Kozmosun kardeşliği adına: 57 yıl önce bugün insanlık uzaya çıktı!

Kozmosun kardeşliği adına: 57 yıl önce bugün insanlık uzaya çıktı!

“Tarihteki ilk uçuşu gerçekleştirmeyi bana önerdikleri zamanki duygularımı söylemeye gerek yok gibi. Sevinç mi? Hayır bu sadece sevinç değildi. Gurur? Hayır yalnızca gurur da değil. Çok büyük bir mutluluk duydum. Uzaydaki ilk insan olmak, doğayla bu eşi görülmemiş düelloya girişmek, daha fazlasını düşlemek mümkün mü? Üzerime yüklenen bu dev sorumluluğu da düşünmeden edemedim. Kuşaklar boyu insanların düşlediklerini bir ilk olarak gerçekleştirmek, ilk olarak insanlığın uzaya giden yolunu açmak...”

İleri Haber

Bu sözler 57 yıl önce bugün, 12 Nisan 1961’de ‘Uzay Çağı’nı başlatan Sovyet Kozmonot Yuri Gagarin’e ait.

İnsanın yüzünü gökyüzüne çevirmesinin bilim tarihindeki serüveninde ayrı bir yeri var. Yüzünü göğe çeviren hemen her insan, evrenin ne kadar büyük ve onun karşısında insanın ne kadar küçük olduğunu düşünmüştür. İnsanın doğa karşısındaki güçsüzlüğünü telafi etmesinin, güçlenmesinin, üretmesinin ve günümüzde artık yaratıcı hale gelmesinde uzay ile kurulan ilişkinin hep önemli bir yeri oldu.

İnsanlık tarihinin en önemli hamlelerinden birisi “kendisi için küçük ama insanlık için büyük adım” atanlardı. Dünya’yı dönüştürme mücadelesine yapılmış en önemli katkılardan birisi, Galileo’nun teleskopunu gökyüzüne çevirmesi ve evrene bakışımızı kökten değiştirmesiydi.

KIYIDAN OKYANUSA AÇILMAK…

Ve insanın uzay yolculuğu...İnsanoğlunun bir ‘kıyı’ olarak benzetebileceğimiz gezegenimiz Dünya’dan uzay okyanusuna çıkması, Ay’ın yüzeyine inip kalkması ve gezegenlere cihazlar gönderebilmesi bilimin büyük bir ileri atılımıdır. Yuri Gagarin’in 57 yıl önce bugün, 12 Nisan 1961’de gerçekleştirdiği ilk uçuş bu açıdan çok önemlidir.

Bu yüzden ‘uzay çağının başladığı tarih’ olan 12 Nisan 1961’i yazarken, o tarihi adımı atan, insanlığı uzaya çıkaran Yuri Gagarin’i ve uzay macerasını hatırlamadan geçmek olmaz.

KÖYDEN UZAYA…

Yuri Aleksiyiç Gagarin 9 Mart 1934’de Moskova’ya 150-200 km mesafedeki Gzhatsk’a bağlı küçük bir köy olan Klushino’da dünyaya geldi. Dört çocuklu bir ailenin üçüncü çocuğu olan Yuri’nin babası bir marangoz, duvarcı ustası ve çiftçi; annesi ise çobanlık yapan bir ailenin kızıdır. Gagarin ailesi hep birlikte bir kolektif çiftlikte çalışıyorlardı. Gagarin’in çocukluğu İkinci Dünya Savaşı yıllarına denk gelmiş, bu nedenle yaşıtı olan pek çok yurttaşı gibi acılar ve zorluklar içinde geçen bir çocukluk yaşamıştı. Okula başladığı yıllarda köyleri Almanlar tarafından işgal edilmiş ve eğitimine daha başlangıç aşamasında ara vermek zorunda kalmıştır. Neredeyse bir buçuk yıl Nazi askerlerinin işgali altında kalan köyleri 9 Nisan 1943’de Sovyet Kızıl Ordusu tarafından geri alınır. Gagarin ancak bu sayede eğitimine kaldığı yerden devam etme şansı bulur.

