Sağlıkçıların Sur için tuttuğu nöbet 14. gününde

Sağlık emekçileri, 36 gündür sokağa çıkma yasağı uygulanan polis ablukasındaki Sur'a sağlık hizmeti götürebilme amacıyla 14 gündür 'Ölüme karşı yaşam, siyaha karşı beyaz direniş' sloganıyla nöbet tutuyor. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde çalışan ve nöbete destek veren hekimle kentteki sağlıkçıların verdiği mücadeleyi konuştuk.

Meryem Yıldırım – İleri Haber

Diyarbakır'ın Sur ilçesinde uygulanan sokağa çıkma yasağı 36'ıncı gününe girdi. Top atışlarıyla harabeye dönen, can güvenliğinin olmadığı, evlere isabet eden kurşun ve roketatarlar nedeniyle yaralananların hastanelere ulaşımının engellendiği kentin incisi olan Sur’da, sağlık hakkının gasp edilmesine karşı karşı duran sağlıkçılar, "Ölüme karşı yaşam, siyaha karşı beyaz direniş" sloganı ile başlattıkları nöbetle önemli bir soruna çözüm olmaya çalışıyor. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) ile Türk Tabipler Birliği (TTB) üyesi sağlıkçılar öncülüğünde Sur’a sağlık hizmeti götürebilmek için başlatılan ‘yaşam nöbeti’ bugün 14'üncü gününe girdi. Dağkapı’da Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde tutulan nöbeti sağlıkçılar, "Abluka son bulana kadar burada nöbet tutacağız" ifadeleriyle sonuna kadar sürdürmekte kararlı.

DİYARBAKIR GENELİNDEKİ SAĞLIKÇARDAN TAM DESTEK

Dicle Üniversitesi (DÜ) Tıp Fakültesi Hastanesi’nde çalışan doktor L.Ç.D., bu nöbete destek veren hekimlerden yalnızca biri. Diyarbakır’daki hastanelerde görev yapan çok sayıda sağlıkçıdan nöbetin destek gördüğünü İleri'ye anlatan doktor L.Ç.D., hekimlerin, hemşirelerin, anestezi uzmanlarının ve diğer tüm sağlık çalışanlarının mesai sonrası ya da gün içerisinde uygun olduğu vakitlerde saat 11.00 ile 18.30 arası nöbeti büyük bir dayanışmayla sürdürdüğünü söyledi. İl dışındaki sağlık çalışanı ve hekimlerden, milletvekillerinden destek gördüklerini, uluslararası basın kuruluşlarından da arayarak nöbetle ilgili bilgi alındığını aktaran L.Ç.D, nöbetin Sur’daki sağlık hakkının engellenmesine son verilene kadar süreceğinin altını çizdi.

SAĞLIKÇILAR HER SABAH SUR’UN KAPISINA DAYANIYOR

Sağlıkçıların her sabah yardım çantaları ve tıbbi malzemelerle Sur’un kapısına dayanarak güvenlik güçlerine “İçeri girmemize izin verin, yaralı varsa, hasta varsa ilgilenelim” şeklinde ısrarla talepte bulunduğunu bildiren L.Ç.D, şöyle devam etti: “Her gün acil uzmanları, acil hemşireleriyle sırt çantalarından tıbbi malzemelerle giderek zorluyorlar. Her gün geri çeviriyorlar ama onlar yine her gün gidiyor. İnsan Hakları Bildirgesi’ne göre savaş bile olsa sağlık hakkı engellenemez, ambulansın ve sağlıkçıların girilmesine izin verilmesi lazım. İçeride diyaliz hastası var, kanser hastası var. Bunların aksamaması lazım. Ama hiçbir şekilde izin verilmiyor.”

36 GÜNDE 178 KİŞİDEN EX SAYISI YALNICA 1

Yandaş medyada özellikle Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin hedef gösterilerek yaralı polislere müdahale edilmediği bu nedenle ‘kasten’ ölüme terk ettiği yönündeki iddialara tepki gösteren doktor şu çarpıcı bilgileri verdi:

“Bizim hastanemize Sur’daki 36 günlük sokağa çıkma yasağı boyunca gelipte 178 kolluk kuvvetinden hayatını kaybeden sayısı yalnızca 1. Ama GATA’ya götürülen ve hayatını kaybeden sayısı 30. Buraya gelen her kişiye karşı biz görevimizi yerine getiriyoruz. Elimizdeki bu veriler çok net değerler. 10 tanesi yolda gelirken acile girmeden hayatını kaybetmiş, 3-4 tanesi direk bize getirilmeden morga götürüldü. Ama toplamda doğrudan ölen sayısı yalnızca 1 kişi. Cemaat-PKK işbirliği şeklinde üniversiteyi hedef göstermek için bunlar yapılıyor. ”

L.Ç.D., Meclis Sur’daki yaşam hakkı ihlallerine dikkat çekmek için Meclis önünde de bir basın açıklaması yapmayı planladıklarını ekleyerek, sağlıkçılara yaptığı şu çağrıyla sözlerini sonlandırdı:

“Bu direnişi ne kadar büyütürsek o kadar çok kamuoyunun haberi olur.”

DAHA FAZLA