Sendikalardan karma eğitime yönelik saldırılara tepki
Bakan Tekin, Kız okulları kurmak gerekiyorsa kurulur” demişti.
İleri Haber
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in “Gerekirse kız okullarını da açabilmeliyiz” sözlerine sendikalardan tepki geldi. Eğitim Sen’den konuya ilişkin yapılan açıklamada, “Siyasi iktidarın Talibanvari gerici zihniyetinin bir yansımasıdır” denilirken, Birleşik Kamu-İş’ten yapılan açıklamada ise “Bilinsin ki bu gerici ajandaya karşı dimdik duracak bir halk vardır” ifadeleri kullanıldı.
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin geçen günlerde “Kız çocuklarını okula göndermeyen ailelerin ilk söylediği şey ‘Erkeklerin olduğu yerde olmasını istemiyorum’ diyor. Biz o kızlarımızı eğitime dahil etmeliyiz. Karma eğitim esastır. Kız okulları kurmak gerekiyorsa kurulur” demişti. Kamuoyunda tepki toplayan bu açıklamalara sendikalar da tepki gösterdi.
‘TALİBANVARİ GERİCİ BİR ZİHNİYETİN YANSIMASIDIR’
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen)’den yapılan açıklamada, “Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in, kız çocuklarının eğitime erişememelerinin sebebini siyasi iktidarın üstüne düşen yükümlülükleri yerine getirmemesine değil, velilerin çocuklarını erkeklerle aynı okula göndermek istememelerine bağlaması, ‘Gerekirse kız okullarını da açabilmeliyiz’ diyerek karma eğitimi hedef alması, siyasi iktidarın Talibanvari gerici zihniyetinin bir yansımasıdır” denildi.
Açıklamada ayrıca şu ifadeler kullanıldı:
Siyasi iktidarın seçimden önce kurduğu gerici ittifaklarla toplumu siyasal İslam temelinde yeniden inşa etme politikası, seçimden hemen sonra Milli Eğitim Bakanı tarafından uygulanmaya konmak istenmektedir. Milli Eğitim Bakanı, cumhuriyet değerlerini, laikliği ve demokrasiyi hedef alırken Anayasayı ve uygulamakla yükümlü olduğu mevzuatı yok saymakta, eşitlik ilkesini çiğnemektedir.
Kendi dünya görüşüne göre toplumu dönüştürmek isteyenler, amaçlarına eğitim sistemini değiştirmekle ulaşabileceklerini çok iyi bilmektedir. Haliyle siyasi iktidar ve Milli Eğitim Bakanı, harem selamlık bir eğitim sistemini topluma dayatarak tek tip toplum yaratma arzusunu yaşama geçirmeye çalışmaktadır.
Belirtmek isteriz ki bu açıkça anayasal bir suçtur! Siyasi iktidar ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin belli ki güç sarhoşluğu içerisindedir. Ebeveyn haklarını kendi amaçları için kutsarken çocuk haklarını bir kenara itebilme cüretini kendilerinde görebilenlerin karma eğitim düşmanlığı yeni değildir. Yandaş sendikalarıyla, ittifak içerisinde oldukları dini tarikat ve cemaatlerle önce çocuklarımız, sonrasında da toplumsal yaşamın her alanı dinselleştirme politikalarının hedefindedir.
Üstelik bu açıklama, kimilerinin söylediği gibi bir gündem değiştirme açıklaması değil, aksine bir gündem açıklamasıdır! Artık çok iyi biliyoruz ki AKP-MHP merkezli ittifak, her türlü sömürüyü, yoksullaştırmayı, zulmü, eşitsizliği, ayrımcılığı ve baskıyı dinselleştirme politikalarıyla harmanlamaktadır.
Ancak bizler, eğitim ve bilim emekçileri olarak buradayız! Cumhuriyet değerlerini, laikliği, demokrasiyi, cinsiyet eşitliği ve özgürlüğünü hedef alan, haklarımızı yok sayan, eşitsizliği derinleştirmek isteyenlerin karşısında, bulunduğumuz her alanda direneceğimizi belirtmek istiyoruz. Karma eğitimi kaldırmak isteyenlerin cüretini örgütlü mücadelemizle alaşağı edeceğiz! Laik ve bilimsel eğitimi yok sayanlara haklarımızı, hukuku ve pedagojiyi biz öğreteceğiz! Kısacası sinmeyecek, yılmayacak ve çocuklarımıza, haklarımıza, yarınlarımıza sahip çıkmak için elimizden geleni sonuna kadar yapacağız! Encümen-i Muallimin’den TÖS’e, TÖB-DER’e ve Eğitim Sen’e uzanan ve bu topraklarda yüzyılı aşan bir mücadele geleneği olan bir eğitim örgütü olarak, Türkiye’de iktidar ve ortaklarının ataerkil bir zihniyetle kadınların yaşam ve eğitim haklarına yaptığı bu saldırılara boyun eğmeyeceğiz! Cinsiyet eşitliğinin eğitimin her kademesinde sağlanması için mücadelemiz sürecektir!
‘BU GERİCİ AJANDAYA KARŞI DİMDİK BİR HALK VAR’
Birleşik Kamu İş Görenleri Sendikaları Konfederasyonu (Birleşik Kamu-İş) tarafından yapılan açıklamada ise “Gerici kesimlerin, dernek maskesi takmış tarikatların hadsiz tepkilerini, “halkın talebi” olarak lanse eden iktidar, festivalleri, üniversitelerin organizasyonları, sergileri yani topyekun sosyal ve kültürel yaşamı hedef almaktadır” denilirken, şunlar kaydedildi:
- Laik bir cumhuriyet olan Türkiye’de eğitim, yasaların altını çizdiği üzere karma biçimde verilir. Bunu içine sindiremeyen bir bakan, bu sistemi korumak ve uygulamak görevlerini nasıl yerine getirecektir?
- ‘Kız çocuklarını okula göndermeyen aileler’ bakan ile irtibata geçiyorsa, zorunlu eğitim diye bir kavramın olduğu bir ülkede bakanın görevi empati kurmak mıdır yoksa yasaların gereğini yapmak mıdır?
- “Halk böyle istiyor” illüzyonunun sonu nerededir? Yarın öbür gün tarikatlar toplu ulaşımı da harem selamlık yapmak isterse “halkın talebi” olarak mı karşılanacaktır? Mesela kadınların sokağa çıkma saatlerine kısıtlılık istense, Avrupa ülkelerinden bile daha önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilen bu Cumhuriyet’te kadınlar kısıtlanacak mıdır?
- Diyelim ki bu “kız okulları” açıldı, buradan mezun olacak kızlarımız iş hayatında erkeklerle çalışmayacak mıdır yoksa plan çalışma yaşamını da harem selamlık hale getirmektir?
Cumhuriyet’in ve tüm kazanımlarının savunucusu olan Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak yukarıda sorduğumuz bu sorulara biz cevap verelim: Hayır!
Bilinsin ki bu gerici ajandaya karşı dimdik duracak bir halk vardır! Büyük önder Atatürk sayesinde prangalarından kurtulan, tebaa olmaktan sıyrılıp millet olabilen bu toprağın insanları kendilerine verilen en kıymetli emanet olan Cumhuriyet’e sonuna kadar sahip çıkacaktır.