İkinci Dünya Savaşı’nı büyük bir zafer kazanan Sovyetler Birliği, 20 milyon insanını kaybetmiş, Gagarin’in dahil olduğu kuşak, tüm yaşamları boyunca bu gerçekle baş başa kalarak, ülkelerinin, halklarının bu yıkımın etkilerinden bir an önce kurtulması için çeşitli sorumluluklar üstlenmişti.

HAYAT DEĞİŞTİREN OLAY…

Gagarin gençlik yıllarında, bir Sovyet savaş uçağının evlerinin çok yakınındaki bir tarlaya zorunlu iniş yapmasına tanık olmasını hayatının dönüm noktalarından birisi olarak hatırladığını sık sık tekrar etmiştir. Söz konusu savaş uçağı bir çatışmadan dönüyormuş ve Gagarin uçağı kanatları kurşun delikleriyle dolu olarak hatırlayarak çok etkilenir.

DÖNÜM NOKTASI: ‘HARİKA BİR PİLOT OLACAK’

Hayatının en önemli dönüm noktalarından biri eğitim gördüğü bir okulda okuduğu son senede okulun uçuş kulübüne katılmasıdır. Burada aldığı eğitim ve elde ettiği olanaklarla ilk bireysel uçuşunu 1955 yılında yapar. Uçağı kontrol kabiliyeti ve özellikle yumuşak iniş yeteneği nedeniyle sık sık övgüler alır. Bu yıllardaki eğitmeni Dimitriy Pavloviç Martyanov onun için “harika bir pilot olacak” içerikli bir rapor yazmıştır. Bu yıllardaki uçuş çalışmaları sırasında paraşütçülük eğitimi de almış olması daha sonra Vostok-1 kapsülüyle Dünya’ya dönüşünde, kapsülü terk edişi sırasında hayatını kurtarmıştır.

KOZMONOTLUĞA GİDEN YOL...

Eğitmeni Martyanov’un da özel olarak teşvik etmesiyle Sovyet Hava Kuvvetlerine katılan Gagarin, Sovyet savaş uçağı olan MIG’lerle uçmayı öğrendiği Orenburg Havacılık Okulu’nda eğitim gördü. Hayat arkadaşı Valentina İvanova Goryacheva’nın “Dişlerini bilim granitinden bilemiş, hayatı boyunca okula gitmeye devam edecek birisi” diye tanımladığı Gagarin, Sputnik’in uzaya gönderileceğini duyduğu andan itibaren bir gün mutlaka uzay programına katılmanın hayallerini kurmaya başladı.

Gagarin daha sonra uzay gemileri hakkında bilgi toplamaya ve fikirler geliştirmeye başladı. 1957 yılının Kasım’ında Yuri 23 yaşındayken, Orenburg’dan en yüksek dereceyle başarılı bir şekilde mezun oldu. Bu tarihte aynı zamanda Gagarin, Sovyet Hava Kuvvetleri’nde teğmen olarak göreve başladı.

‘DAHA FAZLA GEÇ KALMAMALIYIM’

Takvimler 1959’un sonuna doğru ilerlerken Gagarin, “Artık daha fazla geç kalmamalıyım. İnsanlı uzay uçuşuna çok zaman kalmadı” diye düşünerek, kozmonot eğitimi için başvuruda bulundu. Sovyetler Birliği 1960 yılı başında kozmonot seçmek üzere bir tarama programı başlattığında 3000 başvurunun arasından seçilen ilk 20 kişiden biriydi. NASA’nın aksine, kozmonotlarını 30 yaşın altında genç pilotlardan seçen Vostok programının altı kozmonotundan biri oldu. Sovyetler Birliği ilk insanlı uzay uçuşuna hazırlığı da kapsayan kozmonot eğitimlerinde düşünsel, fiziksel ve psikolojik yönleri olan çok sıkı bir eğitim uyguluyordu.

