Jandarma Akbelen’de direniş alanına girdi: Köylüler zorla çıkarıldı
Jandarma, Akbelen’deki direniş alanını barikatlarla kapattı, köylüleri zorla dışarı çıkardı.
İleri Haber
Jandarma maden için yüzlerce ağacın kesildiği Akbelen Ormanı’nda yurttaşların nöbet tuttuğu alana girişleri kapattı.
Direniş alanına girmeye çalışan kadınlar engellenirken bir yurttaş, “Hepiniz utancınızla yaşayın, hepiniz katilsiniz, hepiniz alet oldunuz buna. Bugün bizim başımıza gelen yarın sizin köyünüzün başına da gelecek unutmayın” diye isyan etti.
Muğla'nın Milas ilçesinde Akbelen Ormanı'nda, Limak Holding ve İÇTAŞ ortaklığındaki Yeniköy-Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılan maden sahasının faaliyetlerine direnen İkizköylüler mücadelelerini sürdürüyor.
Köylülerin nöbet alanı sabah saatlerinde jandarma tarafından kapatıldı. Direniş çadırlarının bulunduğu alana girişler barikat ile kapatılırken, alanda bulunan çadırlar ve pankartlar söküldü, jandarma aracı ile eşyalar alandan taşındı. Alana yerleştirilen sinyal kesiciler ile de yurttaşların iletişim kurmaları engelleniyor.
Köylüler ve desteğe gelen yurttaşların bekleyişi sürürken, İkizköylüler Akbelen’e destek çağrısı yaptı.
VALİLİK: ÇADIRIN KALDIRILMASINI ÖZEL MÜLKİYET SAHİBİ İSTEDİ
Jandarmanın tahliyesinin ardından direniş büyümesin diye Muğla Valiliği açıklama yaptı. Daha önce valiliğin "Ağaç kesilmeyecek" diye açıklama yapmaısnın ardından ağaçlar kesilmişti. Şimdide ağaç kesiminin olacağını yalanlayan valilik, şu sözlere yer verdi:
“İlimiz Milas ilçesi Akbelen Mevkiinde, Orman Bölge Müdürlüğü’nün sorumluluğunda bulunan sahada ve özel mülkiyete konu olan arazide izinsiz olarak kurulan konteyner ve çadırlar, 6831 sayılı Orman Kanunu ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu hükümleri çerçevesinde, özel mülkiyet sahibinin başvurusu üzerine Muğla Orman Bölge Müdürlüğü ve Milas Kaymakamlığı görevlileri tarafından güvenlik tedbirleri alınmak suretiyle kaldırılarak tahliye işlemleri gerçekleştirilmektedir.
‘AĞAÇ KESİLECEĞİ İDDİALARI YALAN’
Kamuoyunda ağaç kesileceğine yönelik iddialar ve haberler gerçeğini yansıtmamakta olup, yapılan çalışmalar izinsiz olarak kurulan yapıların kaldırılması ve tahliyesine yöneliktir. Ortaya atılan asılsız haber ve paylaşımlara itibar edilmemesi kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
AHMET TATAR SABAH İŞKENCEYLE GÖZALTINA ALINDI
Jandarmanın sabah saatlerinde çadıra düzenlediği baskınla işkence ile gözaltına alınan Bursa Su Kolektifi'nden Ahmet Tatar, yaşadıklarını şu sözlerle anlattı:
“Sabah saat 7 civarlarında çadırımın içerisindeydim. Dışarıdan sesler geldi, çadırdan çıkmamı söyledi. Dışarı çıktığımda Orman Genel Müdürlüğüne bağlı Orman Muhafaza Memurları, tahmini olarak yaklaşık 6 ya da 7 kişi, onun dışında çok sayıda, 100'ün üzerinde jandarma personeli vardı. Bunların içlerinde normal lacivert kıyafetli olan jandarma personeli vardı ve komando kıyafetli jandarma personeli vardı. Çadırları 10 dakika içerisinde boşaltmamı istediler. 10 dakikanın yeterli bir zaman olmadığını kendilerine söyledim. O sırada tekrar çadırıma yönelip, içeriden fotoğraf makinemi aldım. Fotoğraf makinemle dışarı çıktığımda çekim yaparken, birkaç tane komando, çadırla benim arama bir ara bölge oluşturdular. O bölgede ben hareket halindeyken, oradaki jandarmalar komandolar da dahil olmak üzere üzerime saldırmaya başladılar. Ayaklarıma tekme vurarak, bacaklarımı ayırmaya, açmaya çalıştılar ve kollarımdan tutup bükmeye başladılar. Kolumu omuz bölgemden, kolumu bükerken bir tane jandarma, uzman çavuş, sol koluma vurarak elimde bulunan fotoğraf makinesini yere düşürdü ve yerde fotoğraf makinesini kırdı. Daha sonra ise tekmelenerek ve değişik gard alarak yüzüstü yere düştüm. Yere düştüğümde ise, başıma bir jandarma uzman çavuşu diziyle baskı uygulamaya başladı. Bir başka jandarma uzman çavuş ise, ayağında postalıyla başıma bastırmaya başladı.
ŞİDDET UYGULANDI, TERS KELEPÇE VURULDU!
Ciddi şekilde canım acıyordu. Birkaç tane de sırt bölgemde bir jandarmanın, kim olduğunu bilmiyorum, dirseğini sırtıma dayayarak, omurilik bölgeme dayayarak baskı uyguladı. Diğer jandarma da kollarımı bükmek suretiyle kelepçe vurmaya çalıştı. O ara fark ettim. Ama tabii kıpırdayamıyordum. Yüzüstü yere yapışmıştım. Ayaklarım, kollarım her şey baskı halindeydi. Canım çok acıyordu. O darbelere maruz kalmıştım. Sonra ters kelepçe vurdular. Ve beni yarım olarak kaldırdılar. Tam kaldırmadan sürüklemeye başladılar. Bu ara sürüklerken fark ettim ki çok yakın mesafeden Muğla Jandarma Alay Komutanı ile Albay ve Milas Jandarma Karakol Komutanı olan Binbaşı yakın mesafede çıksın istiyorlardı. Dolayısıyla onlara karşı bana yaptıkları haksızlığı ve şiddeti, işkenceyi bağırarak söyledim. Bunun hesabını vermelerini, suç işlediklerini söyledim.”