Kendini ararken kaybolmaya cesaret edenler

Kendini ararken kaybolmaya cesaret edenler

“Köpek Balıklarının Kayıp Şarkıları”, kendini hatta belki de dünyanın kurtuluşunu arayan genç bir kadının bu uğurda çıktığı yolu, atladığı hendekleri anlatıyor. Kitap bilimden, sanata, felsefeye, onlarca alandan beslenen ve hepsine değen bir fantastik kurgu. Bu açıdan yazarımızın kaleminden bal damlamış. Anneyle çatışma olarak başlayan fantastik kurgumuz, ‘’gemilerin yakıldığı’’ bir akıl yürütme ile devam ediyor.

Kendini aramak hepimize hem çok tanıdık hem de çok yabancı gelen bir eylemdir. İnsanın varoluşundan beri kendini tanımak, aramak ve bulmak insan olmanın gizeminde saklıdır. Özellikle ilk gençlik yıllarında başlayan, “Ben kimim?” sorgusu, kimlik, kişilik, ideallerin arayışıyla adım adım ilerler. ‘’Herkes kendi hayatında başroldeyse’’ senaryo elbette önemlidir.

Kendini arayan her zaman aradığını bulur mu orası muamma elbette. Ancak bulma ihtimali arama emeğiyle doğru orantılıdır. Kendini aramak için gerçek bir emek vermeyenin ise aradığını bulması imkansızdır…

Freud’un ‘’babasını/annesini öldürmeyen kişi birey olamaz’’ cümlesi bu sebeple birçok açıdan akla yatkındır. Kendini aramaya karar verenler hemen cümledeki gizli mesajı yakalarken; ‘’bırakalım böyle felsefik işleri birey olunca ne olacak’’ diyerek Freud’u anlamamayı seçenler, cümleyi okur okumaz ebeveyne itaat ve hayırlı evlatlık arasında ince bir çizgide cambazlık yapmaktadır.

Kendini arayan ve kendiyle dertlenen bir ergen için ise Freud’un cümlesi fazlasıyla anlamlı olacaktır. Burada kastedilen ebeveynlere fiziki bir saldırı veya öldürme teşebbüsü değildir elbette. Erişkinliğe adım atan bir bireyin bağımsız hareket edebilme, karar alabilme ve kararlarının sonuçlarına katlanabilme sürecidir birey olmak. Bu sebeple kendini arayanın başarılı olabilmesi için evvela ebeveynlerinin ‘’her şeyin en iyisini’’ bildikleri yanılsamalarından kurtulması gerekir.

Raşel Meseri tarafından kaleme alınan Köpekbalıklarının Kayıp Şarkıları kitabı, Şubat 2018’de Deli Dolu Yayınları’ndan çıktı. İlk olarak gözümüze irili ufaklı yazıların çarptığı ve romanın ismine yaraşır nitelikte bir kitap kapağının olduğunu söylemek gerekir. Hani onlarca kitap arasından bazı kitap kapakları okura göz kırpar ya, tam olarak öyle. Albenili, neşeli, hareketli...

İzmir doğumlu Raşel Meseri, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV bölümünü bitirdi. Çeşitli belgesel ve kısa filmler çekti. “Can’lı ve Işıltı’lı Maceralar” isimli çocuk kitapları serisinin altı kitabı yayımlandı (Enerji İmparatorluğu, Yumurtanın Sırrı, Dikkat Hayalleriniz Çalınabilir, Kâğıtların Çığlığı, Kayıp Kukla, Yeryüzü Okulu).

Ayrıca, Türkiye’de üç, Hollanda’da iki dilli basılan, Pen Parkta isimli bir “direniş masalı” bulunmaktadır ve Türkiye’de Yahudi Olmak: Bir Deneyim Sözlüğü kitabının editörlerinden biridir. Meseri; hala tiyatro oyunları, öykü ve çocuk kitapları yazmaya devam ediyor.

Fantastik edebiyat ürünü olarak kabul edebileceğimiz Köpek Balıklarının Kayıp Şarkıları kitabı bize balıklı, istiridyeli, havuzlu, okyanuslu kocaman bir dünyanın kapılarını açıyor.

Fantastik Edebiyatın son dönemlerde dikkat çeken, okunan, takip edilen bir edebi tür olduğu açıktır. Fantastik Edebiyat (Fantezi Edebiyatı) doğası gereği gerçeğe dayalı olmayan yazılı bir anlatım tarzıdır. Klasik fantezi edebiyatının en tanınmış örnekleri arasında Alis Harikalar Diyarında yer alır. Modern fantezi edebiyatının tanınmış örnekleri arasında J. K. Rowling'in Harry Potter ve J. R. R. Tolkien'in Hobbit, Yüzüklerin Efendisi gibi eserleri sayılabilir.

