Tıpta "dinen caiz midir" dönemi başlıyor

Sağlık Bakanlığı'nın hazırlıklarını yürüttüğü Biyoetik Kurulu'nda tıp uzmanlarının yanı sıra bir ilahiyatçının da bulunması tartışma yarattı.

Sağlık Bakanlığı, “Biyoetik Kurulu” oluşturmak için hazırlıklara başladı. Kurul için hazırlanan klavuzda, genel cerrahtan psikiyatra, doğum ve kadın hastalıkları uzmanından çocuk sağlığı uzmanına kadar bir çok üyenin yer alması planlanırken tıp bilimiyle ilgili bir kurulda “tercihen İslam hukuku alanında doktorasını yapmış ilahiyatçı”nın da bulunması dikkat çekti. Bu durum kürtaj, aşı ve organ bağışı gibi hassas konuların kurulda nasıl değerlendirileceğine ilişkin kafalarda soru işareti yarattı.

Cumhuriyet'ten İklim Öngel'in haberine göre Türk Tabipleri Birliği Genel Sekreteri Özden Şener, bunun bir tıp kurulunda “dinen caiz mi değil mi” diye bakılacağı anlamına geldiğini belirterek, “Çağdışı, gerici, tıbın uzağında, insanları hastalığa, sakatlığa hatta ölüme mahkum edecek kararlar çıkabilir” uyarısında bulundu.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın hazırladığı “Türkiye Biyoteknoloji Stratejisi ve Eylem Planı” geçen haziran ayında Resmi Gazete’de yayımlandı. Bu planda sağlık alanında biyoteknolojinin geliştirilmesi için yapılacak çalışmalar arasında “Sağlık bakanlığı bünyesinde bir biyoetik kurulu kurulması” öngörüldü.

Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu da eylem planına uygun olarak 27 Kasım tarihinde “Biyoetik Kurulu Yapısı ile Çalışma Usul ve Esaslarına İlişkin Klavuz”nu yayımlandı. Klavuzda, kurulun amacının ne olacağı, kurulda kimlerin yer alacağı ile görev ve yetkileri belirlendi.

Klavuzda biyoetik “Tıpta ve biyolojide meydana gelen gelişmelerin, çeşitli teknolojik gelişmelere bağlı olan bilimsel sonuçların etik düzlemde meydana getirdiği kapsamlı sorunların irdelenmesi üzerinden gelişen etik alanı ya da bölümü” şeklinde tanımlanırken kurulun amacına ilişkin olarak “Kurul; sağlık bilimleri, yaşam bilimleri ve sağlık politikalarının etik boyutlarının sistemli ve sürekli bir biçimde ele alır. Ulusal ve uluslararası standarları takip ederek ilgili düzenleyici kurumara, ilgili yasaların gerektirdiklerine, başvuranlara ve topluma uygun olarak hareket etmek sorumluluğunu taşımaktadır” ifadeleri kullanıldı.

İSLAM HUKUKU DOKTORALI İLAHİYATÇI

Klavuzda en çok göze çarpan ise kurulda yer alacak üyeler oldu. Klavuzda üyeler, “Müsteşar veya müsteşar yardımcısı, bakanlık birinci hukuk müşaviri, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nu, Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nü, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nu, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’nı, UNESCO Biyoetik İhtisas Komitesi’ni temsilen birer yetkili, uzmanlığını ve doktorasını tamamlamış halk sağlığı, tıbbi biyoloji ve genetik, tıp eğiti ve tıp tarihi uzmanları ile kadın hastalıkları ve doğum, çocuk sağlığı ve hastalıkları, psikiyatri uzmanları, biyomedikal mühendis, hukukçu” şeklinde sıralandı. Bu sıralamada ek olarak “tercihen İslam hukuku alanında doktorasını tamamlamış ilahiyatçı” bir üyenin bulunması dikkat çekti. Klavuz onaylandığı tarihte yürürlüğe girecek.

KARŞI GÖRÜŞ BİLDİRMEK ZOR

TTB Genel Sekreteri Özden Şener klavuzu “Sağlık alanını ilgilendiren konularda İslam hukukuna, İslam’ın emrettiği yasalara bakılacak” biçiminde değerlendirdi. Türkiye’nin laik bir devlet olduğunu ve böyle devletlerde hiçbir dinin karar verici olamayacağını söyleyen Şener, İslam hukukun referans gösterilerek günüme yansıyan “Kürtaj için ikna odaları, ‘kürtaj cinayettir’ ifadesi, aşılarda domuz yağı bulunduğu dedikodusu, Ramazan’da kan verilir mi, ilaç orucu bozar mı, organ nakli günah mı tartışmaları”nı anımsattı. Böyle bir kurula islam hukukçusunun girdiğinde “dinen caiz mi değil mi”ye bakılacağını söyleyen Şener, “İslama uygun değildir” dendiği anda başka bir üyenin buna karşı görüş bildirmesinin günümüz iktidarı nedeniyle zor olacağına dikkat çekti. Şener, “Çağdışı, gerici, tıbın uzağında, insanları hastalığa sakatlığa hatta ölüme mahkum edecek kararlar çıkabilir” uyarısında bulundu.

DAHA FAZLA