ZORLU TEST SÜRECİ

Bu yoğun eğitim sürecine dahil edilen Gagarin, uzun periyotlar halinde duyusal mahrumiyet odasında kaldı, yerçekimsiz ortam deneylerine katıldı, sıcaklık odasında direnci ölçüldü ve her hareketinin görüntülendiği çok zorlu test uçuşları yaptı. İlk defa böyle bir eğitim uygulanıyor oluşunun getirdiği zorluk ve hassasiyeti göstermesi açısından burada uygulanan testlerden birisinin, çok yüksek sesle müzik yayını yapılan hoparlörlerle dolu bir odada matematik denklemleri çözmek olduğunu yazabiliriz. Gagarin, fiziksel direnç sınavlarında da üstün bir başarı sergileyerek tüm testlerini en iyi derecelerle tamamladı.

VE İNSANLIK, UZAYDAKİ 1 NUMARALI KOZMONOTLA KALKIŞA HAZIRLANIYOR

Sovyet uzay programının başkanı ve ilk kozmonotun seçiminde özel bir ağırlığı olan Sergey Korelev, Sovyetler Birliği ve insanlığın uzay çağını başlatan uçuşu için tarihsel ve efsanevi bir isimdir. Uzay uçuşunu başından itibaren bütün ayrıntıları ile planlayan ve çalışmanın doğrudan sürdürücüsü olan Korelev’in Gagarin ile ilgili tercihin nedenlerini açıklarken söylediği şu sözler önemli,

“Uçuş için hazırlıkların sürdüğü günlerde, herkes korku ve kaygı içindeydi, sakin görünen tek kişi Gagarin’di. Daha da ötesi çok iyi bir ruh halindeydi ve çevresine güneş gibi sıcaklık yayıyordu.”

Yine Korelev’in bir başka değerlendirmesi önemli.

“İyi bir pilot, bir dakikalık bir uçuşta yeterli gözlemi yapabilen, yeterli sonuçlar çıkarabilen ve bütün bir enstitüyü bu sonuçlarla bir yıl boyunca meşgul edebilendir. Kötü bir pilot bir hafta boyunca uçabilir ama sadece bir saatlik iş için gerekli bilgi elde edebilir. Gagarin’in bizi en çok memnun eden şanı, 108 dakikalık bir uçuşla büyük bir iş yaparak, çok değerli bilgiler ve sonuçlarla bilimi zenginleştirmesiydi.”

Bunlar Gagarin’in seçilmesinde kritik rol oynayan Korelev’in Gagarin isminde karar kılmasının arka planını yansıtması açısından önemli. Kuşkusuz nedenler bununla sınırlı değil. Uzun zaman alan, sürekli olarak en iyi, en uygun ismi bulmaya dönük süren bir çabanın sonunda belirlenen bir isimdi Gagarin. Son aşamada Gagarin ile beraber yine genç bir asker olan German Titov isminde karar kılınır. Zaten Titov son ana kadar olası bir aksilikte uçuşu gerçekleştirmek için Gagarin’in yanında olmuştur. Bir anlamda Gagarin’in yedeğidir. Son anda bu iki isimden Gagarin’in seçilmesinde iki nokta öne çıkıyor. Biri; pek çok Gagarin çalışmasında vurgulanan Gagarin’in boyunun kısa olması. Geminin yapısı ile ilgili nedenlere bağlı olarak boyu sadece 1,57 m olan Gagarin, Titov’a göre çok daha doğru bir tercihtir. Karar aşamasındaki diğer bir etken ise, Gagarin’in yoksul bir köylü ailesinin çocuğu olmasıdır.

12 NİSAN 1961: POYEKHALİ!

Çiftçi bir ailenin çocuğu olarak doğan Gagarin, insanlık tarihinin en büyük atılımlarından birisinin altına imzasını atmıştır. 12 Nisan 1961 tarihinde, içinde ‘uzaya çıkan ilk insan’ Gagarin’in bulunduğu Vostok uzay gemisi, Kazakistan’daki Baykonur uzay üssünden Moskova saatiyle 09:07’de fırlatıldı.

Korelev, Vostok'ta kalkışı bekleyen Yuri Gagarin'e 'Birazdan kalkış başlayacak' diyerek son çağrısını göndermesinin ardından, kapsülünde bulunan kamera ile TV ekranlarından Gagarin şöyle yanıt verdi: “Anlaşıldı. İyi hissediyorum, moralim yerinde. Gitmeye hazırım. Poyekhali! (Haydi gidelim!)”

