Behiç Ak’ın dünyasından çocuklara 5 absürt isimli kitap

Behiç Ak’ın dünyasından çocuklara 5 absürt isimli kitap

Behiç Ak, seçtiği temalarla birlikte birçok sosyal ve duygusal mesajı da öykülerine yerleştirerek aslında bir ömrün temelini atıyor. Onun öyküleriyle ve eğlenceli karakterleriyle buluşan çocuklar belki de geleceğin bambaşka insanları oluyorlar. Çocuklar bir yana, onun öykülerini hala okuyan yetişkin sayısı bir hayli fazlayken bu renkli dünyada yediden yetmişe herkes kendine yer bulabiliyor.

Umut Dağlar

Çocukluğumuzun hatta ilk gençliğimizin gülümseten insanı Behiç Ak, çocuk edebiyatında zaman ne kadar geçerse geçsin kalıcılığını yitirmiyor. İçimizi ısıtan sımsıcak öyküleri, akıl almaz çılgınlıklar yapan kahramanları, ipi hiç bitmeyen bir uçurtma gibi sonsuzluğa açılan hayal gücüyle hala çocuk kitapları deyince aklımıza gelen ilk isimlerden biri. Behiç Ak, öykülerinde hayal gücünün sınırlarını zorlasa da aslında bir o kadar da içimizden biri. Hatta mahallemizde, sokağımızda, evimizde dolaşır gibi okuyoruz öykülerini ve hangi sokağın başında o çok bildiğimiz ama hala bizi heyecanlandıran öykülerinden birinin çıkacağını tahmin edemiyoruz. Çünkü o tanıdık huzuru yaşatsa da öykülerinde bize, hala bir tarafımızda kuşları kanat çırpabiliyor, hala çok fazla heyecanlanıyor ve meraklanıyoruz.

Behiç Ak, seçtiği temalarla birlikte birçok sosyal ve duygusal mesajı da öykülerine yerleştirerek aslında bir ömrün temelini atıyor. Onun öyküleriyle ve eğlenceli karakterleriyle buluşan çocuklar belki de geleceğin bambaşka insanları oluyorlar. Çocuklar bir yana, onun öykülerini hala okuyan yetişkin sayısı bir hayli fazlayken bu renkli dünyada yediden yetmişe herkes kendine yer bulabiliyor.

Behiç Ak’ın eserlerinin hepsi üstünde konuşulmaya, yazılmaya, defalarca okunmaya değer. Hem de bir ömür boyu! Sorduğu sorular, anlattığı konular aslında bir yandan da felsefi olarak çocuklar adına onlara çok fazla mesaj veriyor. Özellikle absürt başlıklı eserlerini sadece çocuklar değil, yetişkinler de merakla okuyor.

İşte Behiç Ak’ın en absürt başlıklı eserlerinden seçmeceler:

Yaşasın “Ç” Harfi Kardeşliği!

Bazı çocuklar cevap vermektense soru sormayı çok severler. Hatta neredeyse tüm çocuklar buna bayılırlar. Hele soruları cevaplanıyorsa! Ali de bu çocuklardan sadece bir tanesi. Bir ödev yapmak üzere çalışmaya koyulmuşken aslında pek de sık rastlanmayan bir şey gelir başına. Nüfus kağıdına soyadı yanlış yazılmış ve Ali’nin soyadı “Hoşgörüç” olarak kalmıştır. Babası bir miktar sinirlense de Ali bu durumdan hoşnut olmuştur. Kendisini farklı ve özel biri olarak hisseder. Hemen sosyal medyanın başına geçerek soyadını günceller ve bir de bir grup kurar: Yaşasın “Ç” Harfi Kardeşliği! Bu tesadüfi hata ve ardından gelişen olaylar Ali’nin hiç tahmin edemeyeceği bir boyuta gelmiştir. Behiç Ak, Yaşasın “Ç” Harfi Kardeşliği! ile çocuklara oldukça eğlenceli bir öykü sunmanın yanı sıra son zamanların en önemli ağı olan sosyal medyanın yaşamlarımızı nasıl etkilediğini, nasıl şekillendirdiğini gösteriyor.

Künye: Yaşasın “Ç” Harfi Kardeşliği, Resimleyen: Behiç Ak, Günışığı Kitaplığı, 104 sayfa.

Geçmişe Tırmanan Merdiven

Geçmişe Tırmanan Merdiven, ilk önce isminin vuruculuğuyla hem çocukları hem de yetişkinleri müthiş bir merak duygusuyla sarıp sarmalıyor. Doğaç ve kedisinin başkahramanı olan eserde, Doğaç herkesten biraz daha farklı bir çocuktur. Kedisi de tam ona göre, ayrı bir alem. Derken mahalleye taşınan yazar kafalarını karıştırıverir herkesin. Bir yandan yazara ve yaşadığı köşke dair her şeyi merak ederken çocuklar, kimsenin de cesareti yoktur soru sormaya. Tek cesaret eden ise Doğaç olur. Yazarın köşkünü keşfederken aynı zamanda yazarlığa dair de birçok şeyi keşfedecektir Doğaç. Behiç Ak, Geçmişe Tırmanan Merdiven ile birey toplum ilişkisini çocuklara usta bir şekilde verirken aynı zamanda yazarlığa dair de birçok mesajı alt metine yerleştirmiş eserinde. Kafalarında çokça soru biriken ve geçmişi merak eden çocuklar için vazgeçilmez bir kitap olacak.

Künye: Geçmişe Tırmanan Merdiven, Resimleyen: Behiç Ak, Günışığı Kitaplığı, 92 sayfa.

