HDP’den Soylu’ya cevap: 'Süleyman Soylu hukuka karşı savaş açmıştır'

HDP’den Soylu’ya cevap: 'Süleyman Soylu hukuka karşı savaş açmıştır'

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, HDP'li milletvekillerinin İstanbul'da yapmayı planladığı yürüyüşe izin vermeyeceklerini "Sizi yürüten adam değildir" sözleriyle ifade etmişti. Bu sözler üzerine HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, Soylu’nun hukuka ve yargının bağımsızlığına karşı savaş açtığını söyledi.

Açlık grevinin 95’inci gününü geride bırakan Leyla Güven için 15 kentten Diyarbakır’a yürümeye hazırlanan HDP’ye, sadece yasakçı değil aynı zamanda düşmanlaştırıcı bir dille hedef alan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, “Sizi yürüten adam değildir" tehdidine HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli yanıt verdi.

'SÜLEYMAN SOYLU YARGI BAĞIMSIZLIĞINA SAVAŞ AÇTI'

Artı TV’de yayınlanan Haber Aktüel programına telefonla katılan HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, hem Diyarbakır yürüyüşüne katılacakları, hem de yarın İstanbul Taksim Meydanı’nda tecrite karşı yürüyecek HDP milletvekillerini hedef göstererek tehdit eden Süleyman Soylu’nun bizatihi hukuka, yargı bağımsızlığına karşı savaş açtığını söyledi.

Yargıyı talimatlarla yöneten hükümetin ve İçişleri Bakanı'nın ülkeyi her geçen gün çok zor koşullara sürüklediğini belirten Sezai Temelli, Türkiye’deki duyarlı kamuoyunu ve demokrasi güçlerini, insan haklarından, demokrasiden, hukukun üstünlüğünden ve barıştan yana tavır almaya çağırdı.

'YÜRÜYÜŞLER YAPILACAK ÇÜNKÜ DEMOKRATİK HAKLARIMIZI KULLANIYORUZ'

Bir İçişleri Bakanı'nın her şeyden önceki yükümlülüğünün kendi yasalarına uymak olduğunu belirten HDP Eş Genel Başkanı, yasa tanımaz edayla konuşan bir bakanın vasfını yitirmiş olduğunu söyledi:

“Evet, yürüyüşler yapılacak. Çünkü demokratik bir siyaset içinde demokratik bir haklarımızı kullanıyoruz. Yasadan hukukdan aldığımız hakları kullanıyoruz.

Bugün Türkiye'de bir tecrit meselesi var. Tecrit meselesi de aslında bir hukuk gaspıdır, yasa tanımazdır. Mevcut yasaları tanımazdır. AİHM çerçevesinde, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde alınan kararları tanımamazlıktır.

Bütün bu hukukusuzluk içinde tüm bu yapı tanımazlık içinde bir demokratik siyasete sahip çıkarak, demokratik hakkımızı kullanarak tecridin sonlanması için sesimizi yükseltmeye devam ediyoruz.

Açlık grevleri, bu anlamıyla en önemli eylemler. Biz açlık grevli eylemlerin ölümlerle sonuçlanmasını istemiyoruz. Bir an önce iktidarın yapması gerekeni yapıp, hukuka, yasalara uymasını ve açlık grevlerinin bu vesileyle de bir an önce sonlanmasını istiyoruz. Bu kadar net ve bu kadar açık bir tablo var ortada.

Şimdi bütün bu tablo ortadayken İçişleri Bakanı’nın ki artık İç İşleri Bakanı değildir çünkü bir ülkenin bakanı her şeyden önce kendi yasalarına uymakla yükümlüdür. Bu yasa tanımaz edayla konuşan bir kişiye bu vasfını yitirdiği için İç İşleri Bakanı dememeliyiz. Dolayısıyla bizim muhatabımız değildir.”

‘ÜLKENİN İHTİYACI OLAN ŞEY BARIŞTIR, DEMOKRASİDİR’

Biz yasalardan mevcut hukuktan doğan haklarımızı her yerde koruduk. Bunun mücadelesini verdik, vermeye de devam ediyoruz. Sokakta, mahallede, bulunduğumuz her yerde bu mücadeleyi vereceğiz.

Çünkü bu ülkenin ihtiyacı olan şey barıştır, demokrasidir. Bu ülkenin ihtiyacı olan şey biran evvel bu tecritten kurtulmaktır. Tecrit her yeri sarıp sarmaladıkça, ülke çok daha büyük felaketlere sürüklenmektedir.

‘BİR ÜLKENİN İKTİDARI HUKUK DEVLETİNİ KORUMAKLA YÜKÜMLÜDÜR’

Bu ilke adeta suçun olağanlaştığı, hukuk ve temel insan haklarının gasp edildiği bir ülkeye döndü. Buna son verme zamanı gelmiştir.

Bir ülkenin bakanları, iktidarı, yürütmesi, hukuk devletini korumakla yükümlüdür ilk önce. Yok saymakla değil. Fakat karşımızdaki tablo vahimdir. Bizatihi yürütme hukuka karşı savaş açmıştır. Yargı bağımsızlığına karşı savaş açmıştır. Yargıyı talimatlarla yönetmektedir. Bu da ülkeyi her geçen gün çok zor koşullara sürüklemektedir.

‘BU BÜTÜN TÜRKİYE’NİN SORUNUDUR’

Bu sadece bizim sorunumuz da değil. Bu bütün Türkiye’nin sorunudur. Emekçilerin, kadınların, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, meslek örgütlerinin tüm sivil toplum kuruluşlarının meselesidir.

O yüzden biz bu mücadeleyi verirken, barış için demokrasi için sesimizi yükseltmeye çalışırken, Leyla Güven 95 gündür yaptığı açlık greviyle aslında tüm topluma bir mesaj vermeye çalışıyor.

Gelin bu meselede insiyatif alın, duyarlı davranın cesaretle adım atın yoksa bu zihniyet her yeri kaplayacak. Tüm hakları da elinizden alacaktır. Bu adeta ‘kral çıplak’ demektir.

Ben bu vesileyle tüm Türkiye’deki duyarlı kamuoyuna, demokrasi güçlerine bir kez daha çağrı yapıyorum. Gelin bu hukuksuzluğa son vermek için insan haklarından, demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, barıştan yana tavır alalım.”