6 soruda AKP’nin 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi

6 soruda AKP’nin 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi

MEB’in 2023 Eğitim Vizyon Belgesi’ni ‘liyakatın reddi’ olarak nitelendiren Eğitim Sen Genel Başkanı Aydoğan, belgenin hem atama bekleyen öğretmenlerin hem de öğrencilerin gelecek umutlarını yok ettiğini söyledi. Bakanlığın okulları gittikçe muhafazakarlaştırdığını ve ‘paran varsa eğitim’ dönemini yürürlüğe soktuğunu dile getiren Aydoğan, eğitimcilerle ilgili kısımlara da sert eleştirilerde bulunarak “Öğretmene değer vermeyen bir eğitim sisteminin geleceği olmaz” dedi.

Meryem Yıldırım / @meryem_yildrim

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB); eğitim camiasında beklentiler yaratan 2023 Eğitim Vizyon Belgesi’ni açıkladı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un açıkladığı program, müfredatın yeniden yapılandırılması, sınavla öğrenci alan okulların azaltılması, öğretmenlik meslek kanunu çıkarılması gibi hedefler içeriyor.

İleri Haber olarak AKP’nin eğitim sistemine yaptığı ‘2023 vizyonu’ müdahalesinin öğretmenlere ve öğrenciler için ne anlama geldiğini eğitimcilerle konuştuk. Röportajımızın bugün yayınlanan ilk bölümünde Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan ile MEB'in '2023 vizyonu' olarak kurguladığı programı değerlendirdik. Röportajımızın yarın ki kısmında da, söz konusu programa ilişkin İstanbul’da görevli bir öğretmen ile yaptığımız bölümünü aktaracağız.

1) Milli Eğitim Bakanı Erdoğan’la birlikte 18 başlık altında ‘2023 Eğitim Vizyonu’nu açıkladı. Esnek, daha az ders saati ve çeşidinin olduğu bir müfredat hazırlanacağını söyledi. Bunlar ne anlama geliyor? Bir eğitimci olarak bakanlığın ‘yeni eğitim vizyonu’ sizi tatmin etti mi?

Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aytekin Aydoğan: Müfredatın temel felsefesi evrensel değerlerden uzak, bilim yerine değerler eğitimini esas alan gerici, ırkçı, piyasacı ve cinsiyetçi bir temel hat üzerine inşa edilmiştir. Müfredatın bu hali ile esnekleştirilmesi veya ders saatlerinin azaltılması ile bilimi, felsefeyi, edebiyatı, sanatı, sporu referans alan bir öğretim programından bahsedilemez.

Açıklanan eğitim vizyonu ile eğitim anlayışında dünden bugüne bir değişim yoktur. Öğretmenin eğitimin temel taşı olduğunu dile getirenler sözleşmeli, ücretli öğretmenlik üzerinden bir istihdam şekli tarif ederek öğretmenler için, eğitim ve bilim emekçileri için güvencesiz çalışmayı tek seçenek olarak dayatmaktadır. Sözleşmeli öğretmenlerin 4+2 yıl olan görev süresinin 3+1 olarak düzenleneceğini ifade edenler sözleşmeli öğretmenlerin iş güvencesi talebini görmezden gelmiş, görev süresi düzenlemesini de vizyon belgesi içerisinde dahi henüz düzenlememiştir. Mazerete dayalı tayin hakları olmamasından kaynaklı ailelerinden, çocuklarından kilometrelerce uzakta çalışmak zorunda bırakılan sözleşmeli öğretmenlerden nitelikli eğitim koşullarını yaşama geçirmeleri beklenmektedir.

‘ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLERİN GELECEK UMUTLARI YOK OLDU’

MEB'in 117 bin öğretmen ihtiyacı açıklamasına, AKP iktidarı döneminde 17 bin köy okulunun kapatılmasına, yarım milyon öğretmenin atama beklemesine rağmen 'Ücretli öğretmenlerin maaşlarını iyileştireceğiz.' açıklaması hem öğretmenlerin, hem de öğretmensiz, okulsuz kalan öğrencilerin gelecek umutlarını yok etmiştir.

Hukuksuzca ihraç edilen meslektaşlarımızın aylardır bekledikleri adalet, hukuk talepleri için ise 'Gözleri var görmüyorlar, kulakları var duymuyorlar, ağızları var konuşmuyorlar’ sözleri bu hukuksuzluğu yaşatanların gerçekliğidir. Hukuksuzca ihraç edilen üyelerimizin mahkeme kararlarına, savcılıklardan aldıkları haklarında soruşturma, kanıt olmadığına dair belgelere rağmen yaşatılan bu adaletsizliği sürdürmeye devam ediyorlar. Vizyon belgesi açıklamasında hukuksuzca ihraçlar için tek bir kelime dahi kullanılmaması yaşatılan bu zulmün fotoğrafıdır.

