Aydın İmar A.Ş. direnişi 100. gününde: 'Emekten yana olan herkesi dayanışmaya çağırıyoruz'

Aydın İmar A.Ş. direnişi 100. gününde: 'Emekten yana olan herkesi dayanışmaya çağırıyoruz'

DİSK'e bağlı Sosyal İş Sendikası Genel Başkanı Ebetürk direnişe ilişkin, "Aydın Büyükşehir Belediyesi'ni işçileri en kısa sürede işe iade etmeye çağırıyoruz" dedi.

İleri Haber

CHP’li Aydın Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İmar A.Ş.’de çalışan ve DİSK’e bağlı Sosyal İş Sendikası üyesi 9 işçi, sendikal haklarını kullandıkları için geçtiğimiz Temmuz ayında işten çıkarıldı.

İşçilerin işleri ve ekmekleri için belediye binasının önünde sürdürdükleri direnişin 100. gününde, Sosyal İş Sendikası Genel Başkanı Metin Ebetürk’le konuştuk. Sorularımızı yanıtlayan Ebetürk Aydın Büyükşehir Belediyesi İmar A.Ş.’deki örgütlenme süreci,  işçilerin işten çıkarılması, direniş ve tüm bu süreçlerde belediyenin tutumuna karşı açıklamalarda bulundu.

Aydın Büyükşehir Belediyesi'nde süreç nasıl gelişti? Sendikal örgütlenme ne zaman başladı ve sonuçlandı?

Aydın Büyükşehir Belediyesi İmar A.Ş.’de örgütlenme 2018 yılı Haziran ayının 2. yarısında başladı. Bu örgütlenme çalışması İzmir Şubemizin öncülüğünde yürütüldü. 1 hafta gibi kısa bir süre içerinde çoğunluğu sağlayarak örgütlenmeyi tamamlandık.

Belediye yönetiminin sendikalaşma çalışmasına karşı tutumu nasıldı?

İşyerinde yaptığımız örgütlenme sonucunda çoğunluğu sağladığımızın tespiti için 2 Temmuz 2018 tarihinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvuruda bulunduk. Bakanlık, toplu iş sözleşmesi için gereken çoğunluğu sağladığımızı tespit etti ancak işveren bu tespite karşı itiraz etti ve dava açtı. Ayrıca belediye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı nezdinde girişimlerde bulunarak işyerinin işkolunu değiştirme çabası içine girdi.

'BELEDİYE BİZİMLE GÖRÜŞMEDİ'

Biz Aydın İmar A.Ş. de çoğunluğu sağladığımız andan itibaren belediye yönetimi ile görüşmek için girişimlerde bulunduk. Kendilerinden görüşmek üzere randevu talep ettik. Amacımız işçilerin Anayasal hakkı olan sendika hakkı hususunda düşüncelerimizi kendilerine iletmekti. Ancak 2-3 defa randevu talebimizi yenilememize rağmen tarafımıza dönüş yapmadılar, randevu vermediler.

Tabi bu girişimlerimize cevap verilmemesi bizde işveren tarafının pozitif bir yaklaşım içinde olmadığı izlenimini doğurdu. Daha sonra CHP’nin MYK üyeleri ile görüşerek durumu aktardığımızda sürecin çalışma barışı çerçevesinde sonuçlandırılması için görüşmelere hazır olduğumuzu bildirdik.

'BELEDİYE İŞTEN ÇIKARMALARLA DİĞER İŞÇİLERE GÖZDAĞI VERMEYE ÇALIŞTI'

Bizimle görüşmekten imtina eden belediye yönetimi bir yandan yetki itirazında bulunarak toplu iş sözleşmesini engellerken, bir yandan da üyelerimizi tehdit ve baskı yoluyla sendikamızdan istifa etmeye zorladı. İşkolu değişikliği ile örgütlülüğümüzü yok etmeye çalışan belediye, 9 üyemizi de işten çıkararak tüm işçilere gözdağı vermeyi amaçladı. Baskı ve tehditler öyle bir aşamaya geldi ki, belediye yöneticileri işçilerin ailelerini telefonla aradı. Bütün bunlar yetmezmiş gibi bir de adeta belediyenin taşeronu gibi davranan bir sendikal anlayışı devreye sokarak sendika karşıtı çalışmalarının üstünü örtmeye çalıştılar.

9 işçinin sendika üyeliği nedeniyle işten çıkarıldığını söylüyorsunuz. Ancak belediye başkanı aksini iddia ediyor, işten çıkarmaların sendika ile ilgisi olmadığını, başka haklı gerekçelere dayandığını söylüyor.

2 Temmuz’da çoğunluk tespiti için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na başvuruda bulunmamızın hemen ardından birkaç gün içinde önce 1 sonra 2 üyemiz işten çıkarıldı. İlerleyen günlerdeki işten çıkarmalarla birlikte sendikalı olduğu için işten atılan işçi sayısı 9’u buldu. Üyelerimize işten çıkarıldıklarını öğrendiğimiz anda her gün görev yerlerine çalışacakmış gibi gitmelerini ve işbaşı yaptırılmadıkları takdirde de işyeri önünde oturmalarını söyledik. Biz buna pasif bekleyiş diyoruz.