Kalkıştan iki dakika sonra ilk dört roket atıldı. Bir dakika sonra kapsülü koruyan kılıf atıldı ve iki dakika sonra da Vostok 1'in ana yakıtları tükenerek kapsülden ayrıldı, yenileri ateşlendi. Görevde hiçbir problem yaşanmıyor, Gagarin, sürekli olarak uzay üssüyle iletişim halinde oluyordu.

Uzaydaki ilk insan ve kozmonot Gagarin 108 dakikalık başarılı bir uzay yolculuğunun ardından uzay aracıyla yörünge çevresinde bir devir yapıp bilim adına çok önemli veriler gözlemleyerek 10:55’te Rusya’nın güneydoğusundaki Saratov bölgesine iniş yaptı.

UZAYDAN DÖNEN GAGARİN DÜNYADAN BİLDİRDİ: GÖREV TAMAM

Gagarin’in bulunduğu iniş aracı, frenleme sistemindeki arızalar nedeniyle daha önce planlanan yerin dışında bir yere indi. Saat 10:48’de yakındaki askeri havaalanının radarı uzay aracını buldu. Sonra plana göre yeryüzüne 7 kilometre kala Gagarin araçtan ayrıldı ve radarda iki hedef ortaya çıktı.

Bir orman bekçisinin karısı Anna Akimovna Tahtarova ve 6 yaşındaki torunu Rita, kozmonotu gören ilk insanlardı. Gagarin’in aktardığını göre kendisini yolculuk için tasarlanan özel kıyafetlerle görünce çok korkmuşlardı! Bir süre sonra olay yerine yakındaki birlikten askerler geldi. Bir grup asker iniş aracını koruma altına aldı, diğer grup Gagarin’i birliğe getirdi.

Gagarin askeri birlikte hava savunması tümen komutanına telefon ederek şunları söyledi:

“Hava kuvvetleri Başkomutanına şu sözlerimin aktarılmasını istiyorum: Görevimi yerine getirdim, plana göre saptanan yere iniş yaptım, kendimi iyi hissediyorum, arıza yoktur. Gagarin.”

Bu başarı Sovyet yönetiminin ve Sovyet biliminin bir başarısı olmuş, uzay çağının başladığı tarihten 40 sene önce açlıktan kırılan, on beş sene önce büyük bir yıkımla dünya savaşından çıkan bir ülkenin sosyalizm ile neler başarabileceğinin en büyük kanıtıydı.

‘BEN HALA SIRADAN BİR ÖLÜMLÜYÜM’

Gagarin bir anda tüm dünyada en tanınmış insanlardan birisi haline geldi. Kendi ülkesinde resmi olarak “ulusal kahraman” ilan edilmesi ve pek çok madalya ile ödüllendirilmiş, tüm Sovyetler Birliği’nde halkın sevgilisi olmuştu. Bu büyük başarının ardından neredeyse ölümüne kadar dünyanın pek çok ülkesini ziyaret eden Gagarin, gittiği tüm ülkelerde büyük bir ilgi ve sevgiyle karşılandı. Sosyalizmin gülen yüzü olarak dünyaya umut taşıyan Gagarin, pek çok insanın gönlünü de fethetti. Bu kadar ünlenmesine rağmen mütevazi kişiliğinden en küçük bir sapma yaşamamış olması da yaşadığımız dünyanın ortalaması düşünüldüğünde mutlaka vurgulanması gereken bir özellik.

Kendisine bir şöhret olarak neler hissettiği sorulduğunda verdiği cevap bunun küçük bir örneği olarak okunabilir:

“Ben hâlâ sıradan bir ölümlüyüm. Sovyetler Birliği şeref yıldızımın numarası 11.175. Bu da demek oluyor ki, benden önce 11.174 kişi bu ölçü de önemli bir başarı kazanmış.”

