Brezilya’nın aşırı sağcı lideri ve generallerden kurulu hükümeti

Brezilya’nın aşırı sağcı lideri ve generallerden kurulu hükümeti

"Bolsonaro’nun göreve gelmesiyle Brezilya işçi sınıfı için büyük bir tehlike taşıyan yeni bir dönem başladı. Ancak, Brezilya gibi Latin Amerika’nın bu en büyük ülkesinde generallerin baskın olduğu aşırı sağcı bir hükümet sosyal çatışmaların patlak vereceği gelişmelerden uzak kalmayacaktır."

Yazarlar: Bill von Auken ve Gabriel Lemos

Çeviri: Özer Erdin

Önceden Brezilya Ordusunda yüzbaşılığa kadar yükseldikten sonra milletvekilliği görevinde de bulunmuş olan faşist Jair Bolsonaro 1 Ocak’ta resmen Brezilya’nın yeni başkanı olarak yemin etti. Yemin töreni seremonisine güvenlik güçlerinin seferber edilmesi, medyaya uygulanan baskı ve aşırı sağcı üslup damga vurdu. Çeşitli etkinliklerin dâhilinde Bolsonaro, göreve başladığı bu ilk günde iki konuşma yaptı. İlk konuşmayı yemini ile birlikte Brezilya Ulusal Kongresi’de gerçekleştirdi. Geçen yılki başkanlık seçimini kaybeden İşçi Partisi (PT) toplantıyı boykot etti. İlk konuşmada, sözde ayrım gözetilmeyecek veya kutuplaştırılmayacak bir toplumun inşasına dair pasajlar paylaşan Bolsonaro, “Ulusal bir pakt” talep ederek, ekonomisi krizler ile sarsılan Brezilya’yı serbest pazar ekonomisinin esaslarına dayanarak yeniden canlandıracaklarını dile getirdi.

Kongreye, üstlendiği bu görevde kendisini desteklemesi için çağrı yapan Bolsonaro, Brezilya’yı yolsuzluktan, kanunları çiğneyenlerden, ekonomik sorumsuzluktan ve ideolojik boyunduruktan kurtaracaklarını söyledi. Bolsonaro, polise olan saygısını da vurguladı ve silahlı kuvvetlerin anayasaya uygun bir formda görevlerini yerine getirebilmeleri için gerekli tüm araçların sağlanacağını ve bu sayede egemenlik hakkının, devlet topraklarının ve demokratik kurumların korunacağını belirtti.

Bunun yanında cinsiyet eşitliği, kürtaj hakkı, homo-, bi- ve transseksüellerin haklarını savunan her politikaya karşı duran dindar sağın pek sık kullandığı “cinsiyet ideolojisi” başlıklı anahtar sözcüğe karşı da kışkırtıcı cümleler kurdu. Yeni Brezilya başkanı, siyasi militanlar yetiştirmek yerine okullarda “çocukları iş piyasasına” hazırlamak üzere reform programlarının geliştirileceğini de duyurdu.

Brezilya başkanlarının resmi görev makamı olan Palacio Do Planalto’da yaptığı ikinci konuşma ise, ilkinden daha gericiydi. Bayrak sallayan destekçilerinden oluşan bir kitle karşısında yeniden seçim kampanyasındaki üslubuna geri dönen Bolsonaro, Brezilya’yı “sosyalizmden” kurtaracağını açıkladı ve ülkede düzeni yeniden tahsis edeceklerini sözlerine ekledi. Konuşmasının sonunda; “Brezilya her şeyin üstündendir; tanrı her şeyin üstündendir” ifadelerini kullanan Bolsonaro, eline aldığı bir Brezilya bayrağını sallayarak; “Bizim bayrağımız budur ve bu bayrak hiçbir zaman kızıl olmayacaktır. Kanımızı dökmek zorunda kalsak da bayrağımızı yeşil ve sarı olarak muhafaza edeceğiz.” diye haykırdı.

Yabancı devlet konuklarından en önemlileri İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, Macaristan’ın aşırı sağcı başbakanı Viktor Orban ve ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’ydu. Brezilya’yı ilk ziyaret eden İsrail başbakanı olarak kayıtlara geçen Netanyahu’nun ülkede ana bulunma nedeni, Bolsonaro’nun seçim sözü olarak İsrail’deki Brezilya Büyükelçiliği’ni Donald Trump’ın da yaptığı gibi Kudüs’e taşıma sözü vermiş olmasıydı. Edinilen bilgilere göre Netanyahu, güvenlik konularını içeren meselelerde şimdiye dek hiç görülmemiş bir ölçüde Brezilya’ya destek olacağının sözünü de verdi. Bolsonaro, Macaristan Başbakanı Urban ile henüz kasım ayında görüşmüştü. Yabancı karşıtlığı ve komünizm düşmanlığı onları birbirine bağlıyor. ABD Dışişleri Bakanı Pompeo ise, Bolsonaro ile kapalı kapılar ardında bir görüşme yaptı. Bu görüşmede konuşulan ana konular arasında Venezüella’ya karşı planlanacak bir rejim değişikliğinde ortak çalışmalar yürütmek vardı.

