Antalya'da Feminist Gece Yürüyüşü'ne katılan avukatlara dava
Antalya'da 8 Mart'ta düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü'ne katılan avukatlara kamu davası açıldı.
İleri Haber
Antalya'da 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nünde düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü'ne katılan ve polisler tarafından gözaltına alınan 5 avukata, Antalya 8. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kamu davası açıldı. Davaya gerekçe ise 2911 sayılı Toplantı, Gösteri ve Yürüyüş Kanunu'na muhalefet etmek gösterildi.
Antalya Hadrian Kapısı’nda (Üçkapılar) 8 Mart'ta düzenlenen Feminist Gece Yürüyüşü'ne katılan Antalya Barosu'na kayıtlı avukatlar Ahmet Çevik, Gülnur Yılmaz, Gülseren Öngün, Mehtap Yılmaz Uçar ve Nur Deniz Toklu, polisler tarafından gözaltına alınmıştı.
Antalya 8. Asliye Ceza Mahkemesi, 5 avukata da "kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşe" katıldıkları iddiasıyla kamu davası açtı.
Haklarında dava açılan avukatlar tarafından yayınlanan basın açıklamasında "Beraat edeceğimiz muhtemel olan bu yargılamada, iddianame hazırlanması ayrı, takipsizlik verilmemesi ayrı bir utanç sebebi olup, bu yargılama süreci; barışçıl ve şiddet içermeyen bir gösteride; ki günün koşullarında kadın cinayetleri oranı ve kadın güvenliğinin sağlanamadığı bir dönemde, kadın hakları savunucularına uygulanan şiddet ile tarihte yerini hak ettiği şekilde alacaktır" denildi.
Feminist Gece Yürüyüşü'ne katılarak kamusal görevlerini yerine getirdiklerini belirten avuktların açıklamasında "Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine dair izin alınması gerekmediği anayasa mahkemesi dâhil, AİHM kararlarıyla da ülkemiz aleyhine defalarca ihlal kararı verilerek tespit edilmiş, çeşitli tazminatlara hükmedilmiştir. Avukatlar olarak, kadınların sesi ve gücü olmak için bir arada hazır bulunduğumuz gösteride bildirimde bulunmak sadece ve sadece güvenliğimizin sağlanması için talep edilebilir, izin almak gibi bir durum asla söz konusu değildir. Hukuka aykırı uygulama ve süreç yönetimleriyle oluşturulmaya çalışılan korku rejimine karşı duruşumuz hukukçu kimliğimizin izdüşümüdür" ifadelerine yer verildi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
"8 Mart Feminist Gece Yürüyüşü’nde gözaltına alınan avukatlar olarak Avukatlık Kanunu’ na aykırı şekilde gözaltına alındığımız kolluğa belirtmiştik. Hakkımızda 2911 SAYILI TOPLANTI,GÖSTERİ VE YÜRÜYÜŞ KANUNU’ NA muhalefetten şu anda kabul edilen iddianame ve ANTALYA BAROSU’ NA gönderilen bildirim yazısı ile anladığımız ise avukatlık kimlik kartımızı ibraz etmiş olmamıza rağmen genel hükümlere göre gözaltına alınmakla kalmayıp, genel hükümlere göre soruşturmamızın yürütüldüğüdür. Avukat soruşturmalarında T.C. Adalet Bakanlığı’ndan izin alınması gerektiği halde bakanlıktan bu izin alınmamıştır ama Antalya Barosuna disiplin soruşturması açılması hususunda yazı gönderilmiştir. Aslında soruşturma yürütülürken vatandaş olarak, disiplin soruşturması talebiyle Baroya bildirimde bulunurken avukat olarak işlem görmüşüz. Soruşturma süresince yeknesak bir uygulama sağlanamamış, usul hükümlerine aykırı ve keyfi uygulama, maalesef gözaltı sürecinde olduğu gibi soruşturma sürecinde de görülmektedir.
Antalya Barosu Kadın Hakları ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Kurulu üyeleri beş avukatımız, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, Feminist Gece Yürüyüşü’ nde görevleri nedeniyle barışçıl ve şiddet içermeyen basın açıklamasında hazır bulunmuştur ki; aynı yerde 2016 yılında yürüyüş de yapılmıştır. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı ise bildirimde bulunmak amaçlı değil, görev suçu işlenmişçesine Antalya Barosu’ na bildirimde bulunarak, gereğinin yapılmasını “rica” etmiştir.
Baroya bilgi verildiğinde avukatlar ayrı bir usule tabii tutulduklarından dosyanın tefrik edilerek Avukatlık Kanunu hükümleri gözetilerek soruşturma sürecinin devam etmesi gerekirken tek dosya ile soruşturma süreci sonlandırılmıştır.
Birçoğumuz kolluk ile müzakere sürecini de yürüterek kamusal görevimizi de ifa ettiğimiz halde Avukatlık Kanunu’nun 2. Maddesinde belirtilen avukatlığın amacına uygun olarak yasal görevimizi, kamu hizmetimizi ifa etmiş olduğumuz da göz ardı edilmiştir.
Kamusal görevimizi ifa ettiğimiz halde genel hükümlere göre dava açılmış özel hükümlere göre Baroya 2911 sayılı yasa kapsamına giren suçlar nedeniyle disiplin süreci için işletilecek bilgi notu gönderilmiştir. Avukat olmamız sebep usulüne göre yürütülmesi gereken bu sürecin başlangıcında olması gerektiği şekilde T.C. Adalet Bakanlığı’ ndan izin ise alınmamış ve dosya tefrik de edilmemiştir.
İnsanların Anayasal haklarını kullanmış olması hukuka uygunken, masumiyet karinesi esasken bu durumlar adalete olan güveni örselemektedir. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine dair izin alınması gerekmediği anayasa mahkemesi dâhil, AİHM kararlarıyla da ülkemiz aleyhine defalarca ihlal kararı verilerek tespit edilmiş, çeşitli tazminatlara hükmedilmiştir. Avukatlar olarak, kadınların sesi ve gücü olmak için bir arada hazır bulunduğumuz gösteride bildirimde bulunmak sadece ve sadece güvenliğimizin sağlanması için talep edilebilir, izin almak gibi bir durum asla söz konusu değildir. Hukuka aykırı uygulama ve süreç yönetimleriyle oluşturulmaya çalışılan korku rejimine karşı duruşumuz hukukçu kimliğimizin izdüşümüdür. Beraat edeceğimiz muhtemel olan bu yargılamada, iddianame hazırlanması ayrı, takipsizlik verilmemesi ayrı bir utanç sebebi olup, bu yargılama süreci; barışçıl ve şiddet içermeyen bir gösteride; ki günün koşullarında kadın cinayetleri oranı ve kadın güvenliğinin sağlanamadığı bir dönemde, kadın hakları savunucularına uygulanan şiddet ile tarihte yerini hak ettiği şekilde alacaktır."