İğfal ve ganimet fantezileri

Hafta sonu yaşadığımız başarısız darbe girişimi ve onu izleyen AKP darbesi, rejimin zor aygıtlarına nasıl da bel bağladığını bir kez daha göstermiş oldu. Dahası cihat haykırışlarının, selaların, camilerden AKP mitinglerine çağrıların, vandalizm temsili yürüyüşlerin, allahuekberlerin kaçınılmaz biçimde akla getirdiği, bunun bir şeriat provası olduğu.

Konu elbette çok boyutlu ama en önemli ayaklarından biri şeriatın nasıl da en koyusundan, en zehirlisinden bir ataerkiyi gündeme getirdiği.

Sadece üç olaya bakalım. Taksimde ‘başı açık’ bir kadının şeriatçı yamyam güruh tarafından darp edilmesi, Trabzonspor Basketbol Takımı yöneticilerinden Veysel Taşkın’ın, "Darbeci gavur piçlerin malları ve karıları artık milletin malıdır" beyanı ve polisin gözaltına aldığı askerin 10 aylık olan kızına tecavüz etme arzusu...

Bu bir zihniyet örüntüsü...

Ve biz bu zihniyet örüntüsünü yakın bir coğrafyadan biliyoruz.

Ezidi kadınlara tecavüz eden, onları köle pazarında satan İŞID de aynı Veysel Taşkın gibi düşünmektedir. Ve şöyle propaganda etmektedir:

“Hiç şüphe yok ki şer-i ölçüler dâhilinde-ehli kitap veya putperest savaşan kimselerin kadınlarını cariye olarak almak caizdir. İbni Kudame El Makdisi (r.a) bu konuda şöyle demektedir: kadınların ve çocukların öldürülmeleri caiz değildir. Dolayısıyla ganimet olarak Müslümanlara cariye olurlar. Çünkü peygamber efendimiz (s.a.v) çocukların ve kadınların öldürülmelerini yasaklamıştır. Bu yüzden peygamber efendimiz (s.a.v) ganimet olarak onları aldığında köle olarak alırdı”.[1]

Hafta sonu yaşananlarla kesif bir leş kokusu gibi ortaya çıkan bu zihniyettir.

Bu zihniyet örüntüsünde ‘kadın’, düşman addedilenin, nesebi belirsiz ‘gavurun’ namusudur. Bu noktada, zafer bayrağının dikileceği bir toprak parçası gibi gözler ‘düşmanın kadınlarına’ çevrilir.

Nasıl ki ‘türbanlı bacı’ ‘rejimin namusu olarak kadın’; sakınılması, köşe-bucak saklanması, tedbirli ve tetikte olunarak korunması, sıkılanması gereken bir büyük korku nesnesi ise düşmanın kadınları; ‘başı açık laikçiler’ de ele geçirilmesi, hükmedilmesi, tarümar edilmesi, aşağılanması, ‘kirletilmesi’ gereken bir linç nesnesidir.

‘Başı açık kadın’ artık bir iğfal konusudur, yağmalanması hak görülen yabancı topraktır…

Aslında şeriatın ataerkisi, AKP rejiminin pek çok yasasıyla, uygulamasıyla hali hazırda gündemimizde. Kadınlar için boşanmayı zorlaştıran yasa önerileri, arabuluculuk, tecavüzcüyle evlendirilme, müftüye resmi nikah yetkisi verilmesi vs.

Ancak bugün olan bu yasal hamlelerin ötesinde kadınların ‘başı açık’ olduğu için kendilerini güvende hissetmedikleri gerçeği. ‘Demokrasi bayramıyla’(!) karşımıza çıkan tekbirlerin, salyaların, leş kokularının, çember sakalların, şalvarların, cüppelerin kadınlar için anlamı, taciz edilmek, hedef haline gelmektir…

Tekbirlerin, salyaların, leş kokularının, çember sakalların, şalvarların, cüppelerin anlattığı şey en ilkel haliyle ataerkidir…

Bu ataerki; bir kadının sokakta yürüyememesi, yürüyecekse kamburunu çıkarıp olanca varlığını oraya gizlemeye çalışması; göz temasından, varlığını duyuracak bir konuşma tonundan ya da kahkahadan kaçınmasıdır; bir görünmezlik zırhına, çarşafa, peçeye, uzun siyah eldivenlere sığınmasıdır.

Bu ilkel ataerkide ne beden ne karar kadına aittir. Hepsi tanrının emanetidir. Emanetin sahibi erkektir.

Bu ilkel ataerkide, kadın tıpkı bir mal gibi ganimet olarak görülür.

Bu ilkel ataerkide, 10 aylık bir kız bebeğe bile tecavüz etmek ‘intikam fantezilerini’ süsler.

Bu ilkel ataerki için kadınlığın sınırları, ‘başı açık’ ‘dinsiz orospular’ ile mahallenin namusu ‘türbanlı bacılar’ arasında çizilir.

Bu ilkel ataerki şeriatın ataerkisidir. Korkusu kadındır. Hatırlanacaktır; IŞİD’liler en çok kadınlar tarafından öldürülmekten korktuklarını açıklamışlardı.

Şeriatın ataerkisini murdar edecek olan bu topraklarda da kadınlar olacaktır. Kadınlar için bu artık varlık yokluk meselesidir…

 

------------

NOTLAR:

[1] IŞİD fetvası: 'Kadın ganimettir, helaldir': http://ilerihaber.org/isid-fetvasi-kadin-ganimettir-helaldir/6963/