19 göçmenin öldüğü sınır bölgesinde inceleme
Edirne’de 19 göçmenin donarak hayatını kaybettiği bölgede incelemeler yapıldı
Ersan Kınık - @ErsanKinik
Göç Araştırmaları Derneği, sendikalar ve siyasi parti temsilcilerinden oluşan bir heyet, 19 göçmenin donarak hayatını kaybettiği Edirne İpsala sınır bölgesinde incelemelerde bulunarak bir açıklama yaptı. Uluslararası koruma kanununa aykırı uygulamaların, göçmenlerin canını almaya devam ettiği vurgulanan açıklamada. Geri gönderme anlaşmasının iptal edilmesi ve göçmenlere yönelik saldırgan politikalarını derhal durdurulması gerektiği belirtildi.
Göç Araştırmaları Derneği, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Cam Keramik İş, İletişim İş, Gıda İş sendikaları ve Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emek Partisi (EMEP), Sol Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) temsilcilerinden oluşan bir heyet 19 mültecinin donarak hayatını kaybettiği Paşaköy, Mandakoru mevkiinde incelemelerde bulunarak bir açıklama yaptı.
‘IRKÇI KIŞKIRTMALAR İLE BİRLİKTE GÖÇMENLERİN CAN GÜVENLİĞİ KALMADI’
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi Seyit Aslan tarafından yapılan açıklamada, Türkiye’de yaşayan göçmenlere karşı ırkçı şoven kışkırtmaların arttığını ve bu durum ile birlikte göçmenlerin can güvenliğinin kalmadığını belirtti. Evinde uyurken katledilen göçmenlere, yakılarak öldürülen göçmenlere ve polis kurşunuyla katledilen göçmenlere dikkat çeken Aslan, geçtiğimiz günlerde Türkiye Yunanistan sınırında 19 göçmenin donarak hayatını kaybetmesi olayına ilişkin “Göçmenlerin yaşamış olduğu sorunların ne kadar ağır olduğunu bize gösteriyor” dedi.
Aslan devamında şu sözleri kaydetti:
“Yunanistan sınır birlikleri tarafından önce alıkonulan, daha sonra işkence ve kötü muamelenin ardından Meriç Nehrine geri itilen göçmenlerin 19’u donarak yaşamını yitirdi. Uluslararası Koruma Kanunu’na göre, geri gönderme ilkesine aykırılık teşkil eden bu hukuksuz uygulamalar göçmenlerin canını almaya devam ediyor. AB ve Türkiye hükümeti arasındaki göçmenleri siyasi destek ve ekonomik pazarlık konusu yapan anlaşmalar, bu geri itilmelere meşruiyet oluşturuyor. Başta Yunanistan hükümeti olmak üzere kamu otoritelerinin göçmenlere yönelik saldırgan politikaları derhal durdurulmalıdır. Göçmen hareketlerinin AB tarafından insanlık dışı yollarla engellenmesini ve göçmenlerin ölüme terk edilmesini şiddetle kınıyoruz.
‘GERİ KABUL ANLAŞMASININ İPTAL EDİLMESİ GEREKİYOR’
Göçmenler hayatını kaybederken bölgedeki güvenlik güçlerinin buradaki hareketlilikten bilgilerinin olmaması söz konusu olamaz. Devletin istihbarat birimleri ve güvenlik güçleri bu bölgede ‘kuş uçsa’ bile haberleri olur ama açık bir şekilde görülmektedir ki göçmen politikası ve göçmenlerin bir koz olarak kullanılması hatta onların ölümü üzerinden politika yapılması, iktidarın geleneksel politikası hâline gelmiş durumda. Sanki bu taraftaki iktidar ve devlet bütün sorumluluklarını yerine getirmiş gibi, bütün görevlerini yerine getirmiş gibi davranıp AB ülkelerini eleştirmesi, sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Bu nedenle bir kez daha göçmenlerin güvenlikli bir şekilde sınırları aşabilmesinin yolları açılması gerekiyor ve geri kabul anlaşmasının iptal edilmesi gerekiyor”
Aslan’ın ardından Göç Araştırmaları Derneği’nden Doçent Doktor Didem Danış açıklamalarda bulundu. Türkiye’de göç alanında görev yapan sivil toplum örgütlerinin, bu alanda çalışmalar yapan ulusal ve uluslararası birçok aktörün duyarlılıklarını artırması gerektiğine dikkat çeken Danış, burada söz konusu olan durumun “insanların hayatları” olduğunu vurguladı. Danış daha sonra şu sözleri kaydetti:
“AB devletlerinin, Yunanistan’ın ve Türkiye’nin ve aslında göçmenlerin köken ülkelerinin, sorumluluklarını acilen ciddiye alıp gerekli adımları atmaları gerekiyor. Yaşam hakkı ve hareket hakkı esastır. Burada yaşanan üzücü olayı bir kez daha anmak için buradayız”
Araştırma heyeti, göçmenlerin hayatını kaybettiği bölgede yaptığı incelemelerin ardından sınır köylerinden birine gitti. Burada köylüler ile görüşme yapan heyet, köylülerden bölgenin durumuna ve göçmen hareketliliğine ilişkin bilgiler aldı. Köy sakinleri tarafından yapılan açıklamada, bölgede sık aralıklarla göçmen ölümlerinin meydana geldiği ve bu sayının haftada ortalama 2-3 civarında olduğu öğrenildi.
‘KAÇAKÇILAR ESKİDEN KAÇACAK DELİK ARARLARDI, ŞİMDİ…’
Köylüler, önceki yıllarda göçmen kaçakçılığı yapan kişilerin jandarma gördüklerinde “kaçacak delik” aradıklarını ancak 2020 yılından beri cesaretlendiklerini hatta jandarmaya “posta koyacak” duruma geldiklerini söyledi.
Köylüler ile yapılan görüşmenin ardından araştırma heyeti, köy çıkışında 25 göçmenin kaldığı barakaya gitti. Burada göçmenler ile görüşme yapan heyet, göçmenlerin hedeflerini, yaşadıkları sıkıntıları, yolculuk hikayelerini dinledi. Pakistan, Bangladeş, Somali ve Eritreli göçmenlerden oluşan grup, akşam 21.00 gibi Meriç Nehri üzerinden bot ile Yunanistan’a geçmeyi deneyeceklerini söylediler.
Pakistanlı bir göçmen ise 23 kez Yunanistan’a geçmeyi denediğini ancak başarısız olduğunu, bu akşam bir kez daha geçmeyi deneyeceğini ve aynı zamanda da gruba rehberlik yaptığını ifade etti. Daha önce sınırın öte tarafında yakalananların, Yunan güvenlik güçleri tarafından şiddete uğradıklarını ifade eden göçmenler, kıyafetlerine, paralarına, telefonlarına da el konulduğunun altını çizdiler.