'Tek gözlü jack'

“Tek gözlü jack” (one-eyed jack); 52’lik bir destede bizim “vale” dediğimiz kâğıdın maçasına ve kupasına Anglo-Sakson ülkelerde verilen addır. Bilinir, büyük kâğıtlar küçükten büyüğe J (jack) , Q (queen) ve K (king) diye gider.

Böyle denmesinin nedeni, karo ve sinek valeleri cepheden, iki göz birden görünür şekilde resmedilirken maça ve kupa valelerinin profilden, yani tek göz görünecek şekilde verilmesidir. Dolayısıyla bu iki kâğıttan her biri “tek gözlü jack”, ikisi “tek gözlü jackler” olur.

Mecazı da vardır: “Tek gözlü jack ”terimi, belirli bir tarafını dışarıya gösterirken diğer taraflarını, özelliklerini gizleyen kişiler ya da durumlar için kullanılır. 

Bu arada, Marlon Brando’nun beyaz perde kariyerinde oyunculuğun yanı sıra yönetmen koltuğuna da oturduğu tek filmin bu adı taşıdığını ekleyelim: 1961 yapımı, bir “intikam destanı” sayılabilecek “One-Eyed Jacks”…  

***

Türkiye’de siyasal yaşamın ve solun tarihi dendiğinde özellikle 1960 sonrası için belirli dönemlemelere başvurulmaktadır ve bunlar genel kabul görmüş durumdadır. Örneğin 1950-60 dönemine “Demokrat Parti” dönemi, 1960-71 dönemine “60’lar”, ardından 12 Eylül’e kadar olan döneme de “70’ler” olarak atıfta bulunulması gibi…

Bunun ötesinde her dönemi kendi içinde ayrıştırıp “alt-dönemlere” inilmesi, kimi ekonomik politikalar ve göstergeler açısından belirli bir anlam taşısa bile genel siyasal ortamın resmedilmesi bakımından kafa karıştırıcı olabilir.

İnsanı ayrıntılarda boğabilir.   

Bu sakıncayı dikkate alarak, yani fazla zorlamadan ve her bir dönemin son tahlildeki “bölünmez bütünlüğünü” kabul ederek bir denemede bulunacağız.

***

DP döneminin 1950 ile1957 arası “tek gözlü jack”tir.

Yani maça ya da kupa valesidir.

1950-57 “alt döneminde” muhalefetteki CHP’nin iktidar karşıtı girişimleri cılız, meclisle ve daha “militan” özellikler sergileyen CHP’li milletvekillerinin çabalarıyla sınırlı kalmaktadır. Daha önemlisi, DP iktidarı karşısında toplumsal bir hareketlenmenin sağlandığını söylemek de güçtür.

İşin rengi 1957’den sonra değişmiştir.

DP kendi içinden sallanmaya başlamıştır. DP’ye karşı muhalefet, halkın daha geniş kesimlerinin ve öğrencilerin de hareketlenmesiyle ülke ölçeğine yayılmıştır.

Artık tek gözlü jack egemenliği sona ermektedir; toplumsal-siyasal ortam kendini “iki gözüyle birlikte” ve “cepheden” ortaya koymaktadır.

27 Mayıs sonrasında, 1960’tan 1965’e kadar olan yıllar da pek çok açıdan “tek gözlüdür.” Türkiye kalkınmalıdır… Sanayileşmelidir… Modernleşmelidir, “Küçük Amerika” değilse bile “Büyük Türkiye” olmalıdır…  Onun yerine “pilavı” tercih edenler olsa bile bu işler planlı gerçekleştirilmelidir…

1965’le birlikte, bütün bunlara ilişkin olarak ana akım siyaset dışı sözler söylenmeye başlamıştır. Dahası, Türkiye toplumu bu söylenenlere duyarsız kalmayarak yüzünün diğer tarafını da ortaya koymuştur. 

Tek gözlü jack dönemi böyle bitmiştir.

1970’ler…

12 Mart dönemi, 60’ların sol yükselişine ancak kısa bir süre için set olabilmiş, 1971 ile 73 arasının tek gözlü jack’i, açık konuşmak gerekirse, CHP’de İnönü ve ekibinin “tasfiyesi” ve Ecevit’in mavi dalgası dâhil olmak üzere iki gözlü jack’a yol vermek zorunda kalmıştır.

12 Eylül 1980’e kadar…

Ya sonrası?

***

Kürt hareketinin ayrı yerini, 1989 bahar eylemleri, Tekel direnişi gibi çıkışları unutmamak kaydıyla bir gerçeği vurgulamak zorundayız: 36 yıllık bu dönemde Türkiye, 2013 Gezi Direnişi ile 2015 Haziran seçimleri arasındaki iki yıl dışında hep “tek gözlü jack” olarak kalmıştır...

Gezi Direnişi, sanki 33 yıllık tek gözlü jack döneminin acısını bir seferde çıkarmıştır; “başka bir Türkiye daha var” haykırışını bu ülkenin kentlerine, sokaklarına, alanlarına kazımış gibidir.

Günümüze gelirsek; özellikle 15 Temmuz olayının ardından düzenin tüm çabaları ülkeyi yeniden bir tek gözlü jack’a çevirmeye yöneliktir.

Direnenler de buna karşı direnmekte, yüzün diğer tarafını da görülmesi için çalışmaktadır.

Bu çabalar sırasında ortaya çıkan kimi durumlara “acıyanlar” olabilir.

Böyleleri için 52’lik desteye bir de yüzü hiç olmayan, yani yüzsüz bir vale eklenebilir…