Duygu Delen davasında sanık beyanı esas alındı!

Duygu Delen davasında sanık beyanı esas alındı!

Duygu Delen’i katletmekten yargılanan Mehmet Kaplan davasında çelişkili raporlar görmezden gelindi, sanığın beyanı esas alındı.

Antep’in Şehitkamil ilçesinde 13 Ağustos 2020 tarihinde 17 yaşındaki Duygu Delen’in şüpheli ölümüne ilişkin açıklan davada tutuklu sanık Mehmet Kaplan’a “Cinsel istismar” ve “Kasten öldürme” suçlarından beraat, “Hakaret” suçundan bin 800 TL para cezası, “Yağma” suçundan ise 10 yıl hapis cezası verilmişti.

Antep 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararı açıkladı. Buna göre, Cumhuriyet Savcısı’nın esas hakkındaki mütalaası, sanığın savunmaları, Adli Tıp Kurumu (ATK) ve bilirkişi raporları ile tanıkların, avukatların ve katılanların beyanlarına dayandırdı.

Sanığın suçunu destekleyecek delillerin bulunmadığı ileri sürülen gerekçeli kararda, sanığın Delen’i evinden alarak kendi evine getirdiği, daha sonra Delen’in telefonunu inceleyen sanık ile Delen arasında tartışma yaşandığına yer verildi.

Bu esnada Delen’e bağırmaya başlayan sanığın şiddet ve hakaretlerde bulunduğu belirtilen kararda, aralarında yaşanan itişme sırasında ise Delen’in düştüğü öne sürüldü.

“Şüpheden sanık yararlanır” ilkesine yer verilen kararda, varsayımlara dayanılarak sanık hakkında mahkumiyet hükmü tesis edilemeyeceği belirtildi.

Soruşturma aşamasında ilk raporu hazırlayan Adli Tıp Uzmanı ve Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Anabilim Dalı Öğretim üyesi Prof. Dr. Hakan Kar’ın, inceleme sonuçları ile muhtemel senaryo şeklindeki kabulün mahkemece sabit görülmediği kaydedildi.

ÇELİŞKİLER VAR

Gazete Karınca’da  yer alan habere göre, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile davanın 4’üncü duruşmasına katılan Prof. Dr. Kar, düşme esnasında ellerin refleks hareketi gösterdiğine katılmadığını ve elin yere temas dahi etmediğini, Delen’in düşme saatiyle kalbinin durma süresi arasında 45 dakika olduğunu, bu sebeple de ekimozların hangisinin düşmeden önce, hangisinin düştükten sonra olduğu konusunda net bir ayrım yapmanın söz konusu olamayacağını aktardı.

Kar, ayrıca “Bilincinin açık olup olmadığı konusunda dosyaya sunulan görüşler arasında çelişki bulunmaktadır” görüşünü bildirdi.

‘DARBA BAĞLI EKİMOZLAR’

Prof. Dr. Kar’ın hazırladığı raporda, muhtemel sonuçlara ilişkin varsayımlara dayanan tespitlerin bulunduğu belirtilen kararda, şöyle denildi:

Odadan alınan kan örneklerinin sanık Mehmet Kaplan’a ait kan örneği ile uyumlu olması, yine 3. Kattaki çamaşır telleri üzerinde Duygu’ya ait kan veya DNA’ya rastlanılmaması, Prof. Dr. Kar’ın soruşturma aşamasında hazırladığı mütalaada maktulün vücudundaki ‘ray şeklinde ekimozların’ darba bağlı oluştuğu kabul edilmesine karşın, kovuşturma aşamasında alınan bilirkişi raporu ve adli tıp raporlarında söz konusu ray şeklinde tarif edilen ekimozların yüksekten düşme sonrasında zemine çarpmanın etkisi ile oluşabilecek nitelikte olduğu, Adli Tıp Kurumu Adli Tıp 3. Üst Kurulu’nun mütalaası ile yine aynı yöndeki Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’nun mütalaasının gerekçeli, birbiri ile uyumlu oluşu nedeniyle mahkememizce adli tıp kurumu raporlarına itibar edilmiştir.

‘BİLİNÇ DURUMU BELİRLENMEDİ’

Delen’in balkona sürüklenerek çıkarılmasına dair herhangi bir iz veya emarenin bulunmadığı, yerdeki kan izlerinin sürüntü şeklinde olmadığı belirtilen gerekçeli karardaki değerlendirmede, şu ifadelere yer verildi:

Adli Tıp raporlarında bilinç durumu ile ilgili olarak ölenin bilinç durumunun mevcut verilerle bilinemediğinin belirtildiği, mahkememizce alınan bilirkişi raporunda kamera görüntüleri ışığında ölenin bilincinin tam kapalı olmadığının bildirildiği, yapılan yargılama sonucunda ölenin olay sırasında bilincinin tam kapalı olduğuna, koma ya da konfüze halde olduğuna dair tıbbi bir tespitin bulunmadığı gibi kamera görüntülerinin saniyenin 1/12 olacak şekilde yavaşlatıldığında Duygu’nun refleks gösterdiğinin görüldüğü, ölenin 3. Kattaki çamaşır tellerine teması nedeniyle düşme pozisyonunda değişiklik meydana gelebileceği, hangi pozisyonda düşmeye başladığı tespit edilemedi. Ölenin düşme öncesi ve düşme esnasında bilincinin kapalı olduğuna dair kesin delilin bulunmadığı anlaşılmıştır.

SANIK BEYANI ESAS ALINDI

Sanığın savunmasının aksini ispatlayan ve mahkumiyete yeterli delilin elde edilmediği savunulan kararda, “Sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle sanığın beraatına yönelik hüküm kurulmuştur. Sanığın müteveffa ile tartışması, bu sırada ona iki kez tokat atıp hakaretlerde bulunması şeklindeki eyleminin tek başına ‘İntihara yönlendirme’ suçu çerçevesinde değerlendirilemeyeceği, bunun kanunun amacına ve ruhuna uygun olmadığı kanaatine varıldı” diye belirtildi.

Sanık Kaplan’a “Konutta yağma” suçu yönünden 10 yıl hapis cezası verildiği hatırlatılan kararda, Kaplan’ın cebir kullanarak Delen’e ait cep telefonunu bilgi edinmek ve bu bağlamda faydalanmak kastıyla ele geçirdiği kaydedilerek, “Bu nedenle üzerine atılı ‘Konutta yağma’ suçunu işlediği sabit olduğu, takdiren alt sınırdan hareketle cezalandırılmasına karar verildiği” denildi. “Nitelikli Cinsel İstismarı” suçuna dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilememesi sebebiyle beraat kararı verilerek, hüküm tesis edildi” ifadeleri kullanıldı.

DAHA FAZLA