AKP/Saray Rejimi’nin Kürt illerinde sürdürdüğü savaş politikalarına karşı “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı Barış Bildirisi’ni imzaladıkları için yüzlerce akademisyenin açığa alınmasının ve ihraç edilmesinin ardından dün de İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi’nden çok sayıda akademisyen açığa alındı.

İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörlüğü tarafından açığa alınan Prof. Dr. İzge Günal, Prof. Dr. Cem Terzi, Prof. Dr. Halil Resmi ve Doç. Dr. Halis Ulaş gibi isimlerin de aralarında bulunduğu akademisyenler; meslektaşlarının, hastane ve üniversite çalışanlarının ve hastalarının yoğun katılımıyla üniversite hastanesinde bir basın açıklaması düzenledi.

Basın açıklamasının ardından, açığa alınan Barış Akademisyenleri ve üniversite hastanesinde tedavilerini gerçekleştirdikleri hastaları İleri Haber’e konuştu.

‘BU HALİMLE BASIN AÇIKLAMASINA KATILDIM ÇÜNKÜ DOKTORUMU GERİ İSTİYORUM’

Prof. Dr. İzge Günal'ın diz protezi ameliyatını gerçekleştireceği fakat doktorunun açığa alınmasından dolayı ameliyatı gerçekleştirilemeyen Zeynep Duran, basın açıklamasının ardından İleri Haber’e konuşarak, “Bu kararı  İzge hocayı cezalandırmak için verdiklerini sananlar, asıl cezayı bize ödettiklerini bilmeliler. İzge hoca insan gibi insan, iyi bir doktor. Yapacağı ameliyatları ondan şifa bekleyen, hastanede yatan birçok hastası var. Ben bu halimle basın açıklamasına katıldım çünkü doktorumu geri istiyorum” dedi. 

10 Ekim Ankara Katliamı’nda yaralanan, Prof. Dr. Cem Terzi tarafından tedavi edildikten sonra taburcu olan ve aynı zamanda açığa alınan bir diğer akademisyen Doç. Dr. Halis Ulaş’tan da Psikolojik tedavi alan Batıgül Tunç ise, yoğun tedavi sürecince kendisi ile ilgilenen doktorlarının açığa alındığını duyunca onlara desteğe geldiğini belirterek, “Onlar hayatımda tanıdığım en iyi doktorlar” dedi.

‘BU BEDELİN 113 GÜNDÜR AÇLIĞA DİRENEN İNSANLARIN YANINDA SÖZÜ BİLE EDİLMEZ’

Açığa alınan akademisyenlerden Prof. Dr. İzge Günal, basın açıklamasının ardından İleri Haber’e şöyle konuştu:

“Kendim için zerre kadar bir üzüntüm yok, burada üzülecek tek şey ülkem adına, üniversitelerde yetişecek gençler adına olabilir. Bugun ihraç edilenler bu ülkenin gerçek entellektüelleridir ve bu birikim üniversiteden uzaklaştırmaktadır. Yoksa başımıza gelenleri kaldıramayacak olsaydık, imza atmazdık. Eşitlik, özgürlük, aydınlanma ve barış mücadelesi uzun bir mücadeledir ve bedel ödemeyi de kapsar. Bugün benim ödediğim bedelin 113 gündür açlığa direnen, hapis cezaları alan insanların yanında sözü bile edilmez. Tabii ki mücadeleye sonuna kadar devam.”

‘YAŞASIN HAKİKAT YAŞASIN HAYAT’

Açığa alınan bir diğer Barış Akademisyeni Prof. Dr. Cem Terzi ise, “Hakikat ve barış talebiyle buradayız. Bunun için bir bedel ödemek gerekiyor. O bedeli ödemek üzere buradayız. Hakikate değer vermemekle zalimleşmek arasında çok derin bir ilişki var. Zulüm varken adaletsizlik varken susmak olmaz. Susmak, ortak olmaktır. Yüz yıllardır bu topraklara barış bir türlü gelmiyor. Hakikatten kaçtığımız için barıştan da uzağız. Insan olarak bizi değerli kılan tek şey eşitlik için özgürlük için, adalet için barış için mücadele etmektir. Yaşasın hakikat yaşasın hayat…” şeklinde konuştu.