Kedilerin Kaybolma Mevsimi

Büyük kediler birden nasıl kayboldu? Ve asıl kaybolan kedilerin hepsi nereye gitti? Öykümüz, kendini olan biten her şeyden sorumlu hisseden küçük Sevgi ve neredeyse onunla aynı özelliklerde olan kedisiyle başlarken o sıralarda mahalledeki tüm kediler kayboluyor. Kaybolan kedilerin her biri ise, sahibinin birer kopyası sanki. Kediler kaybolunca da bu tesadüfle birlikte mahalleli bir araya gelir ve tabi ki adı “Kayıp Kediler Derneği” olan bir dernek kurarlar. Dernek çalışmalarını sürdürürken ise beklenmeyen bir gelişme yaşanır. Televizyon dizilerinin birinde mahalle sakinlerinden birine benzeyen bir karakter görünüverir. Üstelik sadece görüntüsü değil hayat öyküsü de aynısıdır. Ve zaman geçtikçe mahalle sakinlerinin kedilerin hepsinin bir anda kaybolmasıyla birlikte yeni bir gelişme ile karşı karşıya kalır mahalle sakinleri. Yaşam öyküleri bir televizyon dizisi tarafından çalınmıştır! Bu gelişmenin heyecanıyla kedilerini unutsalar da onları unutmayan tek bir kişi vardır: kedileri bulma konusunda minik bir ipucu yakalayan Sevgi. Mahalleli kendi derdinde ona kulak asmazken Sevgi ısrarla ipucunun peşinden gitmeye devam eder. Hikayemiz süredursun; Behiç Ak, “Kedilerin Kaybolma Mevsimi” ile aslında çocuklara ve yetişkinlere sanal dünyanın insanları nasıl kendi sorunlarından uzaklaştırdığı, yapay bir dünya kurduğu ve insanları kendilerine nasıl yabancılaştırdığına dair çok önemli alt mesajlar veriyor.  “Kedilerin Kaybolma Mevsimi” birçok mesaj ile yüklü, bir o kadar da eğlenceli ve çarpıcı akışıyla okurlarıyla buluşmayı bekliyor.

Künye: Kedilerin Kaybolma Mevsimi, Resimleyen: Behiç Ak, Günışığı Kitaplığı,96 Sayfa.

Güneşi Bile Tamir Eden Adam

Yeryüzündeki her şey tamir edilebilir mi? Kadir Bey bunu yıllardır yapıyor. Bir adadaki her şeyi ama akla gelebilecek her şeyi tamir ediyor. Hatta kırık kalpleri bile onarıyor Kadir Bey fakat kardeşi Muammer Bey’in ona küs olduğunun farkında değil. Derken ada halkı her şeyi tamir ettiği için ekonomiye zarar verdiği düşüncesiyle Kadir Bey’den şikayetçi oluyor. Onu bir şekilde ikna ederek bir tatile göndermeyi öneriyorlar. Zor bela bunu kabul eden Kadir Bey ise tatile çıktıktan sonra adada işler karışıveriyor. Bu tüketim çılgınlığı, birikmiş paralarını nereye harcayacaklarını bilememeleri onları fazlasıyla düşündürüyor. Tam da bu sırada adanın kedisi Mestan, ada halkına tatile gitmeyi öneriyor. Daha önce hiç tatile gitmemiş olan ada halkı, Kadir Bey’in yanına gittiklerinde ise onu bir evin çatısında buluveriyor. Tabi ki Kadir Bey yine bir şeyleri onarmakla meşgul. Tatile gittiği yerde bile. Fakat bu tatil sanılanın aksine ada halkı ve Kadir Bey için muhteşem dönüşleri olan bir zaman dilimi haline geliyor. Behiç Ak “Güneşi Bile Tamir Eden Adam” ile tüketim çılgınlığı, geçmiş değerlere saygı, üretim vb. konularda okurları düşündürürken aynı zamanda sıcacık bir hikaye ile herkesi sarıp sarmalıyor.

Künye: Güneşi Bile Tamir Eden Adam, Resimleyen: Behiç Ak, Günışığı Kitaplığı, 68 Sayfa.

Bulutlara Şiir Yazan Çocuk

Kimin aklına bulutlara şiir yazmak gelir ki? Hatta durup dururken kimin aklına şiir yazmak gelir? Oysa Sevgican, diğerlerinden farklı bir çocuk. Bir kimlik arayışının tam ortasındayken birçok gelgiti de beraberinde taşıyor. Sevgican tam da bu kargaşanın ortasında bulutlara şiir yazmaya karar veriyor. Dizelerini salıveriyor gökyüzüne. Bu dizeler gökyüzünden sonra sosyal medyaya uğrayınca da işlerin rengi değişiyor. Bulutlara yazdığı şiirler artık birçok kişinin dikkatinin üstünde yoğunlaştığı yerlerden biri oluveriyor. Sevgicanın şiirleri arkadaşlarının yanı sıra ailesinin de çok fazla ilgisini çekiyor.  Şiirler bulutlara yazıladursun, Behiç Ak “Bulutlara Şiir Yazan Çocuk” ile aslında tek tip çocuk modelini reddederek özgün karakterlerli çocukları gökyüzüne salıyor. Birbirinden güzel çizimleriyle de bulutlara şiir yazan çocukları buluşturuyor.

Künye: Bulutlara Şiir Yazan Çocuk, resimleyen: Behiç Ak, Günışığı Kitaplığı, 160 Sayfa.

DAHA FAZLA