Sıfır Kaza Milli Seferberliği ve 105 ölüm!

81 il tek tek dolaşılacak, her ile neredeyse üç kez gidilecek. Bürokratlar, sermaye temsilcileri, Türk İş ve Hak İş, Memur Sen temsilcilerinin geniş katılımı. Ciddi ciddi bir organizasyon, sayısız toplantı, sayısız sunum. Çoğu toplantının tutanakları kitapçıklar haline getirilecek dağıtılacak. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı atakta, hedef sıfır kaza, özellikle inşaatlarda…

Bu kampanyanın başladığı 13 Mayıs ile bu yazının yazıldığı 2 Haziran tarihleri arasında İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine göre 105 işçi yaşamını yitirdi. Yazıyla YÜZBEŞ!

“Çalışma Hayatında Milli Seferberlik Programı'nın 4 aylık teması 'İş Sağlığı ve Güvenliği' olarak belirlendi. Önceliği inşaat sektörü olacak programın startını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, mega projelerden 3. Havalimanı inşaatında verdi.Bu yıl özellikle iş kazalarının en yoğun olduğu inşaat sektörünü seçtiklerini  ifade eden Müezzinoğlu, 3. havalimanının da inşaat sektörünün en önemli alanı olduğunu belirtti. Müezzinoğlu, ‘İşin özünde kendimize, yaptığımız işe saygı, değer vermemiz’ dedi.”

13 Mayıs’ta Bakan Müezzinoğlu’nun sıfır kaza hedefini açıkladığı toplantı sonrasında bu yazının yazıldığı 2 Haziran tarihine kadar 17 inşaat işçisi yaşamını yitirdi.

“Seferberliğin başlatıldığı günün Soma’da 301 işçinin hayatını kaybettiği kazanın 3. yıldönümü olduğuna dikkat çeken Müezzinoğlu, “Böyle acı bir günü bir taraftan unutmamak, bir taraftan da o günün verdiği mesajları gelecek kuşaklara doğru aktarabilmek için bugünü seçtik” dedi. Her 15 saniyede dünyada 160 işçinin iş kazası geçirdiğini ve her gün yaklaşık 6 bin kişinin iş kazası veya meslek hastalığı yüzünden öldüğünü ifade eden Müezzinoğlu, “Bizim medeniyet anlayışımız ‘insanı yaşat ki, devleti yaşat der’. Bunu bir kültüre dönüştürür, bir bilince dönüştürürsek; hep beraber başarıya ulaşırız” diye konuştu.”

Geçen hafta Zonguldak'ın Kilimli ilçesinde özel bir maden ocağında yaşanan göçükte mahsur kalan işçilerden Volkan Köroğlu'nun cesedine 31 saat sonra ulaşıldı.

“Bir inşaatın denetimi sırasında yaşadıklarını anlatan Müezzinoğlu, "Kaskı olmayan bir çalışan gördüm. Şantiye sorumlusu yanımdaydı. 'Bu ne' derken, kask ve kemer ayaklarının yanında, iskelede. Müdürü 'Biz her sabah teslim ediyoruz' dedi. Böyle olursa işimiz yok. Burada hep birlikte duyarlı olacağız. Yanındaki arkadaşı müsade etmeyecek. O iskelede sen yalnız kendine bedel ödetmiyorsun. Tedbirini almayana ve kurallara uymayan yerlerde de cezayi müeyyidelerde merhametli olmak, derler ya 'Merhametten maraz doğar' anlayışını canlarla kaybediyoruz" diye konuştu.”

Ama Müezzinoğlu’nun yaptığı konuşmanın ardından bugüne topu topu iki haftada inşaatlarda gerçekleşen 17 ölümün hiçbirinin ana nedeni kişisel koruyucu kullanmama değil! İsterseniz birlikte bakalım ne dersiniz?

