AKP madende işçilerin can güvenliğini şirkete bıraktı

AKP madende işçilerin can güvenliğini şirkete bıraktı

Yeni yönetmelikle madenlerde tekelleşmenin önü açılırken, işçi güvenliği de, yarısı şirket elemanlarından oluşan dar bir komisyona bırakıldı.

AKP hükümetinin madenlerle ilgili çıkarılan yeni yönetmeğe göre; birbirine bitişik veya yakın maden sahalarının işletme ruhsatları birleştirilerek “maden bölgesi” ilan edilebilecek. “Büyük maden şirketlere kıyak” olarak nitelendirilen uygulamanın madencilikte “tekel” yaratacağı belirtiliyor.

İŞÇİNİN CAN GÜVENLİĞİ ŞİRKETİN İNSAFINA BIRAKILDI

Öte yandan madenlerin denetiminde de değişikliğe gidildi. Yönetmeliğe göre “Maden Bölgesi Komisyonu” kurulacak. Madencilik faaliyetlerinin her türlü denetimini yapacak komisyon, valilik ve belediyeden birer kişi ile ruhsat sahibi şirketten iki kişiden oluşacak. Böylelikle çevrenin yanı sıra işçi güvenliği de yarısı şirketten oluşacak “dar bir grubun” insafına terk edildi. Görev tarifinde “işçi güvenliği” yerine “işletme güvenliği” denmesi de konuya bakışın vehameti açısından dikkat çekti.

Yönetmeliğe göre komisyonun görevleri şöyle sıralandı: “Madencilik faaliyetlerinin projeye göre yürütülmesini sağlamak. Madenin çevreye ve insan sağlığına etkilerini kontrol etmek, gerekli tedbirleri almak ve ölçümleri gerçekleştirmek. İşletme güvenliği ile ilgili yapılan uygulamaları kontrol etmek ve önerilerde bulunmak.”

DEVLETİN MADENLER ÜZERİNDE ETKİSİ KALMADI

Yönetmeliği değerlendiren çevreci avukat Arif Ali Cangı, artık çevre, sağlık ve çalışma bakanlıkları ile belediyelerin, maden bölgelerinde hiçbir etkisinin kalmayacağını söyledi. Cumhuriyet’ten Hakan Dirik’in haberine göre Cangı, şunları kaydetti:

“Maden bölgesindeki gruplar, madencilik için irtifak, intifa hakkı ve kamulaştırma yapılabilecek. Plansız madenciliğin önü iyice açılıyor. Yerin altında maden olan alanlarda yaşayan insanları ve diğer canlıları yerinden yurdundan edecek, her türlü denetime kapalı, dev maden şirketleri tarafından kapatılan bölgeler yaratılmak isteniyor. Buna sessiz kalınamaz.”