"HPV hastalık yükünün yüzde 90'ı kadınlara düşüyor"
CİSÜ öncülüğünde gerçekleştirilen etkinlikte HPV aşısının Ulusal Aşı Takvimi’ne dahil edilmesi için çağrıda bulunuldu.
İleri Haber
Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformu (CİSÜ), HPV’den korunmak, HPV ile yaşamak ve HPV aşı hakkına dair bir farkındalık yaratmak amacıyla bir etkinlik düzenledi.
21 Aralık Salı günü online olarak gerçekleştirilen HPV Farkındalık Etkinliği’nde HPV aşısı ulusal takvimde olmadığı için rahim ağzı kanseri başta olmak üzere cilt, meme, mide, akciğer gibi daha pekçok kanser türünde vaka sayısının artmasına engel olunamadığına dikkat çekildi.
Etkinlik katılımcılarından Kadın Sağlığı Hemşireliği Derneği’nden İstanbul Okan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Özlem Altıntaş, HPV’nin toplumsal bir sorun olduğunu belirterek, HPV aşısının sebep olduğu kanserlerin yüzde 90’ından fazlasını engelleyebildiğini belirttti.
'HPV'DEN KORUNMADA EN ÖNEMLİ ETKEN AŞIDIR'
ABD’de her yıl 21 bin 400 HPV vakasına rastladığını vurgulayan Altıntaş, şunları söyledi:
"ABD’de her yıl 196 bin servikal prekanser vakası tespit ediliyor. HPV’ye bağlı profaringeal, anal, vulva ve vajinal kanser ve penil kanser çeşitleri görülüyor ancak bunlar için kanser tarama testleri mevcut değil. HPV’den korunmada en önemli etken aşıdır. Kadınların yüzde 50’sinin aşılı olduğu ülkelerde kansere en çok sebep olan HPV 16 ve 18 yaklaşık yüzde 70 oranında azalıyor."
'HASTALIK YÜKÜNÜN YÜZDE 90'I KADINLARA DÜŞÜYOR'
Dünya Sağlık Örgütü’nün 2030 yılına dek kız çocuklarının yüzde 90’ının 15 yaşına kadar HPV aşısı ile aşılanması ve 35-45 yaş aralığındaki kadınların yüksek performans testi ile taranması hedefi koyduğunu dile getiren Altıntaş, şöyle devam etti:
"Türkiye tarama konusunda geri kalıyor, birçok kadın böyle bir hakkı olduğunu bilmiyor. Kadınlar ve kız çocuklarının karşılaştığı cinsiyet eşitsizliği ve dezavantajlı grupların çok daha sık karşılaştıkları ayrımcılık, sağlıklarını riske atıyor. HPV hastalık yükününün yaklaşık yüzde 90’ı kadınlara düşüyor. Çoğu zaman damgalanmaktan korkulduğu için tedaviye gidilmiyor."
'SORUN, ÇOCUKKEN AŞI OLMA HAKKINA ERİŞEMİYOR OLMAMIZ'
HPV aşı kampanyasının öncülerinden olan eczacı Cem Kılınç da rahim ağzı kanseri başta olmak üzere birçok kanser türüne neden olan kadınların yüzde 80’inin yaşamları boyunca bir kez HPV ile enfekte olduklarını kaydetti. HPV’nin özsaygı kaybına da sebep olduğunu ifade eden Kılınç, "HPV kanserle bağı bilinen en yüksek etkendir. HPV tip 16 olmak kanser riskini 434 kat artırıyor. Esas sorun aşkta ya da aşkın yaşandığı anda değil, çocukken aşı olma hakkımıza erişemiyor olmamızda. Bunu cinsel deneyim üzerinden tartışmamak gerekiyor. Sağlık hakkımızı ve çocukken neden aşılanmadığımızı sorgulamak durumundayız" dedi.
'HPV AŞISI 132 ÜLKENİN TAKVİMİNDE VAR, TÜRKİYE'DE VAAT DAHİ YOK'
HPV ile ilgili olarak Türkiye’de kayıtlı veri olmadığını belirten Kılınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugüne kadar 2 binden fazla HPV’ye yakalanmış kadınla görüştüm. Hepsinde depresyon ve anksiyete var. Bunun tedavisini olamayan, muayeneye gidemeyen, ailesine anlatamayan, hekim zorbalığına maruz bırakılan çok sayıda insan var. Ulusal programında HPV aşısı bulunan ülkelerin 10 yıllık verisine göre rahim ağzı vakalarında yüzde 90 oranında azalma var. 132 ülkenin aşı takviminde HPV aşısı var. Kazakistan, Myanmar, Vietnam gibi ülkeler aşı takvimine alacağını açıkladı. Ancak Türkiye’de böyle bir vaat dahi yok. HPV aşı hakkı mücadelesinde farkındalık tek başına yetmiyor. Asgari ücretle geçinen biri ya da KYK bursuyla geçinmeye çalışan bir öğrenci bu aşıya ulaşamaz."
Kılınç, HPV aşısı için Türkiye’de 4’lü aşının mevcut olduğunu ancak 9’lu aşının bulunmadığını sözlerine ekledi.
'LGBTİ+'LAR, AYRIMCILIĞA UĞRADIKLARI İÇİN TARAMADAN ÇEKİNİYORLAR'
KAOS GL’den İnsan Hakları İzleme Uzmanı ve HIV Aktivisti Defne Güzel ise LGBTİ+lar’ın yoksulluk ve ekonomik krizden en yoğun şekilde etkilenen gruplardan biri olduğunu ve birçok sağlık hizmetinden eşit bir biçimde yararlanamadığını, HPV tanı ve tedavisine erişimlerinin de geri planda kaldığını belirtti.
Güzel, şunları kaydetti:
"LGBTİ+’lar, ayrımcılığa uğradıkları için taramadan çekiniyorlar. Oysa sağlığa erişim taviz verilemeyecek bir insan hakkıdır. Serviks kanseriyle ilgili yürütülen politikalar kadınlar üzerinden yürütülüyor. LGBTİ+’ların sağlığa erişimi ve hizmet almaya çalışırken yaşadıkları ayrımcılık için hiçbir şey yapılmayan bir ortamda cinsel sağlıklarını korumaları ve aşılanmaları da yetersiz kalıyor. Bizler açılamıyorken cinsel deneyimi ne kadar anlatabiliriz? Anal ve oral tarama yöntemlerine yönelik söz üretmemek LGBTİ+’lar için de söz üretmemek anlamına geliyor. Acil olarak sağlık politikalarına LGBTİ+’ların da dahil edilmesi gerekiyor."