Soruların ortasında: Roko ile Konuşmalar

Soruların ortasında: Roko ile Konuşmalar

Kitapta birbirinden farklı başlıklar bulunmakla birlikte, bu başlıklar altındaki diyalogların her biri üstünde düşünülerek okunması, çocuklarla birlikte okunurken de bu soruların onların hayal dünyasında tekrar tekrar cevaplanması bu kitaba değmiş herkesi uçsuz bucaksız bir dünyaya götüreceğinden emin olabilirsiniz.

Umut Dağlar

“Aaaa konuşabiliyorsun!” dedi Nisa.

“Aaaa ötebiliyorsun!” dedi karga. 

Böyle başladı 8 yaşındaki Nisa ve Roko’nun serüveni. Aslına bakarsanız Nisa o gece aklında dönüp dolaşan sorulardan birinin cevabını bulmak için pencerenin başındaydı. “Uyumayınca da sabah oluyor muydu?”  Kendi deneyimiyle cevaplayabileceği en kolay soru buydu. Hazırlığını yapıp pencerenin dibine yerleşmesiyle de macera dolu bir serüvene atılmıştı. Ona bu serüvende eşlik edecek olan ise ukala bir kargaydı. Fakat Nisa’nın ukala Roko’dan öğrenecek çok şeyi, soracağı ve kendisinin cevaplayacağı çok soru vardı.

“Roko ile Konuşmalar” kısa bir süre önce Meltem Gürle’nin kaleminden çıktı ve Zeynep Özatalay’ın birbirinden güzel çizimleriyle buluşarak raflarda yerini aldı. Gürle günlük yaşamda karşımıza çıkan ve aslında -değil başkalarına- kendimize hiç sormadığımız soruları, Nisa ve sıra dışı arkadaşı Roko’nun diyaloglarıyla gözler önüne seriyor. Bu soruların cevapları bir çocuk ve karga tarafından aranırken de ortaya muhteşem cevaplar çıkıyor. Haliyle yeni sorular da kafaları kurcalamaya başlıyor…

Kitapta birbirinden farklı başlıklar bulunmakla birlikte, bu başlıklar altındaki diyalogların her biri üstünde düşünülerek okunması, çocuklarla birlikte okunurken de bu soruların onların hayal dünyasında tekrar tekrar cevaplanması bu kitaba değmiş herkesi uçsuz bucaksız bir dünyaya götüreceğinden emin olabilirsiniz.

Nisa “Bir karga nasıl unutur karga olduğunu?” diye soruyor bir yerde. Başka bir şey olmanın mümkünlüğü üzerine konuşuyorlar. Ve olamayacakları, farklılıkları, onlara benzemeyenler üzerine…

Zaman zaman albümlere bakıyor Nisa ile Roko. Bazen de bir domates üzerinden birçok soru yolculuğuna çıkıyorlar. Bir simit yerken o simidin veya simit şeklindeki diğer nesnelerin bir başlangıç noktasının olup olmadığını düşünerek kahvaltı yapıyorlar. Başka bir gün nesneleri bölüyorlar, “Peki ya hiçbir şey aslında bölünmüyorsa, ya parçalar yoksa ve her şey bölünmeyen bir bütünse?”

Sorular asla bitmiyordu. Tatildeyken bile! Soruyordu Roko : “Hiç yüzmüyorsan, yüzmeyi bildiğinden nasıl emin olabilirsin?” Nisa’nın aklında yine birçok soru daha belirivermişti. Fakat çoktan kararını vermişti, ne olursa olsun yüzmeyi öğrenecekti!

Bunun gibi birbirinden farklı birçok ilginç soruyu sıralıyor iki arkadaşımız. Onlar cevapların peşinde koşarken de yepyeni sorular bizlerin kafasında canlanıyor. Minik çocuklarımızın da aklında cevaplanması gereken birçok soru beliriveriyor... Kahvaltı ederken, tatile giderken, uzun bir suskunluğun sonunda veya pencerenin önünde…

Nerede olursak olalım, sorular her yerde. Yeter ki bu soruları sormaya cesareti olan çocuklarımız olsun. Ve elbette onların sorularını sormaktan korkmayan ortamları biz yetişkinler yaratabilelim. Çocuklarımız işte o zaman soruları yakalayabileceklerdir. Bir pencere kenarında, yedikleri bir simitte, rastladıkları bir kargada…

KÜNYE: Meltem Gürle, Resimleyen: Zeynep Özatalay, İletişim Yayınları, 2018, 86 Sayfa

DAHA FAZLA