“Cuma’ya gittim, gelecem”

Evet, gittiniz Cuma’ya, geleceksiniz tabii.

Eskisi gibi sıkışık zamanlarda da değil, rahat rahat gidip geleceksiniz.

Gerekli düzenleme nihayet yapılıyor, yapılacak. Ferah ferah, huzur ve refah içerisinde gideceksiniz ve aynı şekilde geleceksiniz. 

Gerçi gerekli düzenleme yapılmadan önce de gidiyordunuz ve elbette geliyordunuz. Şimdi daha geniş, daha uzun, daha yasal, daha şer’i, gitmeyenleri mimlemenin daha kolay olduğu şekilde, daha daha daha gidip geleceksiniz işte.

Cuma’ya gitmek ve elbette Cuma’dan gelmek, her inançlı müslümanın en doğal hakkı!

Daha başka gidiş gelişleriniz de var. Gidiş gelişlerimiz. Sabah işe ya da okula gittiniz mesela, akşam eve geleceksiniz. Bakkala yoğurt almaya gittiniz, sofra da hazır, yoğurdu alıp hemen geri geleceksiniz. Yürüyüşe gittiniz yahut kondisyon ve yaş durumunuza göre koşuya, yürüdükten sonra ne yapacaksınız, tabii ki geleceksiniz. Kahveye gittiniz, iki el okey atıp, arkadaşlarla üç beş sohbet edip biraz geç de olsa geleceksiniz. Mesaide sigara molası verdiniz, sigaranızdan derin derin nefesler çekip beş dakikada geleceksiniz. Akşam sinemaya gittiniz, bir tanıdıkla buluşup iki tek attınız, geç de olsa gece yine eve geleceksiniz. Gündüz komşuya gittiniz, bir kahve içeçeceksiniz, biraz kaynatacaksınız, fala bakacaksınız ve elbette geleceksiniz. Yukarı mahalleye pazara ya da aşağı mahalleye markete gittiniz, lahana alacaksınız ki akşama ocağa şöyle güzel bir kapuska çalabilesiniz, lahanayı alıp geliyorsunuz doğal olarak.

Uzatmayalım, her gidişin bir gelişi var işte. Tıpkı Cuma gibi!

Siz gidip geliyorsunuz, biz gidip geliyoruz da; bazıları için aynı durum söz konusu değil. Kuşatılmış mahalleleri, bulundukları mahalleyi terk etmeleri söylenmiş, söyleneni de yapıyorlar, yan mahalleye gitmeye çalışıyorlar, gidemiyorlar ve gelemiyorlar…

Silopi’de 4 Ocak günü DBP Parti Meclisi Üyesi Seve Demir, Özgür Kadın Kongresi çalışanı Fatma Uyar ve Silopi Halk Meclisi Eş Başkanı Pakize Nayır, Karşıyaka Mahallesi’ndeki evlerinden polis anonsu üzerine çıkıyor, daha güvenli olduklarını düşündükleri Yeşiltepe Mahallesi’ne gitmeye çalışıyor. O sırada bir zırhlı araçtan açılan ateş sonucu yaralanıyor, yaralı vaziyette bir köprü altına sığınıp yardım ve ambulans istiyor, yardıma ulaşamıyor ve ölüyorlar. Sonradan açıklanan otopsi raporuna göre, Demir’e 11, Uyar’a 3, Nayır’a 5 kurşun isabet etmiş.

Bir mahalleden çıkıyorsunuz, yan mahalleye gidemiyorsunuz, mahallenize de geri gelemiyorsunuz. Sokaklarda, evlerde, odalarda, dolaplarda...  Demir, Uyar ve Nayır gibi onlarca ceset var, gömülemiyor bile. Sırf Cuma’ya değil, cenaze namazına da gidilemiyor!

Ne garip değil mi? Mesela İstanbul Pendik’te, Batı Mahallesi’nden Doğu Mahallesi’ne geçmeye çalışırken tren yolu geçidinin orada zırhlı araçtan açılan ateş sonucu vuruluyorsunuz, yardım istiyorsunuz, yardım gelmiyor, ölüyorsunuz.

Çok acayip. Ankara’da Yukarı Dikmen Mahallesi’nden Aşağı Dikmen Mahallesi’ne geçmek, zinhar mümkün değil, abluka sürüyor, gitmeye çalışırsanız, tank, tüfek, top, mermi... vuruluyorsunuz, ölüyorsunuz. 

Tıpkı Silopi’deki gibi İzmir’de de var bir Karşıyaka ve bir sürü mahallesi. Geliş gidişler mümkün değil şimdi! Çok garip! Fırına gidiyorsunuz ve gelemiyorsunuz. Bakkala gidiyorsunuz ve ıııh, geliş yok. Yan mahalleye, aynı şekilde. Cuma’ya gidiyorsunuz ve gelemiyorsunuz.

Hiç olur mu canım öyle şey? Olmaz değil mi?!