Üç kuşak Türkiye İşçi Partili yeniden kuruluşu anlattı: TİP solun birleştirici gücü olacak

Üç kuşak Türkiye İşçi Partili yeniden kuruluşu anlattı: TİP solun birleştirici gücü olacak

TİP'i yeniden kurma çağrısı yapan üç kuşak sosyalist, kuruluş sürecini ve TİP'i yeniden kurmanın taşıdığı anlamı anlattı.

'Gel Kardeşim' metni ile Türkiye İşçi Partisi'ni (TİP) yeniden kurma çağrısı yapan Birinci TİP GYK üyesi Savaş Al, İkinci TİP üyesi Seher Ünver Bülbül ve İleri Haber Genel Yayın Yönetmeni Onur Emre, TİP'in kuruluş sürecini anlattı.

İz Gazete'nin sorularını yanıtlayan TİP kuruluşu çağrıcıları, "Türkiye İşçi Partisi, sol sosyalist güçler adına birleştirici bir güç olacak" dediler.

Savaş Al, Seher Ünver Bülbül ve Onur Emre ile İz Gazete'de yayınlanan röportajın bir bölümünü okurlarımıza sunuyoruz.

Türkiye İşçi Partisi’nin yeniden kurulma ihtiyacı nereden doğdu?

Seher Ünver Bülbül: Bizler uzunca bir dönem Türkiye'nin içinden geçtiği bu karanlık süreçte bir çıkış arayışı içerisindeydik. Yeni bir yol, yeni bir yön arayışı bu. Biliyorsunuz yine uzunca bir dönem AKP iktidarı ile devlet aygıtı ve bürokrasisi sol ve emekçiler üzerinde bir baskı oluşturdu. Mevcut anayasa, OHAL ve KHK’lar ile tasfiye edildi. Yani şu anda ülkemizde gerçekten saltanat ve hilafet özlemi duyan bir yeni rejim inşa ediliyor. Bu rejim gücünü açıkçası baskıdan alıyor. Biz uzunca yıllardan bu yana, yani Birinci Dönem Türkiye İşçi Partisi kuruluş dönemindeki gibi bir çıkışın Türkiye sosyalist hareketinde var olması gerektiğini düşündük. Böylesi zor bir dönemde mücadele ederek biriktirdiğimiz deneyimi açıkçası emekçi sınıflar ile buluşturmak hedefini önümüze koyduk. Biz yine bu ülkede özellikle işçi sınıfının kendi sesini siyaset içerisinde yeteri kadar ifade edemediğini de gördük. Elimizdeki en büyük araç, sınıf siyaseti. Türkiye'deki işçileri emekçileri daha da genişletirsek; kadınları, gençleri bu siyasetin içine sokarak iktidar mücadelesindeki hattıımızı  net olarak belirginleştirebiliriz. Dolayısıyla böyle bir metin etrafında birleştik.

Savaş Al: Descartes felsefeyi dinin köleliğinden kurtardı. İnsanlık ona gelinceye kadar binlerce engizisyon mahkemesi yaşadı. Kapitalizme geçtikten sonra ilk sanayi tekstil, ikincisi demir çelik, üçüncüsü petro-kimya, dördüncüsü de bilişim sektörü. Dünya Sosyalist hareketi bilişim sektörünün gelişimine ilişkin üretim yapamadı. Aslında kapitalist dünya da yapamadı. Yaşanan sancılar da bu yüzden. Şimdi burada olay şu; bilişim sektörünün çalışanları artık öyle bir durumda ki, hepsi birer bilim insanı. Aynı zamanda dünyadaki sosyalist hareketler çok büyük bir olanak taşıyor artık. Öyle bir sınıf partisi de olacak ki bu partinin içi bilim insanı dolu. İşte bu nedenle bunun üretimini yapabilmek adına bu parti kuruldu. Artık klasik, “Ben sosyalistim” denilebilecek durum yok.

Mesela Gezi olaylarını iyi inceleyin. Gezi olayında öyle bir derinlik var ki eminim hepiniz okumuşsunuzdur. Ben tweetleri okudum hayran kaldım. Gezi'dekilerle buluşmak için gelen İstanbul Valisi eylemcilerle buluşmak için onların yanına gitmeye kalkıyor, valiye telefonda diyorlar ki, o yoldan gelme orada polis var, barikat var. Kültürel derinliği görebiliyor musunuz? Eğer bu kültürel derinliği aşabilirsek sosyalistler başarılı olur.  Mevcut olanakların üstünde bir kültüre ulaşamadığı sürece dönem  şartlarına ayak uydurması lazım son üretimini yapamazsan nasıl iktidar olacaksın? Türkiye'de hiçbir siyasi hareket siyasi üretim yapmadı. Biz hepimiz, sosyalizmi savunduğumuzu söyledik ama, kapitalizmin yaptığını eleştirmenin ötesinde yeni bir şey getiremedik. Mesela Kılıçdaroğlu onu söylüyor, bunu söylüyor. Ancak eleştirinin ötesinde bir şey getirebiliyor mu, hiçbir üretim var mı?