Bolsonaro’nun göreve gelmesiyle beraber Brezilya askeri diktatörlüğünün son bulmasından beri en sağcı hükümet iş başına geçmiş oldu. Söz konusu askeri diktatörlük 1964 yılında CIA’nin desteğiyle Başkan Joao Goulart’a darbe düzenlemiş ve ülkeyi 20 yıl boyunca yönetmişti. Askeri diktatörlük; cinayetler, kaçırmalar, işkenceler ve yargısız infazlar için hiçbir zaman hesap vermedi ve ceza almadı. Bunlardan sorumlu subaylar bir süreliğine gizlenmek zorunda kalsalar da, Bolsonaro onları yeniden diktatörlük döneminden beri mümkün olmayan bir ölçüde hükümete bağladı. Hükümet bünyesindeki 22 bakanlıktan yedisine, halen faal veya o zamanki general ve subaylar bakanlık ediyorlar. Buna ilaveten şu an hükümette çeşitli görevlerde olan subaylar, Birleşmiş Milletler’in Haiti’deki işgal ordularını oluşturan ana elementleri barındırmış olan Brezilya birliklerine komuta etmişlerdi. Bu birlikleri Haiti’ye İş Partisi hükümetleri göndermişti. Burada görev yapmış olan subaylar arasında General Augusto Heleno, başkanlık makamı güvenlik kabinesinin yönetimini devralırken, hükümet sekreterliği görevine General Carlos Alberto dos Santos getirildi. Haiti’deki orduların son komutanı olan General Ajay Porto Pinheiro yüksek eyalet hâkimi vekilliği görevini üstlendi; Jose Antonio Dias Toffoli, yüce adalet divanı başkanlığına getirilirken, General Fernando Azeledo e Silva savunma bakanı yapıldı. Amerikan Ordusuna bağlı ‘School of the Americas’ okulunun ardılı ‘WHINSEC’den’ mezun olan General Heleno, yeni hükümetin en etkili askeri ve Bolsonaro’ya en yakın siyasi danışman.

ABD’de Trump hükümetinin başlangıcında olduğu gibi burada da yorumcular ve İşçi Partisi’ne mensup çeşitli önde gelen politikacılar, generallerin Bolsonaro hükümetinde evin büyükleri rolünü üstleneceklerine dair bir iddiayı öne sürüyorlar. Bu politikacıların arasında yer alan Celso Amorum, şu an tutuklu olan İşçi Partisi Genel Başkanı Luiz İnacio Lula da Silva hükümetinde dışişleri bakanı olmuş, Dilma Rousseff hükümetinde ise savunma bakanı olarak yer almıştı. Bir Brezilya günlük gazetesi olan ‘Folha de SP’ye’ demeç veren Celso Amorum şunları söyledi: “Dışişleri sorunları başta olmak üzere birçok konuda seçilmiş hükümetle fikir birliğinde değilim; ancak ilginç bir şekilde hükümet kanadından duyduğum en dengeli ifadeler askerlerden geliyor.”