‘BELGE, EĞİTİMDE LİYAKATIN REDDİ’

Mülakat ismi altında yapılan hukuksuzluk önce okul idarecilerini belirlemede, devamında öğretmen atamalarında, sonrasında bini aşkın okulun proje okul olarak ilan edilerek liselere öğretmen alımlarında sürdürülmektedir. Liyakatin reddi büyük bir çember halinde tüm eğitim ve bilim emekçilerini kapsayarak devam ettirilmektedir. Mülakat ve güvenlik soruşturmaları ile KPSS dahi artık hükmünü yitirmiş, atama bekleyen öğretmenler sınavdan ne kadar yüksek puan alırlarsa alsınlar mülakat kriter-sizliğ-i nedeniyle hukuksuz, adaletsiz bir şekilde atamaları yapılmamakta ya da güvenlik soruşturmaları ile bir hukuk süreci işletilmeden damgalanmakta ve bir nevi ihraç süreci devam ettirilerek atamaları yapıldıktan sonra görevlerine son verilmektedir.

‘ÖĞRETMENE DEĞER VERMEYEN BİR EĞİTİM SİSTEMİNİN GELECEĞİ OLMAZ’

Bu vizyon belgesi öğretmene değerli ve güvende olduğu duygusunu vermekten tamamen uzak bir belgedir. Bu belgede öğretmenlere vadedilen güvencesizlik, liyakatin reddi, meslek itibarının yok sayılmasıdır. Öğretmene değer vermeyen bir eğitim sisteminin geleceği olamaz.

PARAN KADAR EĞİTİM DÖNEMİ!

Öğrencilerimiz açısından ise evrensel değerlerden uzak bilimi referans almayan bir müfredat, paran varsa ve paran kadar eğitim, okul temelli gelişim modeli adı altında eğitime, eğitim yatırımlarına bütçe ayırmak yerine velilerden toplanacak paralar ve 'hayırseverler' adı altında isimler üzerinden özelleştirme politikalarının devam ettirileceği, veliye, öğrenciye rağmen okullaşma politikasının imam hatip ve meslek liseleri üzerinden devam ettirileceği son derece açıktır.

‘BİR KARŞILIĞI YOK’

2) Eğitim Fakülteleriyle ilgili de müdahaleler olacak. Pilot Eğitim Fakülteleri bu anlamda nerede duruyor?

Eğitim fakülteleri diğer tüm akademik alanlarda olduğu gibi binalardan ibaret fakülteler haline getirilmiştir. Aslında bu süreç yeni başlamış bir süreç de değildir. Köy Enstitüleri'nin devamında öğretmen okullarının kapatılması ile birlikte akademide liyakati reddeden kadrolaşma politikaları, öğretim programlarının piyasacı ve muhafazakar hat üzerinden inşa edilmesi ile birlikte 'teknisyen öğretmen' modeli hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Özellikle 12 Eylül darbesinden sonra bilimi referans alan akademisyenler üniversitelerden uzaklaştırılmış, YÖK ile birlikte üniversitelerin özerkliği elinden alınmış, YÖK üniversiteler ve eğitim fakülteleri üzerinde 12 Eylül darbecilerinin bu memlekete yaptığı örgütlü kötülüğün başta gelen temsilcilerinden olmuştur. 16 yıllık AKP iktidarı döneminde özelde eğitim fakültelerine genelde üniversitelere yönelik müdahaleler hız kazandırılmıştır. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 12 Eylül darbecilerinin işlettiği süreç devam ettirilmiş, bilimi referans alan akademisyenler ya hukuksuzca ihraç edilmiş, ya da baskılarla üniversitelerden uzaklaştırılmıştır. O binaları üniversite yapan bizim arkadaşlarımız, bilimsel eğitime sahip çıkan akademisyenlerdi. Binalardan ibaret olan eğitim fakültelerinde hangi pilot uygulamayı yapmaya çalışırlarsa çalışsınlar ülkenin geleceği açısından bir karşılığı yoktur.

3) Son müdahalelerle ve 4+4+4 eğitim sisteminin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren eğitimin durumuna baktığınızda nasıl bir gelecek bekliyor çocukları?

 2010 referandumundan sonra ülkemize yapılan en büyük kötülük 2012' de 4+4+4 yasasının uygulanmasıdır. Eğitim Sen olarak bu yasaya karşı direnen, polisin gazına, copuna rağmen sokaklarda ülkenin her yerinde 2 günlük grev ile bir çığlık olduk. Bu çığlık öğrencilerimize, okullarımıza, geleceğimize birlikte sahip çıkmanın çığlığıydı. Eğitim Sen olarak bu yasanın bu hali ile çıkması durumunda eğitimin özelleştirileceği, gerici, ırkçı, cinsiyetçi, piyasacı bir eğitim sisteminin hayata geçirileceğini haykırdık. Özel eğitim kurumlarının sayısı %20'lere ulaşmış, protokollerle okullar, yurtlar parsel parsel cemaatlere paylaştırılmış, okul öncesinden itibaren mescitler zorunlu hale getirilmiş, yasal olarak 9, fiilen okul öncesinden itibaren çocukların başı ve bedeni kapatılmış, tek tipçi, cinsiyetçi, piyasacı, gerici bir müfredat yaşama geçirilmiş, meslek liseleri ile yoksul ailelerin çocukları ucuz iş gücü haline getirilmiştir. Bir buçuk milyonu aşkın öğrenci örgün eğitim dışına çıkmış durumdadır.

