AKP'nin 'mega talan' projesine iptal talebi

AKP'nin 'mega talan' projesine iptal talebi

'Mega projede' yaşanan göçüğün bir uyarı olarak algılanması ve projenin iptal edilmesi talep edildi.

Tugay Candan

İşçi kıyımları ve doğa katliamıyla anılan AKP’nin ‘mega' projesi 3’üncü Havalimanı inşaatında geçtiğimiz günlerde apronda büyük bir göçük oluşmuş ve inşaatı yürüten IGA firması tarafından Proje kapsamında Havalimanı Terminal İstasyonu M9 makas yapısı imalatının programına uygun olarak tamamlanabilmesi için mevcut şafta ilave olarak ikinci geçici ulaşım şaftı apronda açıldı. Gerekli çalışmalar tamamlandıktan sonra ulaşım şaftı kapatılacak” açıklaması yapılmıştı.

Ancak sonrasında çalışanların ifadeleri, göçüğün olduğu bölgenin günlerce dolgu taşınarak doldurulduğu ve önceleri de çökmelerin yaşandığını ortaya koymuştu.

Konuyla ilgili İstanbul Kent Savunması (İKS) ve Kuzey Ormanları Savunması’ndan (KOS) yapılan ortak açıklamada, uzmanların uyarılarını dinlemeyen yetkililerin, göçüğü bir uyarı olarak görmesi gerektiği belirtildi.

Konuyla ilgili uzmanların uyarıları ise şöyle aktarıldı:

“Jeoloji Mühendisleri Odası (JMO) İstanbul Şubesi’nin Çevre Jeolojisi Açısından 3. Havaalanı (2014) başlıklı raporuna (raporun önemli bölümleri Kuzey Ormanları Savunması’nın Yaşam Doğa Çevre İnsan ve Hukuk Karşısında 3’Havalimanı Projesi başlıklı Nisan 2015 raporunda alıntılanarak tekrar gündeme getirilmiştir) göre, proje sahasında yer alan rehabilite edilmeden terk edilmiş kömür ocakları nedeniyle zemin yapısı balçık ve gevşek olduğundan, mevcut zemini oluşturan malzemede oturmalar beklenmektedir. JMO’nun raporunda  bölgede yapılan sondajlarda onlarca metre çamurlu-killi seviye kesilmiş olmasına rağmen sağlam zemine ulaşılamadığı belirtilmektedir. Mevcut zemin yapısındaki risklerin yanı sıra bir başka risk de dolgu malzemesinden kaynaklanmaktadır. Şöyle ki, güneyde kabaca 130 m. yükseltide uzanana bir sırt ile kuzeyde Karadeniz Kıyısı arasında yer alan pistleri uluslararası standartlarda kabul edilen güvenli eğime getirmek için- eğim sınırı çok düşük hatta sıfıra yakın olmalı- çok büyük miktarlarda dolgu yapılması ve tepelerin tıraşlanması gerekmektedir (nitekim ÇED Rapor 2,5 milyar metreküp dolgudan bahsetmektedir).Bu durumda, böyle devasa bir dolgunun stabil hale getirilmesinin olanaksızlığı nedeniyle de oturmaların kaçınılmaz olacağı ikaz edilmektedir. Raporun dikkat çektiği bir başka ciddi sorun, pistlerin sadece uzunlukları doğrultusunda değil enleri boyunca incelendiklerinde de çok farklı kalınlıklardaki dolgu üzerinde yer alacak olmalarının ürkütücülüğüdür. Bazı pistlerin bir yanı yaklaşık 20 m kalınlıkta kömür ocakları atıkları üzerinde iken diğer yanının bir göl üzerine rastlamasıyla dolgu oturmasına karşı sıfır toleranslı pistler ve pistlerle ilişkili diğer alanlarda telafisi mümkün olmayan stabilizasyon sorunları yaşanacağı vurgulanmaktadır. JMO’nun dikkat çektiği bir başka risk ise bölge kömürünün içindeki pirit mineralinden kaynaklı yüksek sülfür oranıdır. Oksijenle kolay ve hızlı bir şekilde tepkimeye giren pirit, sülfürik asit ürettiğinden, tıraşlanarak ya da doldurularak kazanılacak inşaat alanında, pirit mineralinin ayrışmasıyla oluşacak asidik ortamda ciddi çökme ve oturmaların kaçınılmaz olacağından hareketle zeminin stabil olması olanaksızdır.”

‘İKNA EDİCİLİKTEN UZAK’

IGA’nın göçüğe dair beyanına da yer verilen açıklamada, şirketin ikna edicilikten uzak olduğu ve olayla ilgili görüntülerin IGA’nın söylemini çürüttüğü belirtildi.

‘TÜM BUNLAR ATIL KALACAK BİR HAVALİMANI İÇİN Mİ?’

Açıklamanın devamında ise, proje alanının çok önemli bir doğal alan olduğu ifade edilirken, bu doğal alanı yok ederek inşa edilmeye çalışılan havalimanının atıl kalacağı söylendi.

Açıklamanın devamı şöyle:  

“3’üncü Havalimanı proje alanı 7650 hektar olup bunun 6172 hektarı (%81) orman, 660 hektarı (%9) küçüklü büyüklü göller ve göletler, 236 hektarı (%3) ise mera alanıdır. Bu üç değerli alan havalimanını için kullanılacak alanın %90'ına karşılık gelmektedir. Bugün göl ve göletler betonlanmış, mera alanlarına el konmuş, ormanlık alanın büyük kısmı tahrip edilmiştir. Diğer bir ifadeyle proje başlangıcında % 90'ı göl ve orman olan ve İstanbul’un sürdürülebilirliği için gözümüz gibi korumamızı 15.06.2009 onaylı İstanbul’un Anayasası niteliğinde olan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı da bize söylerken bu özel bölge, proje gerçekleştiğinde yüzde 90'ı beton olan bir alana dönüşmüş olacaktır; ve nitekim dönüşmektedir.  Ne için? Yapılamayacak, yapılsa da uçuş güvenliğini sağlayamadığından atıl kalacak bir havalimanı için mi? “

‘İPTAL’ İSTEĞİ

Açıklamanın son kısmında ise birçok açıdan meşru olmayan bu projenin gerekirse iptal edilmesi istendi:

“Bu nedenle, İstanbul Kent Savunması ve Kuzey Ormanları Savunması olarak, adeta bir askeri üs misali kamuya kapatılan ve başta emekçi cinayetleri olmak üzere ihlaller ve failliklerin kamu denetiminden kaçırtıldığı 3’üncü Havalimanı proje alanının bağımsız uzmanlar ve bilim insanlarına açılarak denetlenmesini ve proje alanındaki göçük ile ilgili doğru bilgilerin kamuoyu ile paylaşılmasını; gerekirse projenin doğaya, insana, canlılara ve de ekonomiye daha fazla zarar vermeden İPTAL EDİLMESİNİ talep ediyoruz!”
 

DAHA FAZLA