ÇÖZÜM MÜ İSTİYORSUNUZ, BUYURUN BİRAZ DA BİZİ DİNLEYİN

Aşağıdaki tabloda Bakan Müezzinoğlu’nun “Sıfır Kaza Kampanyası”nı başlattığı günden bu yazının yazıldığı güne kadar gerçekleşen ve basın yayın organlarından İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi tarafından derlenen inşaatlarda ölümler yer alıyor.

Tablo 1. Sıfır Kaza Kampanyası Sonrası / İnşaatlarda Gerçekleşen Ölümlerin Nedenleri

Neden

İşkolu

Düşme

Yapı Makinası Kazası

Elektrik Çarpması

Malzeme Çarpması Düşmesi

Kalp Krizi

Yapı Kısmı Çökmesi

Belirlenemeyen

Toplam Ölüm

Ölüm

9

3

1

1

1

1

1

17

Bu ölümlere daha yakından baktığımızda, yarısından fazlasının yine yüksekten düşme olduğunu, düşme nedenlerinin de “uygun korkuluklu iskele olmaması”, “asansör, döşeme boşluklarının kapatılmaması”, “Döşeme kenarlarına korkuluk konmaması” gibi lisans derslerinde temel önlem olarak anlattığımız önlemlerin alınmamasından kaynaklandığını görüyoruz. Tabii ki buna neden olan denetim, gözetim ve eğitim hususları. Tüm bunlardan sonra ancak tali bir husus olarak sayılabilecek kişisel koruyucu eksikliği olduğunu görüyoruz. Çok basit, standartlara uygun iskele kurulmamış, standartlara uygun korkuluk yerleştirilmemiş, bunlar denetlenmemiş… İşçi hatası bunun neresinde? Hiçbir yerinde değil…

Yine iskelede çalışan bir işçi çelik halatın yüksek gerilim hattına teması sonucu yaşamını yitiriyor. O kadar yaygın, o kadar bilindik bir vaka ki, derslerimizde en temel ölüm nedenleri arasında, fotoğraflarla, çizimlerle anlatıyoruz. Elektrik akımı kesilmeli veya mevzuatımızda çok net bir şekilde belirtilen uzaklığa taşınmalı diyoruz. Demek ki derslerde anlatmakla olmuyor, yetmiyor… Burada da işçi mi suçlu diyeceğiz?

Yapı makinalarındaki kazalara baktığımızda bir işçi su kanalı yapımında devrilen makinanın altında kalarak, bir işçi hafriyat kamyonuyla çarpışan bir yapı makinasının içinde çarpışma sonucu, bir işçi de dolgu malzemesi dökerken devrilen kamyonun altında kalarak, bir işçi baraj şantiyesinde teleferik hattındaki sarsıntı sonucu sepetin düşmesi sonucu ölüyor. Bir diğer malzeme düşmesi olarak incelediğimiz olayda ise işçi, vinç tarafından taşınan borunun düşmesi sonucu yaşamını yitiriyor. Bir işçi yıkım sırasında, yıkılan kısmın altında kalarak yaşamını yitiriyor, ki yıkım işi ciddi uzmanlık isteyen, planlı şekilde yapılması gereken bir iştir, bir uzmanlık alanıdır. İşçi hatası bunun neresinde? Kişisel koruyucu bunun neresinde? Hiçbir yerinde değil…

Topu topu iki haftalık verilere şöyle bir baktık. Acaba bunlar çok mu sürpriz, çok mu beklenmedik, çok mu kaçınılmaz olaylardı? Şöyle geçmiş verilere bakalım ve tartışalım dedik. Aşağıda SSK verilerinden elde edilen 1968-1999 yılları arasında gerçekleşen kazalar, bir başka ifadeyle işlemi tamamlanmış kazalar (4347 vaka) ve işlemi tamamlanmadan bilirkişi raporu halindeyken elde edilen 1972-2008 yılları arasındaki veriler veriler (1117 bilirkişi raporundan elde edilen 1149 ölüm ve yaralanma) bir arada. Aynı anda hem bilirkişi dosyalarında olan, sonrasında da SGK verilerine yansıyan olaylar çıkarılarak iki kez sayılmaları önlenmiştir. Kısacası inşaat sektörünün neredeyse 40 yıllık iş cinayeti özeti bu tabloda verilmektedir. Kuşkusuz tüm ölümlerin yaklaşık yüzde 10-15’lik kesimi ancak incelenebilmiştir, ama istatistiksel olarak ciddi bir veri olduğu söylenebilir.

