına gidin, bu kampanyaya bir imza verin. Sizden, hepimizden ricam.

'İŞ YERLERİNİZİ BİZE İHBAR EDİN'

Bütün kadın arkadaşlarımdan, bütün kız kardeşlerimden rica ediyorum. 'Çalıştığınız iş yerini devlete ihbar edin' demek çok isterdim ama oradan bir karşılık alınmayacağını çok iyi biliyorum. O yüzden lütfen çekinmeyin, bize ihbar edin. Bütün ihbarlarınızın bizde kalacağına dair gizlilik garantisi veriyorum sizlere ve sizden bize iş yerlerinizi ihbar etmenizi istiyorum. Sosyal medya hesaplarından bana ya da TİP’li Kadınlar’a ulaşabilirsiniz.

'SÖZDE KADIN DOSTU MARKALAR; AYAĞINIZI DENK ALIN, TİP'Lİ KADINLAR SİZİN İÇİN GELİYOR'

Gördüğünüz bir stantta bu iş için emek harcayan güzel kız kardeşlerimin yanına gidip bir imza ile onlara destek olabilirsiniz ve son olarak şunu söyleyeceğim. Kadın ürünleri üreten, yüzlerce kadın işçi çalıştıran, kadınlara reklam yapmak, mallarını satabilmek için milyonlarca lira harcarken, bir kreş açmamak için türlü taklalar atan sözde kadın dostu markalar, ayağınızı denk alın. TİP’li Kadınlar sizin için geliyor!"

KADIGİL’İN TBMM BAŞKANLIĞINA SUNDUĞU KANUN TEKLİFİ

"Taşeron şirkete tabi olup olmamasına bakılmaksızın işverenin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan 50’den fazla kadın erkek ayrımı yapılmaksızın ebeveynin çalıştığı işyerlerinde kreş, gündüz bakımevi ve emzirme odalarının kurulması zorunluluğu, , vardiya usulünün olduğu işyerlerinde yirmi dört saat açık kreşlerin açılması, işverenlerin kreş ve gündüzevi açma yükümlülüğünü kamu kurumlarınca yetkilendirilmiş kreş ve gündüz bakımevleri ile yapacakları anlaşmalarla da yerine getirebilecekleri, kreş ve gündüz bakımevlerinin işyerine 250 metreden uzak olması halinde işverence ücretsiz taşıt hizmeti sunulacağı hüküm altına alınmıştır. İşverenin kreş yükümlülüğünün yanında; bir de Belediye Kanununa göre kurulmuş her mahallede 50’den fazla kadın ya da erkek ebeveyn bulunması halinde Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na “mahalle kreşi ve gündüz bakımevi” açma zorunluluğu getirilmiştir. Bakanlık, kendi bütçesinden ve tüm Türkiye’ye sağlayacağı mahalle kreşleri ile iş yaşam dengesinin kurulmasına hizmet edecektir. Aynı zamanda, kreş yükümlülüğünü yerine getirmeyen işverenlere uygulanan cezai yaptırımın arttırılması, cezalara rağmen kreş açmayan işyerlerinin geçici ihlalin sürmesi halinde kapatılması yönünde hükümler içeriyor."