İşçi Partisi ve parlamentoda yer alan PSOL (Sosyalizm ve Özgürlük Partisi) Bolsonaro’ya tamamen teslim olmuş durumdalar. Öte yandan bu partiler Bolsonaro’nun göreve gelmesine karşı eylem örgütlemek için ne istekliler ne de bunu yapabilecek bir pozisyondalar. Dahası, İşçi Partisi’nin kontrolünde olan, ülkenin en büyük sendika birliği CUT, diğer sendika birlikleri ile yazdığı itaatkâr bir mektupta; “majestelerini, işçilerin ve Brezilya halkının yararına olan bir diyalog çerçevesinde temsil edeceklerini” beyan etti. Mektubun yayımlanmasından önce CUT Başkanı Vagner Freitas, İspanyol EL Pais gazetesinin kendisiyle yapmış olduğu bir röportajda, kasım ayından önce ifade etmiş olduğu sözlerden ötürü özür diledi. CUT başkanı geçtiğimiz aylarda Bolsonaro’yu Brezilya başkanı olarak tanımayacağını söylemişti. Bolsonaro’nun işçiler tarafından seçildiğini belirten Freitas, bunun için bilhassa sosyal iletişim ağlarını ve WhatsApp’ı sorumlu tuttu. İşçilerin eski bir asker olarak Bolsonaro’yu sistem dışı bir figür olarak değerlendirdiklerini belirten Freitas, değişime olan talebin Bolsonaro’yu başkanlığa taşıdığını; CUT’ın Bolsonaro’yu meşru bir başkan olarak gördüğünü ve onunla müzakere etmeyi deneyeceğini vurguladı. Gerçekten de Bolsonaro, CUT’ın ve İşçi Partis’nin baskın oldukları sanayi bölgelerinde oyların yüzde 60’ını veya daha fazlasını almayı başardı. İşçi Partisi’nin bu feci hezimetinin arkasında onun işçi düşmanı politikaları ve yaygınlaşmış yolsuzlukları mevcut.

Brezilya’daki çeşitli sol örgütler, Michel Temer döneminde çeşitli saldırılara karşı hiçbir şey yapmamış olan CUT’ı Bolsonaro’ya karşı işçileri direnişe geçirmesi için teşvik ediyorlar. Temer, Rousseff hükümeti döneminde İşçi Partisi’nin başkan yardımcısı seçilmiş ve Rousseff’in azledilmesinden sonra hükümet idaresini devralmıştı. Bu süreçte CUT, İşçi Partisi hükümetlerinin işçi sınıfına olan saldırılarını desteklemişti.

Brezilya hisse senetleri piyasası ise, Bolsonaro’nun göreve gelmesi ve aldığı ilk önlemler üzerine Çarşamba günü rekor seviyede yükselişe geçti. Serbest piyasa yanlısı ve Chicago Üniversitesi mezunu yeni Ekonomi Bakanı Paulo Guedes, yeni hükümetin temel direğinin ne olacağını söyledi. Sosyal yapının yenileneceğini belirten Guedes, özelleştirmeye öncelik verileceğini, büyük şirketler ve zenginler için de vergi indiriminin tasarlandığını bildirdi. Bu reforma göre, emeklilik yaşı da oldukça yükselecek; yani işçiler emeklilikten faydalanamadan ölecekler.

Ne var ki finans piyasalarının aşırı derecede coşkulu olmaları kısa sürebilir. Milyonlarca Brezilyalı işçiyi, İşçi Partisi’ni ve mevcut politik sistemi Bolsonaro’nun lehine reddetmeye iten etkenlerde olduğu gibi Bolsonaro ve hükümetinin göreve gelmesi de bir dizi skandalın içine bulaşmış olmaları ile başladı. Bolsonaro’nun 22 bakanının en az altısı hakkında yolsuzluk soruşturması var. Örneğin; Kurmay Başkanı Onyx Lorenzoni’nin ‘Odebrecht’ adlı devasa bir inşaat firmasından rüşvet almış olduğu iddia ediliyor. Bunun yanında Ekonomi Bakanı Paulo Guedes’in de emeklilik fonunun yağmalanmasını organize ettiği söyleniyor. Aynı zamanda Devlet Düzenleme ve Denetleme Kurulu’ndan bir birim Bolsonaro’nun oğlunun şoförüne ait olan bir banka hesabı üzerinden 1, 2 milyon Brezilya Reali (305.000 dolar) tutarında şüpheli bir para transferini tespit etti. Bu para transferinde ayrıca, Bolsonaro’nun eşi Michelle’ye öden tutarlar da mevcuttu.

Bunlardan daha önemlisi ise, Bolsonaro’nun görevi devralmasından önce Brezilya’da yaşanmış olan sosyal çatışmalardı. Geçen Çarşamba polis, Sao Paulo’da öğretmenler ve devlet çalışanları tarafından emeklilik kesintinse karşı düzenlenen bir kitle eylemine göz yaşartıcı bomba, biber gazı ve plastik mermi kullanarak müdahale etti.

Özetle, Bolsonaro’nun göreve gelmesiyle Brezilya işçi sınıfı için büyük bir tehlike taşıyan yeni bir dönem başladı. Ancak, Brezilya gibi Latin Amerika’nın bu en büyük ülkesinde generallerin baskın olduğu aşırı sağcı bir hükümet sosyal çatışmaların patlak vereceği gelişmelerden uzak kalmayacaktır.   

Kaynak: World Socialist Website