GEZEGENİMİZE UZAYDAN BAKAN İLK İNSAN…

Gagarin, 27 Mart 1968 günü bir görevi başındayken, gerçekleştirdiği bir deneme uçuşu sırasında çıkan kazada uçağı düşerek hayatını kaybetti. Henüz 34 yaşındayken yaşamını yitiren Gagarin’in ardından tüm SSCB’de yas ilan edildi.

Dünyaya uzaydan bakan ilk insan Yuri Gagarin, Vostok’un penceresinden bakarken sadece denizler ve karalardan ibaret bir yerküre görmedi; onu bu zor ama bir o kadar onurlu ve heyecan verici yolculuğa çıkaran, gördüğü yerkürenin üzerinde yaşayan insanlığa duyduğu sevgi ve geleceklerine dair taşıdığı sorumluluktu.

'KOZMOSUN KARDEŞLİĞİ'

“1961 yılında Sovyetler Birliği’nde çıkartılan ZnanieSila adlı bilim dergisinin 6 no’lu sayısında uzaya ilk çıkan (12 Nisan 1961) Sovyet kozmonotu Yuri Gagarin’in hayatı kaleme alındı. Yazıda, Nazım’ın 2 ay önce bir Sovyet vatandaşının dünyada ilk olarak uzayı fethedecek diye tahminde bulunduğunu yazdı. Makalede Nazım, “Venüs gezegenine uzay aracının fırlatılmasının ardından (Şubat 1961) Moskova radyosu muhabirleri evime ziyarete gelerek bana bu soruyu da sordu: “Uzaya çıkan ilk insan hangi ülkenin vatandaşı olacak?”

“-Bu Sovyet vatandaşı olacak. Bu insanın Sovyet vatandaşı olması lazım. Başka türlü olamaz. Ben mistik düşünmüyorum. Ama yine de tarihin mantığına inanıyorum. Bu mantık bana şunu fısıldıyor: Ancak ve ancak 1917 yılında ayağında çizme ve kafasında şapkayla Kış Sarayı’na (1917 Bolşevik Devrimi) hücum eden Putilov fabrikasının bir işçisinin oğ- lu uzaya hücum edecek. Ama bu sefer kozmonot elbisesiyle ve tabii ki tüfeksiz şekilde” tahmininde bulundu. Nazım’a göre, dünyanın sosyal adaleti adına devrim yapan bir işçinin oğluna uzay yolculuğu gibi bir görev düşecekti. Sovyet bilim dergisi, Nazım’ın tahmininde sadece edebiyat şeklinde haklı çıkmadığına dikkat çekerek, “Putliov fabrikasının işçisinin oğlu uzaya ilk çıkacak sözleriyle Nazım haklı çıktı. Gagarin’in dedesi Putilov fabrikasında çalışmıştı.” dedi. 

Yuri Gagarin’in, ‘Dünya mavi ve çok güzel’ dediği 12 Nisan’dan bir gün sonrası yazdığı ‘Kozmosun Kardeşliği Adına’ şiirinde Nazım, şu sözleri miras bırakmıştır insanlığın uzay yolculuğuna:

“Kosmosda bizden başka düşünen var mı
Var
Bize benzer mi
Bilmiyorum
Belki bizden güzeldir
Bizona benzer mesela ama çayırdan nazik
Belki de akarsuyun şankına benzer
Belki çirkindir bizden
Karıncaya benzer mesala ama tıraktörden iri
Belki de kapı gıcırtısına benzer
Belki ne güzeldir bizden ne de çirkin
Belki tıpatıp bize benzer
Ve yıldızlardan birinde
Hangisinde bilmiyorum
Yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz
Hangi dilde bilmiyorum
Yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz onunla
Tovariş diyecek
Söze bu sözle başlayacak biliyorum
Tovariş diyecek
Ne üs kurmaya geldim yıldızına
Ne petrol ne yemiş imtiyazı istemeğe
Kola-kola satacak da değilim
Selamlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına,
Bedava ekmek ve bedava karanfil adına
Mutlu emeklerde mutlu dinlenmeler adına
"Yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber"
diyebilmek adına
Evlerin
Yurtların
Dünyaların
ve Kosmosun kardeşliği adına…”

DAHA FAZLA