'İŞTEN ÇIKARMALARIN ARKA PLANINDA SENDİKAL ÖRGÜTLENME VAR'

İşçilerin ısrarla işe başlatılmaması ciddi bir boyuta gelince Belediyeye 100 metre yakınlıkta bir yere çadırımızı kurarak direnişimizi başlattık. Daha sonra CHP üst düzey yöneticileri aracılığıyla DİSK önceki Genel Başkanı ve CHP İzmir Milletvekili Kani Beko ile birlikte Belediye yöneticileriyle bir görüşme yaptık. Bu görüşmede soruna bir çözüm üretilmedi. Belediye başkanı otobüs şoförü olan işçilerin araç kullanırken trafik kurallarına uymadıkları, direksiyonda telefon ile ilgilendikleri ve ücretsiz yolcu taşıdıkları gibi ithamlarda ve suçlamalarda bulunarak işçileri haklı gerekçelerle işten çıkardıklarını ifade etti. Biz de bu iddialarla ilgili tespit, bilgi, belge olup olmadığını, soruşturma yapılıp yapılmadığını sorduk ve özellikle de işten çıkarmaların zamanlamasına dikkat çekerek işçilerin neden sendikalaşma çalışmasının hemen ardından işten çıkarıldığı sorusunu yönelttik. Ancak bu sorulara tatmin edici yanıtlar alamadık. Belediye başkanı “Yurttaşlarımızın can güvenliğini tehlikeye atıyorlardı bunları atmayalım mı?” diyor. Bu suçlamayla ilgili işçilerin savunmasının alınıp alınmadığını soruyoruz ama olumlu yanıt alamıyoruz. Ücretsiz yolcu taşıma iddiası ile ilgili ispat istiyoruz yine yanıt alamıyoruz. Bu suçlamaların tam da sendikal örgütlenmenin hemen sonrasında gündeme gelmesi son derece manidar. Zaten belediye başkanının iddiaları ve suçlamaları 2 işçi ile ilgili. Diğer işçiler ile ilgili bir suçlama üretemiyorlar. Bütün bunlar işten çıkarmaların arka planında sendikal örgütlenmenin olduğu gerçeğini ortaya koyuyor.

'BİRÇOK GİRİŞİMDE BULUNDUK'

Bugüne kadar işçilerin işe iade edilmesi için nasıl çalışmalar, etkinlikler yaptınız, hangi girişimlerde bulundunuz?

Bugüne kadar demokratik haklarımızı kullandığımız çeşitli eylem ve etkinlikler yaptık. CHP ile her düzeyde görüşmeler yaparak, sorunun çözümü için girişimlerde bulunduk. Tüm CHP milletvekillerine mektup yazdık ve ayrıca Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu’nun CHP Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilmesi için başvuruda bulunduk. Belediye önünde başlattığımız direnişimiz 100. gününe ulaştı. Direniş alanımızda çok sayıda basın açıklaması ve eylem yaptık; emek dostlarının dayanışma ziyaretlerini kabul ettik. “Efeler İşe İade Edilsin” başlığıyla bir kampanya örgütledik. Sendikamız genel merkezinde bir basın toplantısı yaparak süreci ve kampanyamızı kamuoyu ile paylaştık. Bu çerçevede Aydın’da semt pazarlarında, halkın uğrak yerlerinde Aydın İmar A.Ş. işçilerinin neden işten çıkarıldıklarına ilişkin bildiriler dağıttık. Aydın da emek, demokrasi güçlerini ve siyasi partileri ziyaret ederek gerçekleri anlattık ve destek istedik. Yerel gazetelere ilan verdik. Sosyal medyada özel kampanyalar düzenledik. Örgütlü olduğumuz diğer işyerlerinde dayanışma etkinlikleri yaptık. Konfederasyonumuz DİSK de bir basın açıklaması yaparak Aydın İmar A.Ş. işçileri ile dayanışmasını gösterdi. Üyesi olduğumuz uluslararası sendikal federasyonlar aracılığıyla bu süreci uluslararası alana da taşıdık. Bu arada üyelerimiz için hukuki girişimlerde bulunduk ve işe iade davalarını açtık.

'DAYANIŞMAYA ÇAĞIRIYORUZ'

Önümüzdeki döneme ilişkin bir çağrınız var mı?

Geçtiğimiz günlerde Aydın İmar A.Ş.’de işten çıkarılan 9 üyemiz ile baskı ve tehditlerle karşı karşıya kalan üyelerimizle ilgili olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kuruluna Anayasal sendikal hakların ihlal edildiği gerekçesiyle teftiş talebinde bulunduk. Teftişle ilgili ilerleyen günlerde raporu alacağız ve kamuoyu ile paylaşacağız. Demokratik ve yasal haklarımızı kullanmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki günlerde konfederasyonumuz DİSK ile birlikte Aydın Büyükşehir Belediyesi önünde basın açıklaması yapacağız. Bu basın açıklamasından sonra önümüzdeki sürece ilişkin Aydın emek ve demokrasi güçleriyle birlikte bir plan ve program çıkararak kamuoyu ile paylaşacağız. Emekten yana olan herkesi Aydın İmar A.Ş. işçileri ile dayanışma içinde olmaya; Aydın Büyükşehir Belediyesi'ni ise işçileri en kısa sürede işe iade etmeye çağırıyoruz.