‘ÖĞRETMEN MESLEK KANUNU GÜVEN VERMEDİ’

4) Son dönemde atanmadığı için inşaatlarda çalışan ve iş cinayetlerinde hayatını kaybeden öğretmenler gündeme damgasını vurdu. 2023 Eğitim Vizyonu'ndaki maddelerden biri Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun çıkarılması. Bu kanun öğretmenlerin sorunlarına çözüm üretecek mi sizce?

Öğretmenlik Meslek Kanunu'na ilişkin geçmişten bugüne en temel taleplerimizin başında Türkiye' den yalnızca Eğitim Sen'in üye olduğu dünya genelinde 30 milyonu aşkın üyesi olan Eğitim Enternasyonali'nin Öğretmen Statü ve Tavsiye Kararları bulunmaktadır. Bu kararların altında Türkiye'nin imzası vardır. 175 paragraflık bu metin öğretmen yetiştirilmesinden, istihdamına, özlük haklarımıza ilişkin dünya genelinde toplu sözleşme niteliği taşıyan bir metindir. İş güvencesi ve liyakat metnin temel başlıklarındandır. Öğretmenlik Meslek Kanunu çıkarılması durumunda referans alınacak temel bir belgedir. Vizyon belgesinde Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun iş güvencesi, liyakat, öğretmenlik mesleğinin itibarı açısından öğretmenlik mesleğine değer ve güven veren bir vurgu bulunmamaktadır.

‘YOKSUL AİLE ÇOCUKLARI UCUZ İŞ GÜCÜ OLARAK KULLANILACAK’

5) İmam Hatipler için Yükseköğretim kurumlarıyla işbirliği yapılacağı şeklinde bir madde var. Bu işbirliği neleri kapsıyor? Programda yer alan ‘sınavsız yerleştirme için esnek modeller’ maddesi düşünüldüğünde imam hatip mezunlarının sınavsız yerleşimi için kolaylık mı sağlanıyor?

İmam hatipler ve meslek liseleri ile ilgili vizyon belgesinde açılan başlıklar; iktidarın okullaşma politikasının ve ideolojik duruşunun göstergesidir. Eğitimde AKP iktidar olduğu günden bu yana 2 temel hat hayata geçirilmiştir. Bu 2 temel hat özelleştirme ve muhafazakarlaşma politikaları üzerinden yeni rejim inşasıdır.  Vizyon belgesine baktığımızda; bu iki temel hattın yeni rejimde güçlendirilerek devam ettirileceğini görüyoruz. Tam da bu yüzden MEB okullaşma politikasını muhafazakarlaşma politikalarını imam hatipleştirme, mescitlerin okul öncesinden itibaren zorunlu hale getirilmesi, zorunlu din derslerine fiili olarak zorunlu hale getirilen seçmeli din derslerinin eklenmesi, protokollerle MEB'in sorumluluğu olan eğitim süreçlerinin Diyanet ve cemaatlere devredilmesi vb. meslek liselileştirme hattını ise teşviklerle özel meslek liselerinin sayısını arttıran, kamu kaynaklarını sermayeye aktaran, yoksul aile çocuklarını da özellikle belgede yer alan organize sanayi bölgeleri ile liseleri içi içe geçireceğiz denilerek ucuz hatta bedava iş gücü haline getiren, eğitimin genelinde de özelleştirme politikalarına hız veren bir okullaşma politikası devam ettiriliyor. Liseye geçiş sınavı sonucunda yerel yerleştirmede hiçbir imam hatip lisesi kontenjanını dolduramamış, meslek liselerinin büyük bir çoğunluğunun kontenjanı boş kalmış, anadolu liselerinin kontenjanının da tamamı dolmuş, hatta talep yüzünden anadolu liselerinin önemli bir kısmı ikili eğitime geçmek zorunda kalmış iken, vizyon belgesinde anadolu liseleri başlığı dahi açılmamıştır.

6) Size göre eğitimdeki en temel problem nedir?

Vizyon belgesi açıklaması ile eğitimde bugüne kadar yaşatılan sürecin önümüzdeki dönemde de devam ettirileceğinin fotoğrafı ortaya çıkmıştır. Eğitim mücadelesi öğrencilerimize, okullarımıza, geleceğimize sahip çıkmanın mücadelesidir. Geçmişten bugüne öğrencilerimiz için laik, parasız, bilimsel, kamusal ve anadilinde eğitim mücadelesini sürdürdük. Bugün için de bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz. Şimdi yeniden kamuyu, kamusal eğitimi kazanma, bize ait olan okulları, yurtları geri isteme zamanıdır. Laiklik mücadelesi ve bilimsel eğitim mücadelesi vermenin zamanıdır.”

Yarın: İstanbul’da görevli bir öğretmenle 6 soruda MEB’nin 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi

DAHA FAZLA