9 Kasım Çarşamba notları: Trump ağzını büzüştürüp 'War!' diyecek mi?

9 Kasım Çarşamba notları: Trump ağzını büzüştürüp 'War!' diyecek mi?

Bugün ne oldu?' köşemizde her gün Editör yorumuyla günün öne çıkan başlıklarını hatırlatıyoruz.

"ABD'de kimin başkan olduğunun ne önemi var" diyenlerden misiniz?

Demeyin...

Özellikle ABD gibi sermaye-siyaset ilişkilerinin oldukça kurumsal şekilde işlediği bir ülkede, bireyin rolünün -bu birey başkan dahi olsa- en düşük seviyeye çekildiğini kabul edebiliriz.

Ancak Donald Trump'ın başkan seçilmesinin bu genel kabulden bir adım fazlasını temsil ettiğini söylememiz gerekiyor. 

Trump gibi bir fanatiğin önce Cumhuriyetçi Parti'nin adayı sonra da ABD'nin başkanı olabilmesinin arkasındaki iktisadi ve toplumsal gücün ne olduğunu anlayamazsak, "hepsi aynı" der geçeriz. Nasıl bir dönemden geçtiğimizi anlayamayız. 

Bu kısa yazıda, uzun bir seçim değerlendirmesi yapamayacağız. Bu işi başka yazılara havale edip, giriş mahiyetinde birkaç notla yetineceğiz. 

Donald Trump, uluslararası kapitalist sistemin ve özellikle Batı'nın yaşadığı bunalımda burjuva siyasetinin mecbur olduğu sağ-popülizmin temsilcisi... ABD üretmiyor ve kuraldır: Artı-değer üretmezseniz; ırkçılık, anti-komünizm, gericilik üretirsiniz. Burjuva siyaseti açısından işsizlik, yoksulluk, güvencesizlik ve gelecek korkusu sarmalında olan halka en ırkçı, en ayrımcı söylemle hitap etmek makbuldür.

Trump da böyle yaptı. Ama...

Sağ elinin baş ve işaret parmaklarını birleştirip diğerlerini havaya dikerek attığı nutuklarda (tabii küfürlerin arasında) istihdam yaratacağını, ekonominin üretmediğini de söyledi. 

ABD'nin denizaşırı askeri gücü hakkında kâr-zarar hesabı yapacağını anlattı. 

Bu söylemlerin bir yerden sonra hiçbir önemi bulunmuyor ama bunlar seçilmesine giden sürecin hangi krizle malul olduğunu elbette gösteriyor.

Trump bir krizin ürünü... Ve bundan sonraki yol haritasını da krizin seyri belirleyecek. 

[ih2]

Şu ana kadarki göstergeler, ABD ekonomisinin "evin içini toparlama" motivasyonuyla yetin(e)meyeceğini söylüyor. Evden çıkıp savaşma motivasyonu ise artık eskisine göre çok daha büyük riskler barındırıyor.

Bakmayın bugün söylenenlere...

"Ben tüccarım, kâr-zarar hesabı yaparım, yurtdışındaki askerlerin faturası, müttefiklere verdiğimiz paralar çok fazla" diyen Trump'a, hesabının yanlışlığı, savaşın ekstra getirileri, hegemonya kaybının maliyeti bir güzel anlatılıverir. 

Bir bakmışsınız, fanatik Trump'ın cemcük ağzına pek yakışan "War (Savaş)" sloganı, seçim döneminin "Güçlü ABD" sloganını tamamlayıverir.  

ABD SEÇİMLERİ - 2016 dosyasına erişmek için tıklayın