Makedonya: Restorasyon mu, oyuncu değişikliği mi?

Makedonya aylardır önemli siyasi olaylara sahne oluyor. Bir yandan üniversite öğrencileri sürekli olarak eylemde. Mezuniyet sınavlarının hükümet kontrolünde yapılmasına karşı yükseltilen ses, parasız eğitimi de içeren daha geniş taleplerde yankısını buluyor. Öte yandan, hükümet iyice ayyuka çıkan usulsüzlükler ve yolsuzluklarla ilgili tapelerle iyice köşeye sıkışmış vaziyette.

Bu durumda, Makedonya’da hükümet ortalama bir sağcı iktidardan bekleneni yaptı ve çareyi etnik tansiyonu yükselterek bir konsolidasyona gitmekte buldu. Üç hafta önce Makedonya’nın Kosova sınırındaki Goşnitse sınır karakolu, gün ortasında, nereden geldiği belli olmayan 40 militan tarafından basılmıştı ve kimsenin burnunun bile kanamadığı saldırıda Arnavut kökenli militanlar birleşik/büyük Arnavutluk taleplerini karakoldaki polislere arz ettikten sonra ellerini kollarını sallayarak kayıplara karışmıştı.

Bu olayın düzmece olduğu tartışılırken bir yandan da hükümet karşıtı eylemler hız kazandı ve Doğu Bosna’da, Bosnalı Sırplar’ın kontrolündeki Zvornik’teki bir polis karakoluna Vahabi olduğu bilinen bir militan “Allahu Ekber” nidalarıyla bir baskın düzenledi. Kendisi ile birlikte bir polis daha öldü ve ardından Bosnalı Sırplar’ın kontrolündeki bölgede bir cadı avı başladı.

Hazır Balkanlar’da “İslami Terör” tehdidi gündeme gelmişken, Makedonya hükümeti oldukça nazik bu durumu fırsat telakki etti. Geçen hafta sonu sabaha karşı Makedonların ve Makedonyalı Arnavutların birlikte yaşadığı Kumanovo kentindeki Divo Naselje mahallesine bir operasyon düzenledi. Çıkan çatışmada on dördü Arnavut kökenli “terörist”, sekizi polis olmak üzere tam 22 kişi öldü. Sonrasında da yarıya yakını Kosova kökenli olmak üzere yaklaşık 30 kişi gözaltına alındı.

Normalde, bu hareketin ardından Arnavut milliyetçilerinin sessiz kalmaması beklenirdi fakat Arnavut milliyetçileri itidal çağrısında bulundu. Zaten Makedonya’daki en büyük Arnavut partisi DPA (Demokratska Partija na Albancite – Arnavutların Demokratik Partisi) Makedon milliyetçisi VMRO-DPMNE (Vnatrešna makedonska revolucionerna organizacija – Demokratska Partija za Makedonsko Nacionalno Edinstvo: İç Makedon Devrimci Örgütü - Makedonya'nın Ulusal Birliği Demokratik Partisi) ile koalisyon içerisinde yer alıyor.

Yirmi iki kişinin öldüğü bir operasyon sonrası, uluslararası kamuoyunun duruma sessiz kalması beklenemezdi elbette. Ban-ki Moon hemen bir açıklama yaparak tarafları sakin olmaları için uyardı. NATO ve AB ise Makedonya DEVLET başbakanı Gruevski’ye bir ton daha yukarıdan uyarı gönderdi ve hem karakol baskınının hem de Kumanovo operasyonunun şeffaf bir komite tarafından araştırılmasının gerekliliğini belirtti.

Bütün bunların üstüne İçişleri Bakanı Gordana Yankulovska, Ulatırma Bakanı Mile Yanakieski ve Ulusal Günevlik ve İstihbarat Dairesi başkanı ve aynı zamanda Gruevski’nin kuzeni olan Saşo Miyalkov aniden istifalarını sundular.

