Kazananlar ve kaybedenler

31 Mart Yerel Seçimi’nin üzerinden beş gün geçti ancak AKP’nin sürekli itirazları nedeniyle, kazananlar belli olsa da, resmi sonuçlar açıklanamıyor ve mazbatalar yeni seçilen belediye başkanlarına teslim edilemiyor.

Kazananın tümüyle kazanamadığı, kaybedenin tümüyle kaybetmediği bir geçiş dönemindeyiz. Ekonomik krizle sarsılan iktidarın yönetememe krizinin derinleşeceği, bu krizi daha fazla baskı kurarak aşmayı deneyebileceği bir geçiş dönemi bizi bekliyor.

Seçim sonuçlarının bir türlü ilan edilememesi ve bu geçiş döneminin yaratacağı belirsizlikler ilk gece yaşanan sevinç dalgasını bir parça sönümlendirse de 31 Mart’ın olumlu sonuçlarını gölgelemeye yetmiş değil. Kazananlar ve kaybedenler listesi uzun ve üzerine ayrıntılı değerlendirmelerde bulunmak gerekiyor ama biz ilk bakışta öne çıkanları ele alalım.

Musluğu kesilenler

Yandaşların belediye ihaleleriyle ihya edildiği, kurulan rant ağıyla iktidarın konumunu sağlamlaştırdığını bilmeyen yok. Bu ihalelerdeki yolsuzluklar ve usulsüzlüklerin yarattığı kayıp ise  hepimizin kaybı. Yalnızca 2018 yılında 408 ihaleye çıkan İBB’nin ödediği toplam bedel yaklaşık 10 milyar lira (1). 25 yıl boyunca verilen ihaleler ve aktarılan paraların boyutu tam anlamıyla dudak uçuklatıyor.

İhalelerden akan muslukların kapanacak olmasıyla sürecin ilk kaybedenlerinin yandaş şirketler olacağını söyleyebiliriz. Kazananlar ise mega projelerden, bitmek bilmeyen inşaatlardan, garanti bedelini cebinden ödediği Avrasya Tüneli’nden, 3. Köprü’den, Şehir Hastaneleri’nden yılan yurttaşlar olacak.

Belediyelerden akan musluğun kesesini fazlaca doldurduğu bir başka yapı ise gerici vakıflar. Çiğdem Toker’in haberine göre İBB’nin 2018 yılında vakıf, dernek, okul, spor salonlarına yaptığı destek tam tamına 847 milyon 592 bin 858 lira, 27 kuruş (2). Bu vakıfların başını ise Bilal Erdoğan’ın Yüksek İstişare Kurulu’nda yer aldığı TÜGVA ile TÜRGEV ve ENSAR çekiyor.

O halde 31Mart’ın yandaş şirketlerle birlikte en büyük kaybedenleri belediye kaynaklarıyla semiren tarikat ve cemaatlerin elindeki vakıflar olacak. Kazananlar ise bu vakıflarla artık daha az temas edecek çocuklar, kadınlar ve öğrenciler olacak.

Toplumsal mücadelelerin kazanımları

Gözler daha çok İstanbul ve Ankara’nın üzerinde olsa da memleketin farklı noktalarından da sevindirici seçim sonuçları geldi. Özellikle çevre mücadelesinin odağında yer alan bölgelerde halkın isyanının sandığa yansıdığı görüldü.

Rize’de HESlere karşı mücadele yürüten Fındıklı halkı Yaylaların Kardeşliği Platformu kurucularından Ercüment Çervatoğlu’nu belediye başkanı seçti. Cengiz Holding’in maden çalışmalarına karşı Cerattepe mücadelesi kuşkusuz Artvin belediye seçimlerinde büyük rol oynadı. Nükleer Santral yapılması planlanan İğneada’nın Kıyıköy beldesinde belediye, projenin sahibi AKP’den CHP’ye geçti. Benzer diğer örnekleri de hesaba katarak doğayı sömüren şirketlerin kaybettiğini, yaşadığı yöreye sahip çıkan halkın ve gelecek kuşakların kazandığını söyleyebiliriz.

31 Mart’ın bir başka sonucu ise adalete duyulan ihtiyacın gün yüzüne çıkmasıdır. Kızı Rabia Naz’ı trafik kazasında kaybeden babanın adalet mücadelesine sahne olan Giresun’un Eynesil ilçesinde kazaya neden olanları koruyan iktidar belediyesinin el değiştirmesi bu ihtiyacın çok açık bir örneğidir. Benzer biçimde 10 Ekim katliamında kızını kaybeden Hatice Çevik’in Suruç Belediye Başkanı seçilmesi acılarda ortaklaşan halkların adalete ve barışa özlemini göstermektedir.

Yüksek siyasette kendilerine yer verilmeyen kadınların yerellerde öz güçleriyle başarılar elde etmesi kadın mücadelesinin önemli kazanımlarından biri. Adlarını burada sayamayacağımız kadar çok kadın muhtar, toplumsal mücadelelerin içinden gelerek kendi sözleriyle seçimleri kazandı. Bunların yanında, Bilecik’in Pazaryeri ilçesinde AKPli önceki belediye başkanının mobbingine uğrayıp görevinden alınan ve bağımsız aday olarak seçimlere katılan Zekiye Tekin’in başkanlığı kazanması gibi tekil örnekler de kadınların sesini, sözünü yükselten başarılardır.

Son olarak, doğrudan bir ilişki olduğunu söylemek için elimizde yeterli verimiz olmamakla birlikte EYT mücadelesinin de sonuçlara toplamda etki ettiğini tahmin edebiliriz.

Halk kime boyun eğmedi?

Özetle, 31 Mart seçimlerinin sonuçlarına baktığımızda farklı siyasi görüşlerden olanların bir araya gelip iktidara karşı dayanışma geliştirdiğini ve halkın iktidara, baskıya, zulme, şiddete, adaletsizliğe, kutuplaştırmaya, sömürüye, ranta boyun eğmediğini görüyoruz.

Öte yandan gittikçe ağırlaşacağı öngörülen krizle sarsılan ekonomiye, hayat pahalılığına, geçim derdine çare diye iktidarın İstanbul ve Ankara’da onlarca noktada açtığı tanzim çadırları da pek işe yaramamış görünüyor. Uzayan soğan kuyruklarına, kendisini düşkün duruma getirenlere de halkın boyun eğmediğini söyleyebiliriz.

Son olarak şu saptamayla bitirelim. Halk aynı zamanda sol içindeki karamsarlara, “faşizm kaybedeceği seçime girmez” diyerek peşin peşin umutsuzluk yayanlara, “CHP de HDP de düzen partisi, yanlarında durmayız” diyen steril ve sterilliği ölçüsünde apolitiklere de boyun eğmemiştir. Bugüne kadar tüm seçimlerde kaybetse de yılmamış, AKP-MHP bloğunu geriletmek için bugün elindeki oy kozunu kullanmıştır.

Kaybeden henüz tam kaybetmediyse de çöküşün yolunun yukarıda saydığımız direnç noktalarının birleştirilmesinden geçtiği ve politik özneye dönüşen örgütlü bir halk gücünün oluşturulması gerektiği açıktır.

1.http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/ekonomi/1315036/iBB_de_ihale_oyunlari.html
2.https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/cigdem-toker/ibbden-vakiflara-hizmet-raporu-3288303/