Vitrin: Yeni çıkanlar

Vitrin: Yeni çıkanlar

Bir haftaya daha veda ederken, yeni bir haftaya sizin için seçip aşağıda paylaştığımız yeni kitaplarla başlamanızı hararetle öneririz, sevgili İleri Kitap okurları… İyi pazarlar dileriz.

MADDE 22 - JOSEPH HELLER

“Madde 22, okuduğum mantıklı tek savaş romanı.”

- Harper Lee -

“Madde 22, faşizme karşı verilen savaşta, Amerikalıların yarattığı en büyük destan.”

-  Kurt Vonnegut -
 
“Son elli yılda yazılmış iki büyük Amerikan romanı var. Biri Madde 22.”

- StephenKing -
 
“Madde 22’nin muazzam başarısı, seçkin bir edebi eserin bazen gerçekten de çok geniş bir okuyucu kitlesine ulaşabileceğini gösterdi.”

- AnthonyBurgess -
 
“Orijinal. Kimse buna benzer bir kitap okumamıştır.”

- Norman Mailer -

II. Dünya Savaşı’nda bombardıman uçağı pilotu olarak görev yapıp askeri bürokrasinin nasıl işlediğini gören Joseph Heller tecrübelerinden ilhamla yazdığı bir kitapla Amerikan edebiyatını dönüştürdü. Edebiyatta mizahi geleneğin ve savaş karşıtlığının en önemli ürünlerinden olan Madde 22 ise yazarını gölgede bırakacak kadar popülerleşip başlı başına Amerikan kültürünün bir parçası haline geldi.

İtalya’da Amerikan ordusu adına bombardıman uçağı pilotu olarak görev yapan ve hiç karşılaşmadığı binlerce kişi tarafından öldürülmek istendiği için kızgın olan Yossarian’ın asıl derdi, askerlik görevini bitirmek için gereken uçuş sayısını her geçen gün artıran ordusuyladır. Yossarian, görevlerden feragat etmek için herhangi bir girişimde bulunursa, fazlasıyla komik bir kural olan Madde 22’ye takılacaktır: Eğer biri tehlikeli savaş uçuşlarını yapmaya gönüllüyse aklını kaybettiği düşünülür ama görevlere katılmak istemediğini belirten resmi bir başvuruda bulunursa delirmediği ortaya çıkar ve böylece görevine devam etmek zorunda kalır.

Yayınlandığı günden beri Amerikan edebiyatının köşe taşlarından biri olarak görülen Madde 22, tarihin en çok ilgi gören, en sıradışı kitaplarından biri. Edebiyatta kara mizahın doruk noktası.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Madde 22, Yazar: Joseph Heller, Yayınevi: İthaki Yayınları, 2019, 608 Sayfa

 

ADSIZ'DA YEDİ GÜN - FİLİZ ELASU

“Gönül gözüyle mi, dünya gözüyle mi bakacaksın bana?”

Cevap vermedi. Bekliyordu. Beyaz Renault gelse, onu kurtarsa… Ama Renault yavaştı, sabredemeyeceği kadar yavaş… Sabah güneşinin sıcaklığını, sarının turuncuya çalan parlak yansımasını önünde uzanan yolda, yolu çevreleyen çorak toprakta, sonra da yüzünde hissetti. Gözleri kamaşmıştı. Gözlüklerindeki lekeler belirginleşmiş, önündeki manzarayla gözleri arasına kirli bir perde örmüştü. Kendi kendine güldü. O, dünyaya kirli gözlük camlarıyla bakıyordu ve beyaz Renault’nun şoföründen medet umuyordu.

Arzuladığı Ses’ten, sesin sahibinden kurtulmaktı ama bunu yapabilmek için onunla yüzleşmesi gerekiyordu. Bu, çelişki değil miydi? Çelişkinin, çatışmanın olduğu yerde huzur arıyordu. Belki de yüzleşmeye yüklediği anlam yanlıştı. Aslında yüzleşme derken yüz yüze gelmeyi, savaşmayı değil, tanımayı kastediyordu. Tanımak ise, insanın gördüğünden kaçmasını değil, gördüğüyle bir miktar da olsa aynılaşmasını gerektiriyordu, tıpkı aynaya bakmak gibi…

Filiz Elasu, bu sefer Salih’in aynasına bakmaya davet ediyor bizi. Bakmadan geçemeyeceğiniz, görmeden edemeyeceğiniz mekanı ve etkileyici atmosferiyle; trajedi ve mucizenin birlikteliğini, tarihin ve şimdinin seslerinde duyacağınız; hayali ve gerçek karakterlerin eşliğinde bir hikayenin, varlığa ilişkin türlü sorunun peşinde bir yolculuğa çıkarıyor.

Adsız’da Yedi Gün bir yolculuk romanı, dışa olduğu kadar içe de dönük bir yolculuk…

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Adsız'da Yedi Gün, Yazar: Filiz Elasu, Yayınevi: Siyah Beyaz, 2019, 270 Sayfa

KÜLTÜRSÜZLÜĞÜMÜZÜN DÖRT MEVSİMİ - FERİDUN ANDAÇ

Kültürsüzlüğümüzün Dört Mevsimi, tarihimiz boyunca mevcut olan, 2000’lerin ortamında giderek sertleşen kültürel krizin ortasında yazılmış denemelerden oluşuyor. Feridun Andaç, sözünü sakınmadan, edebiyat ve yayıncılık dünyası ve gündelik hayat içindeki kültürel yozlaşmanın, düşünsel erozyonun kaydını tutuyor.

