Cumartesi Anneleri 721. haftada Abdullah Canan için adalet istedi

Cumartesi Anneleri 721. haftada Abdullah Canan için adalet istedi

Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 721'inci haftasında gözaltında katledilen iş insanı Abdullah Canan için İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelerek adalet arayışını sürdürdü.

İçişleri Bakanlığı ve Beyoğlu Kaymakamlığı tarafından 700. haftadan bu yana Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleri yasaklanan Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 721. haftasında İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi önünde bir araya geldi. 43 yaşındayken işkence görmüş bir şekilde bulunan ve gözaltında öldürüldüğü kesinleşen Abdullah Canan için bir araya gelen Cumartesi Anneleri bu haftaki açıklamalarını yine polis ablukası altında yaptı. Bu haftaki açıklamaya HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı.

'GERÇEK BİR YARGI TALEP EDİYORUZ'

Bu hafta düzenlenen açıklamayı gözaltında kayıp komisyonundan Maside Ocak yaptı. Ocak, Galatasaray Meydanı’nın aylardır kapalı olduğunu hatırlatarak, “Gerçek bir yargı gerçek bir adalet talep ediyoruz. 721 haftadır dile getirdiğimiz taleplerimiz açık ve net. Hukukun üstünlüğünü sağlayan mahkemeler istiyoruz. Adaletin sağlanması ve haklarımızın korunması konusunda adalet istiyoruz. Taleplerimizde ısrarcıyız. Biliyoruz ki taleplerimiz ancak biz ısrar edersek gerçekleşecek” dedi ve 1996 yılında gözaltında kaybedilen Abdullah Canan için şunları söyledi:

“Abdullah Canan çevresinde sevilen bir iş insanıydı. Bölge’de yaşanılan ağır hak ihlalleri nedeniyle Canan ve akrabaları suç duyurusunda bulundu. Daha sonra şikayetlerinden vazgeçmeleri istendi. Canan tanıklar önünde tehdit edildi, gözaltına alındı. Ailesi, yerel ve ulusal tüm makamlara başvurdu. Ancak gözaltına alındığı inkar edildi. Akrabaları Abdullah Canan’ı ‘siz aldınız’ diyerek günlerce oturma eylemi yaptı. Bir köprünün altında menfezde elleri ve gözleri bağlı olarak bulundu.”

‘AİHM, TÜRKİYE'Yİ MAHKUM ETTİ'

Yüksekova taburunda görev yapan Kahraman Bilgiç, savcıya verdiği ifadede Canan’ın işkence ile sorgulandığını, tabur komutanı binbaşı Mehmet Emin Yurdakul’un talimatı ile öldürüldüğünü anlattı. Maside Ocak şöyle devam etti:

"Olay tarihinde Hakkari’de görev yapan albay Kamber Oğur, ‘vicdanım el vermiyor’ diyerek Abdullah Canan’ı Hakkari Dağ Komando Taburu’na ait revirde başı sarılı halde gördüğüne dair tanık sıfatıyla ifade verdi. Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada tanıkların ve ailenin ifadeleri yeterli bulunmadı. Sanıklar hakkında beraat kararı verildi. İç hukuktan sonuç alamayan Canan ailesi davayı AİHM’e taşıdı. AİHM 3’ncü Dairesi Türkiye’yi oy birliği ile mahkum etti."

Ocak, konuşmasını “Abdullah Canan’ı gözaltına alanlar, işkence edenler, katledenler ve bedenini kaybetmek isteyenler belli. Meclis araştırma komisyonunda, AİHM’de isimleri yazılı. Canan’ı katledenler üzerinde koruma kalkanı kalkmalı ve yeniden yargılanmaları sağlanmalı” sözleriyle bitirdi.

‘GALATASARAY'I KAPATABİLİRLER AMA YÜREĞİMİZİ KAPATAMAZLAR’

Abdullah Canan’ın oğlu Tayyip Canan ise "Galatasaray Meydanı’nı da kapatabilirler ama yüreğimizi kapatamazlar. Hak, hukuk mücadelemiz devam edecek. Bu katiller eğer yerel mahkemenin vermiş olduğu beraat kararına güveniyorlarsa 'Yürekli misiniz’ diye soruyorum. Katil değilseniz, yürekliyseniz ben size katil unvanını yakıştırıyorum. Yürekli iseniz savcılıkta yüzleşelim. Gün gelecek bu hesabı vereceksiniz, gün gelecek yargılanacaksınız" dedi.

NE OLMUŞTU?

Hakkari Yüksekova’da yaşayan iş insanı Abdullah Canan 17 Ocak 1996 sabahı otomobiliyle Hakkâri’ye gitmek üzere evinden ayrıldı. Canan’ın cansız bedeni 21 Şubat günü işkence görmüş; elleri, ayakları ve ağzı bağlı olarak bir menfezde bulunmuştu.

Gözaltına alındığı bugüne kadar inkâr edilen Abdullah Canan davasında iç hukukta tanıklara ve askeri personelin itiraflarına rağmen yargılanan sanıklar beraat etti. AİHM ise, “Abdullah Canan’ın gözaltında öldürüldüğü mahkememizce saptanmıştır” tespitinde bulundu ve oy birliğiyle Türkiye’yi mahkûm etti.