'TİP BİR PARTİNİN BAŞKA BİR PARTİYE DÖNÜŞMESİ DEĞİL'

Peki bu çağrı için zamanlamanın doğru olduğunu düşünüyor musunuz?

Onur Emre: Önümüzde bir yerel seçim var, bir de genel ve başkanlık seçimleri. Bu seçimlerde bütün devrimcilerin, sınıfın sesi olup o anlamda bizim dışımızdaki unsurlarla da seçimlerde bir politika üretebilmek istiyoruz. Türkiye'de sosyalist hareketin bütün olarak AKP rejimine karşı güçlü bir çıkış örgütlemesi gerekiyor. Ancak sol, belli açılardan dağınık. AKP rejimine karşı çıkmaya çalışan çok sayıda sol örgüt, devrimci parti dağınık ve örgütsüz biçimde mücadele etme gayreti içerisinde. Türkiye İşçi Partisi, bunları birleştirici bir hareket aynı zamanda. Yani TİP bir partinin başka bir partiye dönüşmesi değil. Türkiye'de dağınık olan ve birlikte mücadele etmesi gereken devrimcilerin bir araya geleceği sınıfın siyasetini, kadınları, gençleri bir araya getireceği bir parti olacak. Aslında biraz geç kalındı denilebilir, ama sonuçta önümüzde seçimler var. Türkiye'nin geleceği açısından seçimlerde bir sol-sosyalist alternatif, işçi sınıfı alternatifi yaratmamız lazım ve bunu güçlü bir parti olarak yapmamız lazım. Cumhurbaşkanlığı seçimi bir eşik. Bu seçimin ardından Türkiye karanlığa bir adım daha atabilir. Bizim bunun önünü kesmek için erken hareket etmemiz lazım, bu açıdan doğru bir zamanda kendisini duyurdu, kuruldu, çalışmasını başlattı bana kalırsa.

Türkiye İşçi Partisi seçimlerde bir Cumhurbaşkanı adayı gösterecek mi yoksa olası bir CHP'nin solda duran bir adayı mı desteklenecek?

O.E.Y: 2019 seçimleri üç aşamalı bir seçim. Yerel seçimler var halkçı belediyecilik anlayışını ön plana çıkaracağımız bir seçim. İkincisi Cumhurbaşkanlığı seçimi. Biz bu seçimde, sol-sosyalist bir ortak adayın çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Bu konuda görüşmeler yapıyoruz, çalışmalarımız olacak. Ancak bu aday bütün sol örgütlerin desteklediği ortak bir aday olabilir. Seçim süreci yaklaştıkça biraz daha netleşir tablo. CHP aday çıkaracağız diyor HDP de aynı şekilde bir aday çıkaracak. AKP ve sağ partilerin de bir adayı var. Bunun karşısında nasıl bir sosyalist aday çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.

'HER YER OVACIK OLSUN'

Halkçı Belediyecilik anlamında Türkiye’de bir Ovacık deneyimi var. Bu deneyimi nasıl buluyorsunuz?

O.E.Y: Ovacık meselesi Türkiye'de çok önemli bir örnek. Belediye Başkanı hem yoldaşımız hem de örnek aldığımız bir halk devrimcisidir. Bizim de  daha önceki katkısını önemli bulduğumuz bir isim. Mesela biz Ovacık deneyiminin güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz, tabir doğruysa her yer Ovacık olsun istiyoruz. O açıdan yerel seçimlerde bu anlayışı yayabiliriz. Ovacık’taki örneği Türkiye'nin her yerinde kazandırmaya çalışacağız. Maçoğlu gerçekten örnek bir yoldaşımız. Türkiye'de devrimci mücadelede çok önemli bir görev üstlenmiş durumda. Halkçı mücadelede çok kıymetli biri kendisi. Onun da arkasında durmaya devam edeceğiz.

TİP’in kuruluş sürecinde sol-sosyalist partilerden gelen tepkiler ne yönde oldu? Sosyal medyada bu çağrının etkisini hissettiniz mi?

