Eğitim-Sen'den Öğretmenlik Meslek Kanunu'na karşı basın açıklaması
Eğitim-Sen üyeleri, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde açıklama yaptı.
İleri Haber
Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun iptalini talep eden Eğitim-Sen üyeleri, İstanbul'da basın açıklaması yaptı. İtiraz ve taleplerin dile getirildiği açıklamada, kanunun ihtiyaçları karşılamadığı dile getirildi. Dün Ankara'daki eğitimcilere yönelik polis müdahalesine de tepki gösterildi.
Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), bugün İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde, öğretmenleri "uzman" ve "başöğretmen" şeklinde kategorize ederek tanımlayan Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun iptal edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
'DÜN, EĞİTİM-SEN ÜYELERİ FİİLEN GÖZALTINA ALINDI'
Dün de aynı talep ile Ankara'da Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yapmak isteyen Eğitim-Sen üyeleri, sendika binasında ablukaya alınarak engellenmişti. Bugün yapılan açıklamada, Ankara'da yaşananlar hatırlatılarak, "Uzunca bir süredir baskı, zor ve yasaklama politikalarıyla ülkeyi yarı açık bir cezaevine çeviren AKP iktidarının kolluk güçleri, dün de açıklama yapılacak noktaya 4 kilometre uzaklıktaki Eğitim-Sen Genel Merkezi'ni ablukaya alarak MYK üyeleri ve şube başkanlarının binadan çıkışına izin vermemiş, fiilen gözaltına almıştır" denildi.
'HUKUKİ SÜREÇ' VURGUSU
"Yine aynı saatlerde Eğitim-Sen 1 No'lu Şube önünde toplanan üyelerimiz de aynı muameleye maruz kalmış, Bakanlık önüne gidişleri engellenmiştir. Hiçbir hukuki dayanağı olmayan bu uygulama en temel insan hakkı olan 'düşünce ve ifade özgürlüğüne' yönelik bir saldırı olduğu gibi Türk Ceza Kanunun 109. Maddesi'ne göre 'Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma' şuçunun alenen işlenmesidir" vurgusuna yer verilen açıklamada, hukuki sürecin takip edileceği belirtildi.
'ÖĞRETMENLER, KABUL ETMEDİKLERİNİ GÜR SESLE İFADE ETTİ'
"Bu yaşananlar, 'Öğretmenlerin 60 yıllık hayalini gerçekleştirdik' diyerek pazarlamaya çalıştıkları ucube Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun hiçbir öğretmen tarafından kabul edilmediği, benimsenmediği gerçeğinin üstünü polis kalkanıyla örtme gayretinden başka bir şey değildir. Milyonlarca öğretmen yasayı ve yasanın getirdiği kariyer basamaklarını kabul etmediklerini iş yerlerinde, alanlarda ve sosyal medyada gür bir sesle ifade etmişlerdir" ifadelerine yer verilen açıklamada, kanuna ilişkin eleştiriler de dile getirildi.
İTİRAZLAR
Eğitim-Sen İstanbul 4 No'lu Şube Başkanı Yurttaş Yıldırım tarafından okunan basın açıklamasında itirazların nedenleri, şu şekilde dile getirildi:
• Öğretmenlik Meslek Kanunu, muhatabı olan öğretmenlerin iradesi dışında, onların hakları ve taleplerini dikkate almadan hazırlanmıştır.
• Öğretmenlik Meslek Kanunu, farklı branşlarda da olsalar aynı okulda ve aynı sınıfta öğrencilerine emek veren öğretmenleri, farklı kariyerlere ayrıştırarak ve bu yapay ayrıştırmaya göre farklı maaş uygulamasını meşrulaştırmaya çalışarak öğretmenler arasında eşitsizliğe yol açan bir düzenlemedir.
• Öğretmenlik Meslek Kanunu ile ücretli öğretmen uygulamasına son verilmesi, sözleşmeli öğretmenlerin tüm hakları ile kadroya geçirilmesi beklenirken, tersine kadrolu öğretmenleri öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen hiyerarşisine tabi tutmuştur. Oysa tüm öğretmenlerin asıl beklentisi, güvenceli iştir, eşit işe eşit ücrettir ve mesleki itibardır, saygıdır.
• Öğretmenlik Meslek Kanunu merkezi yazılı sınavı kaldırarak yerine 'Adaylık Değerlendirme Komisyonu' oluşturmuş ve böylece öğretmenliğe ilk atanmada mülakatın bir benzeri siyasal ayrımcılığa yol açacak keyfi ve baskıcı bir süreci başlatmıştır.
• Kariyer basamakları arasındaki geçiş sınavlarının öğretmenler, veliler ve öğrenciler üzerinde çok olumsuz etkileri ortaya çıkacaktır. Öğrencilerine yıllarca emek vermesine karşın yeterlilik sınavına maruz kalan öğretmenin hissedeceği duygular eğitimin niteliğine gölge düşürecektir.