Geçmişin birikimini canhıraş yok etmeye çalışan bir siyasal atmosferin, ve aynı zamanda ticarileşmenin baskısı altında kültürel üretim süreçlerinin geçirdiği değer kaybını önümüze seriyor. Okumanın, yazmanın, edebiyatın, yaşama güç katan, bireyin gelişimine katkıda bulunan bir direnme alanı olarak kavranabilmesine ilham veriyor.

Kültürsüzlüğümüzün Dört Mevsimi, metinler, kentler, okunan kitaplar ve anılar arasında mekik dokuyan, yaşadığımız zamanı edebiyatın içinden geçerek okuyan bir yazarın güncelliğimize bakan denemeleri.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Kültürsüzlüğümüzün Dört Mevsimi, Yazar: Feridun Andaç, Yayınevi: Eksik Parça, 2019, 240 Sayfa

CİHAT KISKACINDA KADINLAR - HAMİDE YİĞİT

“Savaş dediğiniz şey, bir toplumu topyekûn esir alıp biat ettirmek, sömürülme ve köleleştirilme planlarına karşı direncini kırmak değil midir? Topluma diz çöktürmenin en kritik aşaması ise kadınları teslim almaktır. Çünkü kadınlar toplumun direngen yanıdır… O yüzden ister içerideki iktidar savaşı olsun, ister işgal hedefli dış müdahaleler olsun, ilk hedef her zaman kadınlardır. Tarih boyunca bu böyle olmuştur.”

Ortadoğu’da “Arap Baharı” adı altında başlatılan savaşın korkunç yüzü birçok defa görüldü. Tunus’ta, Mısır’da, Suriye’de… Bu süreçte “cihat” savaşına katılan silahlı gruplarla hilafet devleti kurmak amacıyla ortaya çıkan eli kanlı örgüt IŞİD’in Irak ve ağırlıklı olarak Suriye’de kadınlar üzerinden yaptığı insanlık dışı uygulamalar da bütün dünyanın gözleri önünde gerçekleşti. “Cihat nikâhı” kıyılarak tecavüze uğrayan, pazarlarda üzerlerine etiket konularak satışa çıkarılan, bedenleri ganimet olarak vaat edilen kadınların yanında savaş ve cihat karanlığına karşı direnen kadınlar da vardı.

Hamide Yiğit, bu karanlığa karşı mücadele eden kadınları, Suriye’deki kadın direnişini, bölgeye özel analizler ve konunun öznesi kadınların anlatımıyla ele alıyor. Dünyaya seslerini duyuramayanların sesi olmak ve söylenmeyenleri söylemek için…

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Cihat Kıskacında Kadınlar, Yazar: Hamide Yiğit, Yayınevi: Tekin Yayınevi, 2019, 240 Sayfa

YEDİ DELİ ADAM - ROBERTO ARLT

Yedi Deli Adam, kendisine sürekli acı veren ruhunu görüp anlamaya çalışan bahtsız bir adamı ve etrafında şekillenen karanlık, absürd olaylar silsilesini anlatıyor. Delilik nöbetleriyle, ruhun ve zihnin tikleriyle, birbirinden ilginç karakterlerle, devrimci, anarşist yaklaşımlarla dolu, yazıldığı dönemin Buenos Aires’inin çarpıcı bir portresini çizen roman, RobertoArlt’ın başyapıtı kabul ediliyor.

“Acizane, Arlt’ın İsa olduğunu varsayalım. Dolayısıyla Arjantin İsrail, Buenos Aires de Kudüs’tür... Arlt keskin zekâlı, tehlikeyi göze alan, koşullara ayak uydurabilen, doğuştan hayatta kalma becerisine sahip biri... hiç kuşkusuz Arjantin ve Latin Amerika edebiyatının önemli bir parçası.”

- RobertoBolaño -

“Kitaptaki karakterler okurun ruhuna adeta musallat oluyor.”

- JulioCortázar -

“Bu kıyılarda edebiyat dâhisi olarak adlandırılacak biri varsa o RobertoArlt’tır... sanattan ve büyük, tuhaf bir sanatçıdan... doğduğu şehri herkesten daha iyi, muhtemelen ölümsüz tangolar yazmış olanlardan bile daha derin anlamış birinden bahsediyorum.”

- Juan Carlos Onetti -

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Yedi Deli Adam, Yazar: RobertoArlt, Yayınevi: Kolektif Kitap, 2019, 296 Sayfa

ÖLÜLER DİYARI - JEAN-CHRİSTOPHE GRANGE

Cinayet büro amiri StéphaneCorso, bir dizi striptizci cinayetini araştırmakla görevlendirildiğinde, ne peşinde olduğu katilin karmaşık ruh halinin ne de girmesi gereken karanlık dünyanın farkındadır. Soruşturma onu geçmişi şaibeli, goya hayranı bir ressama götürür: PhılippeSobieski’ye. Ressamla corso arasındaki düello, porno ve sadomazoşizm dünyasının labirentlerinde bir kedi fare oyununa dönüşür. Gerilimin efendisi Grangé, Ölüler Diyarı’nda insan doğasının kuytu köşelerini keşfe çıkıyor…

 

Sen kötüsün. 

Sen bir katilsin. 

Sen bir sapkınsın. 

Senin kanın çürümüş, zehirli ve kokuşmuş bir kan. Soyun neyse kanın da odur.

(Tanıtım Bülteninden)

KÜNYE: Ölüler Diyarı, Yazar: Jean-ChristopheGrange, Çevirmen: Tankut Gökçe, Yayınevi: Doğan Kitap, 2019, 464 Sayfa

DAHA FAZLA