O.E.Y: Belli partilerle görüşmeleriniz oldu. Türkiye Sosyalist hareketi içerisinde çok sayıda örgüt var. Hepsinin de kendine has gündemleri var. Çağrıyı yapanlar arasında çok sayıda eski TİP üyesi, yazar ve aydınlar var. Dolayısıyla sonrasında bize çok hızlı geri dönüşler oldu. Dolayısıyla iyi bir çıkış oldu ve artarak devam edecek. Her örgütün kendine göre bir gündemi var. Biz çalışmamızı yürütüyoruz. Tabii ki bazı arkadaşlarımızı bilgilendirdik, görüştük. Bazı arkadaşlarımızı davet ettik. Bunların bir kısmı daveti kabul etti ve, bize katıldı. Bir kısmı ile görüşmeler devam ediyor. Bu bir kuruluş süreci sonuç olarak kuruluş sürecinde olumlu sonuçlar ortaya çıkar. Başka katılan arkadaşlarımız olur. Ama biz bir örgütlerin birliği gibi düşünmedik. TİP’in kuruluşu örgütlerin birliği mantığına dayanmıyor. Uzunca bir dönemden bu yana Türkiye ve dünya sosyalist hareketinin bir durağanlık yaşadığını görüyoruz. Dolayısıyla bir sıkışma yaşanıyor. Yani bugün var olan sosyalist hareketlerin, örgütlerin kendi içinde bulundukları dünyanın içinden çok da fazla çıkma dertleri olmadığını görüyoruz. Çıkışımızın da en önemli nedeni bu. Biz bir iddia ortaya koyuyoruz; biz Türkiye'de devrimci bir program sunuyoruz ve bu devrimci programdaki temel ilkemiz işçi sınıfını ve sınıfın hem  tarihten gelen hem de güncel çıkarlarını savunmak. Bu nedenle önümüzde bir iktidar mücadelesi var. Bu cesur program ve bu iddia ile sosyalizmin bu mücadele içerisinde aktör haline gelmesi için çaba gösteriyoruz.

'İŞÇİLER, KADINLAR, GENÇLER ÖRGÜTLENMELİ'

Türkiye İşçi Partisi’nin ağırlıklı olarak örgütlenebileceği bir alan var mı?

O.E.Y: Bunun için üç alan tarif edilebilir. Birincisi işçiler, ikicisi gençler, üçüncüsü kadınlar... Türkiye’de kadınlara yönelik çok ciddi bir baskı var. Yine Türkiye’de geleceği yok edilen gençler var, gençliği bu yolda örgütlememiz lazım. Ama bizim için en önemlisi işçiler, en fazla mağdur edilen kesime yönelmemiz gerekiyor. Sonuç olarak dediğim gibi bu alanlarda örgütlenmek gerekiyor. Mesela çevre hareketi var. HES’ler yapılıyor ve bu durumdan mağdur olan insanlar var. Savaşa sürüklenen insanlar, Kürtler var. Ama kadın hareketi, işçi hareketi ve gençlik hareketi biraz daha öne çıkıyor.

S.Ü.B: Kadın hareketi demişken biz bu harekette kadınlara özellikle sesleniyoruz. Biz 'kadın erkek eşitliği fıtratta yoktur' diyenlere karşı kadına şiddet algısı yaratanlara karşı, bir yerden kadını eve kapatıp diğer yandan üretim adı altında sömürüye maruz bırakanlara karşı kadınları mücadeleye çağıracağız. Açıkçası bu süreçte eşitlik özgürlük adalet bağımsızlık, kız çocuklarının laik eğitim alması konusunda kadınların kendisini rahatlıkla ifade edebileceği bir yer olacak Türkiye İşçi Partisi.

'TİP HALKIN SORUNLARINA ÇÖZÜM ÖNERECEK'

Türkiye İşçi Partisi yerel ölçekli meselelerde nasıl bir tavır takınacak? Mesela İzmir’de  'Artı Para' sistemi gibi meseleler mevcut.

O.E.Y: TİP’in her örgütünün, kendi bulunduğu ilde iktidardan kaynaklı ortaya çıkan yerelde yaşayan insanlara zarar veren uygulamalar ve bu uygulamalara yönelik çalışmaları olacak. İzmir'de mesela artı para sistemi. Sonuçta artı para o ya da bu şekilde kabul edildi ancak bir mücadele alanı ve ortaya bir tepki çıktı. Bu tepkiler birden bire yok olmuyor. Belediye başkanının ya da Devlet Demir Yolları'nın bir sonraki icraatinde tepkilerin artarak meydana geldiğini göreceğiz. Parti şu an kurulma aşamasında. İzmir il yönetimi oluşacak. Kendine yöneticiler seçecek. Bazı yerlerde işçi ağırlıklı olan ulaşım sorununa müdahale edecek. Menemen gibi yerlerde tarım emekçilerinin yaşadığı, su sorunu gibi sorunlara müdahil olacak. Bornova'ya gittiğinde öğrencilerin konut ve eğitim sorununa karşı tepki vermeye çalışacak. Sonuçta TİP İzmir örgütü doğal olarak İzmir'in sorunlarını İzmir'de yaşayan insanların ihtiyaçlarına karşılık gelecek bir politika ortaya çıkaracak.

Son artı para meselesine karşı TİP’in kurucuları sokaktaydı, imza topladı. İnsanlarla konuştular, birlikte karşı koymak gerektiğini anlattılar.