‘Şiddeti, yoksulluğu, saray düzenini yok edeceğiz’
TİP’li Kadınlar, 25 Kasım yürüyüşüne çağrı yapmak üzere basın açıklaması düzenledi.
Türkiye İşçi Partili (TİP) Kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’ne günler kala TİP İstanbul İl Örgütü önünde bir basın açıklaması düzenledi. 25 Kasım yürüyüşüne çağrı yapılan açıklamada, “Şiddeti, yoksulluğu, saray düzenini yok edeceğiz” denildi.
Kadıköy’deki İstanbul İl Örgütü önünde bir araya gelen TİP’li Kadınlar, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’nde düzenlenecek olan yürüyüşe çağrı yaptı.
Basın açıklamasını TİP’li Kadınlar adında Avukat Buse Sezen okudu. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Her gün kadın cinayeti haberleriyle uyandığımız, erkek şiddetinin hayatın bir parçası gibi görüldüğü, şiddet faillerinin cezalandırılmadığı bir ülkede yaşıyoruz.
'PAYIMIZA YOKSULLUK VE ŞİDDET DÜŞÜYOR'
Kadınların yüzde yetmişi çalışamıyor, çalışan her dört kadından biri asgari ücret dahi alamıyor. Çarşıda pazarda fiyatlar el yakarken, eve bırakılan üç kuruş parayla ‘evi çekip çevirmemiz’ bekleniyor. Bakıyor, besliyor, hayat veriyoruz; çalışıyor, didiniyor, şefkat ve aşk veriyoruz ama payımıza yoksulluk ve şiddet düşüyor. Şiddet de yoksulluk da yaşamımızı boylu boyunca kaplıyor.
Ailede, okulda, işyerinde, aşkta, özel ilişkilerimizde, her yerde ‘erkek şiddeti’ nefesimizi kesiyor.
'ATAERKİL ŞİDDET HER YANIMIZDA'
İş görüşmesinde plazadan atılan biziz, ‘kıskandım’ diye sokak ortasında vurulan da. Tuzluğu uzatmadı diye, facebook hesabı açtı diye, tayt giydi diye; dövülen, hakarete uğrayan biziz. Boşanmayı hala canımızla ödüyoruz. Ataerkil şiddet her yanımızda.
Erkek şiddeti bir yandan yoksulluğun, neoliberal politikaların ‘verimli toprağında’ kök salarken bir yandan da 20 yıllık saltanat rejiminin cezasızlık politikalarıyla, gündelik yaşamı sürekli dinselleştirme hamleleriyle, ‘kutsal aile’ masallarına katık edilen kadın düşmanlığı ile yol alıyor.
'ERKEK ŞİDDETİNİN SORUMLULARI...'
Bir gece yarısı tek adam kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi’nden çıkanlar, 6284’ü hedef haline getirenler, Medeni Kanun’a her fırsatta saldıranlar, nafaka hakkını tartışmaya açanlar, ‘küçüğün rızası’ söylemini üretenler, imama resmi nikah yetkisi verenler, aile hukukunda arabuluculuğu önerip kadınların evlilik içinde kazanılmış haklarının kolayca gasp edilmesinin önünü açanlar yaşadığımız ‘erkek şiddetinin’ birinci dereceden sorumlusudur.
'YETER ARTIK'
Yeter artık! Ekonomik, psikolojik, fiziksel, cinsel şiddet döngüsü içinde yaşamaktan çok sıkıldık! Bir gün daha bu düzende yaşamaya tahammülümüz yok!
Kadınların özgürce yaşayabildiği bir ülkeyi hep birlikte kuracağız!
Çocuğa, yaşlıya bakmak zorunda kalmadığımız, ev işleri altında ezilmediğimiz, eve hapsedilmediğimiz, emeğimizin görünür olduğu bir ülke…
İş yaşamına hiçbir ayrımcılığa uğramadan katılabildiğimiz, çalışırken sadece kadın olduğumuz için baskı ve mobbinge uğramadığımız, taciz edilmediğimiz bir ülke…
'ŞİDDET FAİLLERİYLE HESAPLAŞTIĞIMIZ BİR ÜLKE...'
Sabahlarında kadın cinayeti haberleriyle uyanmadığımız, akşamlarında şiddet görmekten korkmadığımız, şiddet failleriyle hesaplaştığımız bir ülke…
Din adamlarının, politikacıların hayatlarımız üzerinde söz sahibi olmadığı, kendi bedenimize ve yaşamımıza ilişkin kararları kendimiz verdiğimiz, laik bir ülke…
Sokaklarında, meydanlarında özgürce yürüdüğümüz, taksiye binerken arkadaşımızla plakasını paylaşmak zorunda kalmadığımız, toplu taşımada tek kişi kalınca korkmadığımız bir ülke…
'ŞİDDETİ, YOKSULLUĞU, SARAY DÜZENİNİ YOK EDECEĞİZ'
Düşlediğimiz ülkeyi birlikte hep birlikte kuracağız! Şiddeti, yoksulluğu, saray düzenini yok edeceğiz!”