• Ekonomik krizin derinleştiği ve eğitim emekçilerinin enflasyon karşısında ezildiği bu dönemde emekçilerin ekonomik ve özlük hak kazanımlarıkariyer basamaklarına ve sınavlara endekslenmeye çalışılmaktadır.
• Velilerin algısında 'nitelikli okul' ve 'niteliksiz okul' ayrımlarına, 'yeterli öğretmen' ve 'yetersiz öğretmen' ayrımı eklenecektir. Velilerin bakış açısında yaratılan bu algı, öğrenciler üzerinde de ciddi etkiler oluşturacaktır. Okulda 'uzman öğretmenin sınıfı' ve 'başöğretmen sınıfı' oluşacak ve algı düzeyinde eğitim hakkının sağlanmasında eşitsiz uygulamalar ortaya çıkacaktır. Bu süreç öğretmenin mesleki saygınlığını, okul ve aile arasındaki iletişimi ve çalışma barışını bozacaktır.
• Kanunda özel okullarda çalışan öğretmenlere ilişkin herhangi bir düzenleme yoktur. Bu durum, öğretmen istihdamında eşitlik ve eşit işe eşit ücret ilkesine ilişkin en önemli sorun olmayı sürdürmektedir. Özel okul öğretmenlerinin Öğretmenlik Meslek Kanunu kapsamında değerlendirilmemiş olması bu meslektaşlarımızın piyasacı eğitim anlayışı içerisinde ucuz iş gücü olarak görüldüklerinin de bir kanıtıdır.
'ÖĞRETMENLERİN İHTİYAÇLARINI KARŞILAMADIĞI AÇIKÇA ORTADADIR'
"Kapsamlı ve bütüncül bir Öğretmenlik Meslek Kanunu, tüm eğitim emekçilerinin ekonomik taleplerini ve başta iş güvencesi olmak üzere öğretmenlerin temel haklarını, sosyal, demokratik ve özlük haklarını güvenceye almak zorundadır. Mevcut meslek kanununun öğretmenlerin ihtiyaçlarını karşılamadığı açıkça ortadadır. Bundan dolayı yeni bir meslek kanunu düzenlenmek zorundadır" ifadeleriyle devam eden açıklama, "Öğretmenler lehine bir içerik taşıması gereken meslek kanunu, ILO ve UNESCO tarafından 5 Ekim 1966’da kabul edilen 'Öğretmenlerin Statüsüne İlişkin Tavsiye Kararı'na uygun şekilde düzenlenmelidir" denildi.
TALEPLER
Dile getirilen itirazların ardından taleplere de yer verildi ve şunlar kaydedildi:
• Tüm eğitim ve bilim emekçileri için hiçbir ayrım yapılmadan yoksulluk sınırının üzerinde insanca yaşanabilir bir ücret düzenlemesi ve özlük haklarının iyileştirilmesi çalışmasının ivedi biçimde yapılmasını istiyoruz.
• Eğitim emekçilerinin bu kanun ve yönetmelik kapsamında gerçekleştirilecek sınava da kariyer basamaklarına da karşıyız. Bu kanunun bir an önce iptal edilmesini, öğretmen emeğini değersizleştiren bu sürecin bir an önce durdurulmasını talep ediyoruz.
• Ekonomik, sosyal, mesleki, özlük haklarımızla ilgili taleplerimiz, eleştirilerimiz ve önerilerimiz doğrultusunda demokratik ve katılımcı bir anlayışla hazırlanacak gerçek bir meslek kanunu istiyoruz.
• 2020 yılında bin 210 TL, 2021 yılında bin 250 TL olarak verilen eğitim ödeneği, günümüz enflasyon oranları ve kırtasiye kalemlerindeki ciddi artışlara rağmen, yandaş sendika sayesinde 2022 yılında sadece bin 325 TL olarak ödenecektir. Ekonomik krizin geldiği düzey ve enflasyon oranları dikkate alındığında, bu rakamın komik denecek bir düzeyde olduğu açıktır. Gerekli düzenlemeler bir an önce yapılmalı ve eğitim öğretime hazırlık ödeneğinin, ayrımsız bütün eğitim ve bilim emekçilerine bir maaş tutarında ve yılda iki kez ödenmesi sağlanmalıdır.
• Eğitim-Sen İstanbul Şubeleri olarak genel merkezimize ve arkadaşlarımıza yönelik dün yapılan saldırı ve hukuksuz uygulamaları kınıyor, tüm eğitim emekçilerinin sesi olmaya devam edeceğimizi; ekonomik, özlük, mesleki, sosyal ve demokratik haklarımız için mücadeleyi yükselteceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz."
Açıklama, "Yaşasın örgütlü mücadelemiz!" ifadeleriyle sona erdi.