Gençlikten yetişkinliğe geçiş döneminde neredeyse her insanın bir iç hesaplaşma sürecine sürüklendiği durumlar olur. Sivilcelerim geçecek mi, sözlüye ilk ben mi kalkacağım, o çocuk bana bakar mı gibi onlarca soruyu, onlarca düş kovalar durur. Çoğunlukla sivilcelerin geçmesi yıllar alır, o sözlüye ilk kalkılır ve o çocuk da asıl karakterimize bakmaz. Hayat bazen neden bu kadar zordur?

Köpek Balıklarının Kayıp Şarkıları, kendini hatta belki de dünyanın kurtuluşunu arayan genç bir kadının bu uğurda çıktığı yolu, atladığı hendekleri anlatıyor. Her zaman atlanamıyor tabi o hendekler, orası ayrı. Kitap bilimden, sanata, felsefeye, onlarca alanla temas eden hepsinden beslenen ve hepsine değen bir fantastik kurgu. Bu açıdan yazarımızın kaleminden bal damlamış. Anneyle çatışma olarak başlayan fantastik kurgumuz, ‘’gemilerin yakıldığı’’ bir akıl yürütme ile devam ediyor. Ana karakterimize eşlik eden tuhaf isimli arkadaşları da var elbette.

Karakterlerimizin esas amacı “köpek balıklarının kayıp şarkıları”nın olduğu istiridyeleri bulmak... Şarkıları mutlaka ‘’iyiler’’ bulmalı. Yazar Meseri şarkıları neden iyiler bulmalı meselesini ise şöyle açıklıyor kitabında:

Kayıp şarkıların iyilerin eline geçmesini istiyorsak, şarkıları ‘’iktidardakilerden’’ korumalıyız. Çünkü iktidardakiler- genellikle- kötüdür.”

Yazar çocuk kitapları deneyiminden olsa gerek, fantastik kurgu konusunda epey başarılı. Kurgu anlatımını bir binanın iskeleti olarak kabul edersek, yazar Meseri sadece binayı dikmekle kalmamış, verdiği detaylarla binadaki balkonlara, pencerelere çiçekler yerleştirmiş diyebiliriz. Hayvanların kişileşmesi, kurguda güçlü unsurlar olarak öne çıkmasını sağlamış. Salt fantastik kurgu olsa belki zayıf kalacak kimi anlatımlar, siyasi dokundurmalarla bambaşka bir hale bürünüyor okurken.

Yazarın ‘’düzene kafa tutarken’’ yaptığı espiriler ise sizi en olmadık yerlerde – mesela çok ciddi insanlarla dolu bir metrobüste- kahkalarla güldürebilir.

Hep de güldürmüyor elbette... Hayata ve saf gerçekliğe de dokunuyor yazar. Köpekbalıklarının katil diye etiketlenmesine içerlemiş olacak ki, etiketlenenlerin değil gerçek katillerin üstüne çeviriyor spot ışıklarını:

İnsanın kötülük ve acımasızlıkla katmerleştirdiği sömürüsünün aracılığını yapan yeni bir taşıt/aygıt/makine vs olarak algılamış olabilirlerdi pekala beni. Hatta büyük bir olasılıkla akıllarına, köpekbalıklarının katil olarak gösterildiği filmler gelmiş dahi olabilirdi. O filmlerde, dünyada bulunan bütün köpekbalığı cinsleri katil ilan edilmiş ve onlara genel bir isim konulmuştu: Jaws! Bu filmlerde köpekbalıklarına karşı başlayan düşmanlık ardı sıra gelen diğer filmlerle ayyuka çıkmıştı. Deniz kenarında yaşayan kadınlar o filmlerden sonra, yemeklerini yemeleri için ‘Bak, yemeğini yemezsen seni köpekbalığına veririm, o da seni ham yapar’ diyerek çocuklarını korkutmaya başlamıştı. Oysa eskiden, ‘seni polise veririm bak!’ diyerek korkuturlardı. En nihayetinde o korkunun haklı bir yönü vardı. Dünyadaki polislerin sayısı ve dağılımı hem köpekbalıklarından fazlaydı hem de durduk yere birisine saldıran bir canlı varsa o da polisti. Köpekbalıkları onların yanında masumiyette azizlik mertebesinde kalırdı.

Fantastik kurgunun, siyasi nüktedan bir üslupla ele alınışı okuru sıcak hayaller ve soğuk gerçek arasında gelgite sürükleyecek. Ana karakterimiz ise bu yolculuk esnasında bulmak için hayatını adadığı; kayıp şarkıları, gerçek sevgiyi, birey olmayı da sık sık sorgulayacak. Bir inancın peşinde kendini ararken, kaybolmaya cesaret edebilmek, işte o muhteşem…

Yazar Meseri, sizi çocuklukla-erişkinlik, hayallerle- gerçekler arasında bir yere davet ediyor. Biraz kafalar karışacak.

Ama önce her şeyi dağıtıp sonra toplamak en iyisi değil midir?


KÜNYE: Köpek Balıklarının Kayıp Şarkıları, Raşel Meseri, DeliDolu Yayınevi, Şubat 2018, 278 sayfa.

 

DAHA FAZLA