Şimdi soru şu: Makedonya’da ufukta bir restorasyon mu görünüyor?

Öncelikle bir durumu tespit etmek lazım: Nikola Gruevski başbakanlığındaki hükümet dokuz yıldır iktidarda ve her ne kadar Gruevski, Putin, RTE ya da Macar lider Orban gibi totaliter bir iktidar yapısı kurma taraflısı olsa da şu ana kadar ne AB ne de NATO karşıtı herhangi bir girişimde bulunmuş, böyle bir söyleme başvurmuş değil. Keza, partisi VMRO-DPMNE de… Ana muhalefetteki Sosyal Demokratların ise şu an için iktidara gelebilme şansları yok gibi. Geçen yılki parlamento seçimlerinde %43 oy alan VMRO-DPMNE karşısında sosyal demokratlar ancak %25 oy almışlardı. (Evet, bizdeki durumla benzerlik şaşırtıcı!)

2001 yılındaki ayrılıkçı Arnavutlarla Makedon hükümeti arasında imzalan Ohri Çerçevesi’nden bu yana Makedonya’da siyaset hem Arnavut tarafında hem de Makedon tarafında milliyetçilere emanet edilmiş durumda. Şu an için ne NATO’nun ne de AB’nin, emperyalizmle bir sıkıntıları olmayan olmayan Arnavut ve Makedon milliyetçileriyle bir sorunu yok. (Bizdeki durumla benzerlik şaşırtıcı değil. Milliyetçilerin fıtratında var emperyalizmle iyi geçinmek!)

Fakat, şurası da bir gerçek ki, Gruevski’nin son eylemleri bardağı taşırmaya yetti bile ve muhtemelen ihale Gruevski’de kalacak. Şu durumda, NATO ve AB ile herhangi bir sorunu bulunmayan Makedonya’daki milliyetçi iktidarın restorasyonundan ziyade, iktidarın başındaki oyun kurucunun yerini yedek kulübesinden bir başka oyuncu ile değiştirilmesi daha da muhtemel gibi.

Yarın Makedonya’da büyük bir eylem olacak. On binlerce yurttaşın sokağa çıkması beklenilen eylemin nereye varacağını şu an için kimse tahmin edemiyor. Bu coğrafya 2014 Şubat’ında Bosna’da üç federal parlamentonun ateşe verildiği bir ayaklanma gördü. Sonuçta bir şey değişmedi. Ne iktidarda bir değişiklik oldu, ne de toplumsal muhalefette yeni yapılar ortaya çıkabildi. Muhtemelen 17 Mayıs Pazar günkü eylemden sonra, ister yakın bir zamanda olsun, isterse belli bir süre geçtikten sonra olsun, fatura Gruevski’ye kesilecek ve kervan yürümeye devam edecektir. NATO ve AB işi gücü bırakıp, kendisine biat etmiş bir siyasî hat varken, daha adil, daha demokratik bir hükümeti mi tercih edecekti?

Peki, hali hazırdaki toplumsal muhalefet bu zokayı yutacak mı? Evet.

Parlamentodaki sosyal demokratlar dışında, toplumsal muhalefetin en önemli temsilcilerinden biri olan “Solidarnost” (Leviçarsko Dvijenye Solidarnost – Dayanışma Sol Hareketi) kendisini toplumun her alanını “insanileşme”ye, sosyal adalete, işçi haklarına ve demokrasi mücadelesine adamış. Her çeşit otoriter hükümet formuna, sömürü sistemine karşı Mayıs 2012’de kurulmuş ve milliyetçiliğe, militarizme ve adam kayırmacılığa karşı olduklarını duyuruyorlar. Çıkış manifestolarında herhangi bir kuruma karşı olmadıklarını açıkça beyan eden, “emperyalizm” kelimesini ağızlarına bile almayan bir “sol” hareketten ise herhangi bir beklentimiz yok.