Tablo 2. İnşaat Sektöründe En Sık Gerçekleşen 9 Kaza Tipi  (Gürcanlı ve Müngen, 2013)

 

KAZA TİPİ

Ölüm

%

Yaralanma

%

1

İnsan Düşmesi

1120

43,7

978

33,3

2

Elektrik Çarpması

303

11,8

86

2,9

3

Malzeme Düşmesi*

269

10,5

313

10,7

4

Yapı Makinalarındaki Kazalar

229

8,9

115

3,9

5

Yapı Kısmının Çökmesi

174

6,8

90

3,1

6

Şantiye İçi Trafik Kazaları

171

6,7

41

1,4

7

Kazı Sırasında Göçükler

141

5,5

57

1,9

8

Diğer Tipteki Kazalar

102

4,0

1170

39,9

9

Patlayıcı Madde Kazaları

53

2,1

84

2,9

 

Toplam

2562

 

2934

 

*Malzeme sıçraması, makinaya uzuv kaptırma, malzeme altında uzuv kalma, sivri uçlu cisimle yaralanma

Bu kapsamlı geçmiş verilere şöyle bir bakalım. Çok ayrıntıya gerek yok yüksekten düşme, elektrik çarpması, malzeme düşmesi ve yapı makinalarındaki “kaza”ları topu topu 4 temel kazayı önlersek tüm ölümlerin yüzde 75’ini önlüyoruz. Bir başka ifadeyle 4 ölümden 3’ünü!

Bilmediğimiz, bizim için sürpriz olan, önlememizin önünde engel olan hiçbir şey yok, hiçbir şey! Büyük iddialı sözlere gerek yok, hemen, somut, bir iki gün içinde alınması gereken önlemler belli, geri kalanı sonra konuşuruz, tartışırız. Bakınız yukarıda değerlendirmiş olduk, daha iki haftalık verilerde bile şunu görüyoruz: Tekniğine uygun iskele, korkuluk, boşlukların kapatılması, yapı makinalarının planlı ve denetimli bir şekilde operasyonları gerçekleştirmesi, uygun malzeme taşınması, iletilmesi, bu kadar basit, bu kadar temel şeylerden söz ediyoruz 3. Havalimanı’nda gerçekleştirilen etkinliğin toplam masraflarıyla karşılaştırıldığında veya 81 ilde yapılacak o etkinlikler için harcanacak paralarla kıyaslandığında lafı bile edilemeyecek, ufacık masraflar. Hadi sermayedar sineğin yağını hesaplar biliyoruz, ama o kadar toplantı, kampanya veya moda tabirle “PR faaliyeti” yapacağımıza her gün “100 şantiyeyi denetliyoruz” , “mevzuata uygun olmayan her işyerini kapatıyoruz” desek acaba? Bunu yapacak siyasi irade yok mu diyorsunuz? 2002 yılından beri iktidarda olan, tüm iktidar aygıtlarında tam gücü olan bir iktidarın önünde hiçbir engel yok değil mi? Neden hâlâ “işçi güvenlik kemerini takmıyor” noktasına takılıp kalıyorsunuz? Çok basit sorular, çok basit yanıtlar… Var mısınız bu yanıtları hep birlikte ama özellikle de işçilerle birlikte verelim.

Tablo 2 için kaynak:

Gürcanlı GE, Müngen U.” Analysis of Construction Accidents in Turkey and Responsible Parties” National Industrial Health 2013: 51